Yahudi Dünyasindan

Lustiger’in Polonyalı bir göçmen olan annesi Auschwitz Ölüm Kampı’nda ölmüştü. 2005 yılına dek 24 yıl Paris başpiskoposluğu görevinde bulunan Jean- Marie Lustiger, yattığı hastanede hayata veda etti.
Lustiger Naziler tarafından öldürülen annesi Gisele’in trajedisini hiçbir zaman kamuoyuna açıklamadı. Ancak II. Dünya Savaşı yıllarında kamplara gönderilerek yaşamlarını yitiren Fransız Yahudilerinin isimlerinin tek tek okunduğu 1999 yılındaki Fransa Ulusal Anma gününde ölen annesinin adını o okumuş; “Gisele Lustiger… annem” demişti.
Lodz kentinden Polonya ölüm kamplarına sevk edilen 200 bin Yahudi anısına 2005 yılı Ağustos ayında gerçekleşen törende Lustiger, “Şeytanın gücü ancak çok güçlü bir sevgiyle alt edilebilir” demişti.
Papa II. Jean Paul’un çok yakın dostu olan Lustiger, annesinin öldürüldüğü Nazi kampı Auschwitz’in kurtarılışının 60. yılını anma etkinliklerinde Papalık makamını temsilen hazır bulunmuştu.
Alışılagelmiş başpiskopos ve kardinallerden farklı olan Lustiger Yahudi mirası ile seçtiği inancı sentezlemeyi başarmıştı. 1987 yılında “Le Choix de Dieu” adı altında yayımlanan sohbetlerinde; “Hıristiyanlık Yahudiliğin meyvesidir. Ben hiçbir zaman Yahudi kimliğimi inkar etmedim” demişti.
Aaron Lustiger, Polonya’dan göç ettiği Paris’te çorapçı dükkanı işleten bir ailenin çocuğu olarak 17 Eylül 1926’da dünyaya geldi. İlkeyi işgal eden Nazilerden gizlenmek üzere çocuk yaşta başkentin 130 km güneyinde bulunan Orleans’a gönderildi. Fazla dindar olmayan 14 yaşındaki Aaron 1940 yılında Katolikliğe geçti ve adını Jean- Marie olarak değiştirdi. İki yıl sonra annesi Auschwitz’e gönderildi.
Jean- Marie Lustiger, kişisel yaşamını gündeme getirmekten kaçındı. Buna rağmen 2002’de yayınladığı bir kitapta Hıristiyan ve Yahudiler arasında “gerçek diyaloga” çağrı yaptı. “La Promesse” (Vaad) adlı kitabında “Yahudi- Hıristiyan ilişkileri” ve “İsrail gizemi” gibi konuları kurcaladı. Bu kitapta Lustiger, İsrail’in bir Yahudi Devleti için değil, İbraniler için Tevrat’ın bir referansı olduğunu yazdı.

ABD’den bir günde 200 göçmen
Geçtiğimiz hafta İsrail’e göç eden 200 ABD Yahudi’si yanlarında 250 yıllık bir Tora Rulosu’nu da getirdiler İsrail’e göç eden 200 ABD Yahudi’sinin en yaşlısı 90 yaşında, en genci de 4 aylık. Aralarında Kanadalı Yahudilerin de bulunduğu grup İsrail’in 28 ayrı kent ve kasabasına yerleşecek.
Göçmenler arasında bulunan New York’lu çocuk doktoru Kevin Schreiber, bir zamanlar antik Krakov Sinagogu’nda yer alan 250 yıllık Tora Rulosu’nu da beraberinde getirdi. Kevin Schreiber 1988 yılında Polonya’ya bir ziyareti sırasında, II. Dünya Savaşı yıllarında eski bir kütüphanede korunan ve sonra da unutulan bu Tora Rulosu’nu buldu ve ABD’ye götürdü.

İran’dan Yahudi göçü azalıyor
Karşı karşıya kaldıkları ayrımcılığa ve kötü ekonomik koşullarına rağmen İran Yahudilerinin İsrail’e göçü giderek azalıyor
Yediyot Aharonot Gazetesi’nde yayımlanan bir habere göre, İran Yahudilerinin İsrail’e göçü yıldan yıla giderek azalma eğilimi gösteriyor. 2005’te 113, 2006’da sadece 65 kişi İsrail’e göç etti. Bu yıl şimdiye dek 64 Yahudi İran’ı terk etti.
Yahudi Ajansı’nın (Sohnut) belirttiğine göre günümüzde İran’da yaşayan 25 bin Yahudi, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın İsrail ve Yahudi karşıtı söylemleri ve tutumu nedeniyle ülkeden kaçmayı hedefliyor.
ABD’deki İran Yahudi Cemaati, İsrail’e göç edecek her İranlı Yahudi’ye 10 bin Dolar vaad ediyor. Buna rağmen göç edenlerin oranında bir artış gözlemlenmiyor. Yahudi Ajansı’ndan Yossi Saranga bu durumu şöyle açıklamakta: “Göç etmeyi düşünenler genellikle varlıklı aileler. Birçok aile oğulları orduda vatani görevlerini yaptıkları için ülkeyi terk edemiyor. Çocukları terhis olduğunda İran’dan göç edecekler.”
İki hafta kadar önce İran’dan İsrail’e göç eden 24 yaşındaki Ella, bu İslam Cumhuriyeti’nde Yahudilere karşı tutumun hiçbir zaman günümüzdeki kadar sert olmadığına değinerek, “Bize karşı müthiş bir ayrımcılık yapılıyor. İran’da resmi bir kuruluşa işiniz düşer ve Yahudi olduğunuzu anlarlarsa, sizinle kesinlikle ilgilenmezler” dedi.