ORDAN BURDAN > 23 Temmuz sabahi animsatti

Gazetemiz Şalom`un kurucusu Avram Leyon`u her yıl olduğu gibi bu yıl da Ulus Aşkenaz Mezarlığı`ndaki mezarı başında saygıyla andık.Yayın Koordinatörü Yakup Barokas, İdari Koordinatör Moris Levi, Yayın Yönetmeni Tilda Levi, Başyazarlarımızdan İvo Molinas, Kültür Sayfası Yönetmeni Nelly Barokas, İç haberler Yönetmenler

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Beki L. Bahar 

Sabah sabah bu saatte bu kadar sıcak! Takvim 21 Temmuz’u gösteriyor. Yaz ortası deyip kabullenemiyor aşırı buluyorum. Bostancıda deniz otobüsüne yetişip pencere kenarı bir koltuğa çöker gibi oturduğumda yanımda okuyacak bir şey getirmediğime hayıflanıyorum. Önümdeki sırada ben gibi pencere kenarında oturan hanım çarşaf gibi açtığı Cumhuriyet Gazetesi’ni okuyor. Başlıkları büyük puntolarla yazılanları sökmeye çalışıyorum. Hanım başını bir çevirse, yüzünü bir görsem bir yaprağını rica edebilirim ama zamanını iyi kullanan, günü gününe durumu izleyen, konsantrasyonu güçlü aydın biri olmalı, pozisyonu hiç değişmiyor bir tek gazete tutan elini kolunu görebiliyorum.
Sıranın öteki ucunda genç sayılamayacak bir hanımsa elde kalem çantasından çıkardığı dosya üstüne eğilmiş bir okuyor, bir çiziyor, bir şeyler yazıyor, sanırsınız çalışma odasında tek başına...
Bizler Kabataş’a inerken bitişik sol taraftaki iskeleye yanaşmış deniz otobüsüne akın akın millet yetişme, binme telaşında. Hanımlar daha bir ekseriyette, yaz kıyafetleri içinde. Herhalde Adalar’ın birine gidiyorlar. Nedense birine gözüm takılıyor, askısız omuzları ortada geniş dekolteli plaj giysisi güneş yanığı bronz teniyle aynı tonda...
Başım dönüyor, dalgadan mı, aç olduğumdan mı? Davetli olduğum Neve Şalom’da bir Brit-Mila törenine daha vakit var düşüncesi içinde gölgeli olduğundan İskele Kafesi’nin sağ tarafındaki bölüme oturuyorum. Yalova, Çınarcık İskelesi’nin önündeki ufak bir meydana bakıyor. Vapura daha vakit var anlaşılan. Yanı başımda bir seyyar tezgaha bir çift yanaşıyor kısa kollu gömlek giymiş erkek yazlık şapkaları deneyip duruyor. Yanındaki hanım kara çarşaf içinde ağzı burnu bile görünmüyor gözlerinde bile görünmüyor, gözlerinde bile kara gözlükler... Turist olmalılar. Çayımı yudumlarken meydan hareketleniyor... Yaşlı görünümlü beylerin arkasında bir iki kara çarşaflı hanım, gençlerle bazen de el ele, renk renk türbanlı genç kızlar gişeye yönelirken, ben de kalkıyorum.
İlk olarak gördüğüm metroya ve karşıya geçit veren merdivenlerin önüne gelip görkemli bir anıta bakar gibi hayran bakıyorum... Güzel şeyler başarılıyor, mutlanıyorum. ‘İstanbul’ üstüne yazılmış dizeleri içimden okuyarak coşuyorum. Sahilde bir süre geziniyorum.
23 Temmuz... Sabah mahmurluğunda 21 Temmuz sabahını tekrar yaşar gibi oldum, düşündüm durdum, hayırlı olsun dedim yazmadan da edemedim...