Birçok müsterim bana ‘Cengiziko` der...

Modacı Cengiz Abazoğlu özel davetler için, tasarladığı kıyafetlerle, tercih edilen ilk isimlerden biri. Müşterilerinin kıyafetlerindeki tüm detaylarla ilgileniyor. Tam 19 yıldır Haute Couture kıyafetler tasarlayan modacı "Cengiz Abazoğlu de luxe" markası ile hazır giyim sektörüne de girdi.. Giysilerini insanlar üzerinde görmekten büyük heyecan duyuy

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba

Moda serüveniniz nasıl başladı?
Moda serüvenim çocukluk yıllarıma dayanır. Babam Sultanhamam’da tekstilciydi. Toptan kumaş ticareti yapardı. Annem ve kız kardeşlerim modaya çok meraklıydı. Onların arasında benim yaratıcılığımı keşfeden ailem oldu. Okul yıllarımda defterlerime yaptığım kız resimleri – o zaman onlara öyle derlerdi – uzun yıllar sonra böyle bir meslek yapacağımın sinyallerini veriyordu adeta. Annem bunun sanata karşı bir ilgi olduğunu keşfedip, babamla beraber eğitimime bu alanda devam etmem için karar almışlardı. Çavuşoğlu Koleji’nden mezun oldum. Pek iyi bir öğrenci değildim. Zar zor okulumu bitirdim. Her yaz Heybeliada’ya giderdik. Bütün arkadaşlarım adada eğlenirken ben babamdan önce işe iner kumaşlara kavuşmak isterdim.13 yaşında iş hayatında bu kadar sevdalı olmak pek de görünür bir vaka değil galiba. Çok şanslı bir çocukluk dönemim oldu. Varlıklı bir ailenin çocuğuydum. Hiçbir zaman kendimi ya da ailemi geçindirmek için değil, kumaşları çok sevdiğim için yaz tatillerinde işe gidiyordum. Benim için önemli olan o desenlerin nasıl çıktığı ve o kumaşlardan ne ürettikleriydi. İlk gençlik yıllarımda tüm kız arkadaşlarım onlarla alışverişe çıkmamı isterlerdi. Annemin arkadaşları özel bir davete katılacakları zaman mutlaka fikrimi sorarlardı. Modayla ilgili eğitim almadım. Çekirdekten yetiştim. Kumaşlarla ilgili çok iyi bir bilgi birikimim olduğuna inanıyorum.

İlk yaptığınız tasarımın neydi?
İlk yaptığım tasarım kumaş tasarımıydı. Bize bağlı çalışan desinatörlere ben de fikirler veriyordum. Desenler ve renklerle ilgili detaylar söylüyordum. Onlar da  uyguluyorlardı. Babam Bursa’ya bensiz gitmezdi. Daha sonra babama kumaş tasarımının ve pazarlamasının bana yetmediğini söylediğimde çok bozuldu. Onun tüm hayali işlerini bir gün bana devretmekti. Bir firmada yardımcı tasarımcı olarak girmek istediğimi söylediğimde bana ‘Ben Arif Abazoğlu’nun oğlu başka bir firmada çalışıyor dedirtmem’ deyince araya annem girdi. Annem fikirleriyle babamın bu konuya daha sıcak bakmasını sağladı. Yani, modaya ilk atılışımda annemin önemli bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Ailemin tanıdığı bir firmada yardımcı tasarımcı olarak çalışmaya başladım. Daha ilk gün oraya gittiğimde firma sahibinin annesi bana ‘Baş stilistten çok şey öğreneceksin!’ dedi. Yani sanki ben bir şey bilmiyormuşum gibi. Bu söz bende bir tokat etkisi yarattı. O gün söz verdim. Bir gün öyle bir marka yaratacağım ki, siz bana uzaktan hayranlıkla bakacaksınız. Aslında hırslı biri değilim ama mesleğimde öyleyim.  Yoksa 23 yaşında Türkiye çapında tanınan biri olmazdım. Şimdi ise, 41 yaşındayım.

İlk Haute Couture atölyenizi ne zaman açtın?
1988 senesinin Eylül ayında açtım.

İlk defileniz ne zamandı?
1989 senesinde bir yaz koleksiyonuydu.

İlk koleksiyonunuzu nasıl tanıttınız?
Atölyemi açtığımda pek müşteri sıkıntısı çekmedim. Çevrem vardı. Arkadaşlarım ve onların anneleri vardı. Modacı olup kreasyonlarını sergilemeyen birinin ancak terzi atölyesi olabilir. İlk koleksiyonumu dönemin en önemli organizasyonu Vizon Show’da sergilemiştim. Çok ses getirdi. Ardından Türkiye’nin birçok şehrinden Haute Couture tercih eden aileler beni aramaya başladı. Böyle büyük organizasyonlar arka arkaya devam etti. Kendi çizgimi bir çok kişiye tanıtma fırsatını  bu defileler sağladı. Gece giysilerinde modaya yön verir hale geldim.

Toplumumuz kadınları arasındaki popülerliğinizi nasıl kazandınız?
İlk müşterilerim Panda dondurmalarının sahibiydi. Hilton Oteli’ndeki bir düğün için onlara kıyafet yaptım. Aynı hafta bir Bar- Mitzva da hazırladım. Musevi Cemaatinden bir çok kişi tasarımlarımı gördü. Benim elbiselerimle ilk tanışıklıkları o gün olmuştu. Bar- Mitzva çocuğunun annesi kıyafetini başka bir atölyede yaptırıyordu. Ben genç delikanlının ablasının kıyafetlerini hazırladım. O kıyafet çok sükse yaptı. Ağızdan ağza yayıldı. Yaklaşık iki hafta sonra, bir  düğün için sinagog kıyafetini ve gece elbisesini tasarlamamı isteyen bir bayan aradı. Sonra da telefonlar birbiri ardına gelmeye başladı.

İlk Bar- Mitzva ablasına nasıl bir kıyafet hazırladığınızı hatırlıyor musunuz?
Elbette. Gece mavisi straplez mini bir elbiseydi. Tafta kumaştan bütün bedenine geometrik desenlerle parça parça drapeler yapmıştım. Arkası uzun önü kısaydı. Bugün şu an kullanılabilir. Daha sonra onun gelinliğini de yaptım.

Giydirdiğiniz ilk anneye ne tasarlayacağınızı nasıl karar verdiniz? 
Adadan bir çok çocukluk arkadaşım vardı. Bütün töreni biliyordum. Annemin ve babamın da cemaatten çok arkadaşı vardı. Ben de çok bulunmuştum o davetlerde. Gelenekleri biliyordum o nedenle daha kolay oldu.

Bu sene çocuğu evlenecek bir anneye ne renkleri önerirsiniz?
Her müşterimin saç, ten ve göz rengine göre karar veriyorum. O yüzden belirgin birşey söylemek, ne kadar doğru olur bilemiyorum. Kişiye özel çalıştığım için renklerle kuplarla çok oynuyorum. Görmek istediğimi onlara uyguluyorum. Herkesle iyi iletişim kurmak istiyorum. Bazen fikir ayrılıkları yaşasak bile, onları kendi fikirlerinden vazgeçirip istediğimi yapıyorum. Tatlı dilli olduğumu söylemem gerekiyor. Ben onları ne şekilde hayal ettiysem öyle güzel olacaklarını düşünüyorum. Genelde dinlerler. Aramızda çok özel bir bağ olduğuna inanıyorum. Bir çok müşterim bana ‘Cengiziko’ der. Çok iyi bir şey yapmak için mesai harcadığımı bilirler, güvenirler. Her zaman onları gecenin yıldızı yapmak isterim. En özel gecelerinde en güzel olmaları için elimden geleni yaparım.

Tasarımlarınızda kullanmayı en çok sevdiğiniz malzeme nedir?
Sinagog kıyafetleri için krepten asla vazgeçmiyorum. Bu sezon dantelleri çok beğeniyorum. Dantellere atölyemde istediğim rengi de verebiliyorum. Uçuşan etekleri seviyorum. Sıkı beller  ve küçük omuzlar bu sezon hoşuma gidiyor.

Sevdiğiniz Türk tasarımcılar var mı?
Bütün meslektaşlarımı beğeniyorum. Herkesin tadı başka. Cengiz Abazoğlu dendiği zaman modern, çağdaş, yenilikçi, ve genç bir tarz akla gelir. Müşteriler bizi o yönde seçiyor. Birebir beğendiğim biri yok. Hepimizin tarzı başka…

En çok kimi giydirmekten zevk alıyorsunuz?
Atölyemden içeriye giren her kadın benim için aynı değerde. O kadının sahneye çıkıyor olması, oyuncu olması, cemiyet hayatından biri olması önem taşımıyor. Benim kapımdan giren herkes benim için çok değerli. Burası evim gibi. Onlar da benim konuklarım. Her şeyleriyle en ince ayrıntısına kadar ilgileniyorum.

Günün birinde tasarımlarınızı giymesini istediğiniz dünyaca ünlü bir yıldız var mı?
Olmaz mı? Jessica Alba, Hale Berry, Siena Miller, Keira Nighty ve Kate Moss  ilk aklıma gelenler… Eğer New York’ta yaşıyor olsaydım bu isimlerin birçoğu tasarımlarımı giyiyor olurdu. Oradaki tasarımcılardan bir farkım yok, tek dezavantajım İstanbul’da yaşıyor olmak.

Sevmeden yaptığınız işler oluyor mu?
Yok bu güne kadar hiç öyle bir şey olmadı.

Size gelmeye niyetli olanlar önceden birkaç kilo versinler mi ?
Sadece bana gelmek için değil bunu bir hayat biçimi şekline getirirlerse sevinirim. Bir kıyafet giymek için kilo verip sonrasında da almanın anlamı yok. Sağlıklı yaşamak düzgün beslenmek artık çok önemli.

Kişiye özel tasarımla adınızı duyurmuş bir modacı olarak son aylarda karşımıza Homestore mağazalarında hazır giyim koleksiyonuyla da karşımıza çıktınız…
İleriki yıllarda kendi markama uzaktan bakma lüksünü sağlamak için yaptım. Haute Couture belli bir dönem yapılabilecek bir iş. Günümüzde 70 yaşında da yapılabiliyor ama çoğu da kan kaybediyor. Eski tarz ve yaşlı diye anılıyor. Modada dinamik ve çağı yakaladığınız sürece popüler oluyorsunuz. Homestore mağazalarında dekorasyonuyla da farklı bir bölüm açtık. Orada bir davetin birinci derece yakınına değil de davetlilerin kendilerine güzel ve özel tasarımlar bulacağı kıyafetler ürettim. Bir davete katılacak olan bayanlara farklı bir alternatif olmasını istedim. Fazla adet yapmadığım için bir davette başka biriyle karşılaşma ihtimali pek olmuyor. Alışveriş yapan kişilerin hangi davete giyeceklerini mutlaka liste yapıyorlar. Aynı davette giyeceklerse müşteriye bunu söylüyorlar ve farklı bir kıyafet seçmesini öneriyorlar.
Size bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim.

O mu, bu mu?

Şifon mu, saten mi?
Şifon
Dantel mi, işleme mi?
İşleme
Göğüs mü, sırt dekoltesi mi?
Sırt dekoltesi
Yüzük mü, bilezik mi?
Yüzük
Açık mı, sivri burun ayakkabı mı?
Açık ayakkabı
Taç mı şapka mı?
Şapka
Portföy mü, çanta mı?
Portföy
Kabarık mı, dar gelinlik mi?
Kabarık gelinlik
Straplez mi, askılı gelinlik mi?
Straplez gelinlik
Gelinlikte bolero, mu tül mü?
Tül
Topuz saç mı, açık saç mı?
Topuz saç
Uzun duvak mı, kısa duvak mı?
Uzun duvak
Damatta papyon mu, kravat mı?
Papyon
Damatta rugan mı, deri ayakkabı mı?
Rugan ayakkabı