Ravensbruck`te operet yazan direnişçi 100 yaşinda

Nelly BAROKASFransız bir direnişçinin Nazi ölüm kamplarındayken bestelediği operet, bestecisi 100 yaşını kutladığı bu günlerde Paris`te dünya prömiyerini yapıyor

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba
Savaştan sonra ünlü bir etnolog olan ve şimdi Paris banliyölerinden birinde yaşamını sürdüren Germaine Tillion, Almanya’nın kuzeyindeki Ravensbruck ölüm kampındaki dehşetle mücadele etmek üzere 1944 yılında “Le Verfugbar aux Enfers” adlı bir operet yazmıştı.
104 sayfalık nota kağıtlarına yazılan üç bölümlük operet Germaine Tillion ve diğer mahpuslar için bir tür hayatta kalma mekanizmasıydı. Eser savaş sonrasında da sahnelenmedi, yeniden ortaya çıktığı ve yayınlandığı 2005’e dek uzun yıllar bir çekmecede kaldı.
Geçtiğimiz günlerde bu operet, altı profesyonel sanatçı ve kadın esir-  işçileri simgeleyen 60 kız öğrenciden oluşan bir koro ile iki kez  Paris’te, 2500 kişilik Theatre du Chatelet’de sahne aldı.
Geçtiğimiz hafta 100 yaşını kutlayan Germaine Tillion sağlık sorunları nedeniyle bu gösterilerde hazır bulunamadı. Ama tüm kadro Tillion’un evine gelip opereti seslendirdiklerinde yaşlı kadın 60 yıl önce umutsuzluk ve ölüm korkusunu alt etmek için yazdığı eseri ilk kez dinleme olanağını buldu. Operetin müzik yönetmeni Helene Bouchez; “Germaine Tillion çok duygulandı. Hem o, hem de bizler duygusal anlar yaşadık” dedi.
Operet, ismini Ravensbruck kampında kadınlardan oluşan esir- işçilere verilen isimden alıyor. Sayıları 132 bin olan bu kadın işçilerin 50 bini yorgunluk, açlık, salgın hastalıklardan, kimi de gaz odalarında yaşamlarını yitirdiler. Gaz odalarında öldürülenler arasında Germaine Tillion’un annesi de vardı.
“Mevcut” anlamına gelen Almanca “Verfugbar” sözcüğü her türlü vasıfsız işleri görebilecek işçilere verilen addı. Operetteki tek erkek karakter, 20.yüzyılın dördüncü on yılında ortaya çıkan Gestapo fenomenini, kadınlar da direnişçileri temsil ediyor.
Germaine Tillion müzik eğitimi almadı, bu nedenle operette tanınmış opera ve şansonlardan hatta reklamlardan nağmeleri taşlama, kara mizah ve alayla birlikte kullandı. Örneğin iki esir “Au Clair de la Lune” şarkısını; “Bir zamanlar seksiydik, şimdi pillerimiz tamamen kurudu” sözleri ile seslendirmekteler.
Yönetmen Berenice Collet; “Ravensbruck gibi ürkütücü ortamda mizah yersiz kaçmıyor mu diye düşünülebilir. Fakat operet üzerinde çalışmaya başladığımızda, Germaine Tillion’un dehşeti yenmek, tanık olduğu vahşete dayanabilmek için sanatı, tiyatroyu hatta kahkahayı kullandığını daha iyi anladık. İşte eseri bu denli değerli kılan da bu” demekte…
Fransa’nın merkezinde zengin bir Katolik ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Germaine Tillion, bir etnolog olarak 1930’lardan itibaren Cezayir’e büyük ilgi duydu ve uzun süre o ülkede kaldı. Almanya’nın Fransa’yı işgalinden sonra “Résistance du Musée de l’homme” direniş hareketinin başkanı oldu.
Papaz Robert Alesch tarafından ele verilen Germaine Tillion 13 Ağustos 1942’de tutuklandı, 21 Ekim 1943’te Ravensbruck’e gönderildi. Bir İngiliz askerini saklamakla suçlanan annesi gaz odalarında can verdi.
Tillion savaştan sonra, İkinci Dünya Savaşı tarihi, Almanların savaş suçları üzerine araştırmalar yaptı. 1954’te döndüğü Cezayir’de sosyal merkezlerin kurulmasına öncülük etti, bu ülkeye ve Akdeniz toplumlarına ilişkin etnolojik çalışmalar yürüttü. Birçok kitap yazan Germaine Tillion, Cezayir savaşından sonra bu ülkedeki işkenceye son verilmesi, Akdeniz ülkeleri kadınlarının özgürlükleri konularında mücadele verdi. Tillion’un Ravensbruck’teki yaşamını konu edinen bir film yapıldı. Légion d’Honneur başta olmak üzere birçok ödüle layık görüldü.
“Le Verfugbar aux Enfers” operetini yazdığında günün birinde sahnelenebileceği ne Germaine Tillion’un, ne de diğer kadın işçilerin aklından geçmişti. Hele hele Ravensbruck’te koşullar gün geçtikçe kötüye giderken… Fakat, her şeye rağmen geceleri Tillion ve kamp arkadaşları yüksek sesle operetten bölümleri seslendirirken güç kazanıyor, bir nebze olsa da hayata bağlandıkları duygusuna kapılıyorlardı.

Harem ve Kuzenler
Germaine Tillion’un “Le Harem et les Cousins” adlı kitabı 2006’da Metis Yayınları tarafından “Harem ve Kuzenler” adıyla Türkçeye kazandırıldı. Kitap, geleneksel Akdeniz toplumlarının ortak özelliği olan akraba evliliği, kan davası, kadınların mirastan mahrum edilmesi ve başörtüsü gibi geleneklerin ortaya çıkışını ve gelişimini araştırmakta.