HER TELDEN... / İyilik yap, denize at...

Sara YANAROCAKGeçen hafta incelemeye başladığımız İtalya Yahudilerinin yaşantılarına bu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu sefer Ortaçağ`dan sonraki dönemlerine ve Yahudilerin İtalya coğrafyasındaki sancılı serüvenlerine doğru yolculuğa çıkıyoruz

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Derleyen: Niso TİZA

Almanya- Yugoslavya sınırındaki Mein şehrinde o gün olağanüstü bir şeyler yaşanıyordu. Sadece tank sesleri ve askerlerin ayak sesleri duyuluyordu. Sokaklar kaçışan, ağlaşan insanlarla dopdoluydu. Hitlerin askerleri tek tek evleri basıyor, içinde Yahudi yaşayan evleri ateşe verip, çoluk çocuk hepsini askeri kamyonlara bindirip toplama kamplarına gönderiyorlardı. O güzel ve yemyeşil sınır şehri, artık griye dönüşmüştü. Şehrin dışlarında yaşayan Abraham Wirtsovzt 12 yaşındaki oğlu Moiz ile 4 yaşındaki Ami’yi giydirdi; yanlarına biraz yiyecek ve giyecek verdi ve yanaklarından öptü. “Sürekli geceleri güneydoğuya yürüyün ve kimseye Yahudi olduğunuzu söylemeyin ve konuşmayın, hep saklanın... Savaş bitince gelip sizi bulacağım” dedi.
Çocuklar o gecenin kör karanlığında yürümeye başladılar. Abraham göz yaşlarını sildi ve “Tanrım onları koru” dedi.
Bir süre sonra evi askerler basmış ve Abraham ile eşi kurşuna dizilmişti. Moiz ve Ami 3 gün boyunca durmadan yürüdüler. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Ami artık bu bitmeyen yürüyüşten sıkılmıştı; yiyecekleri kalmamıştı ve ayakları yara içindeydi. Moiz de çok yorulmuştu. İkisi de sonunda yorgunluktan baygın düştüler. Sabah oradan geçen yaşlı bir köylü üstübaşı yırtık ve çamur içinde kalmış iki çocuk buldu. Alıp onları evine götürdü. Çocuklar bir süre sonra iyileştiler. Sorulan sorulara cevap vermiyorlardı. Kimdiler, nereden geliyorlardı? Küçük çantalarına baktığında orada çokça para, ailece çekilmiş bir resim ve babalarının yazdığı bir mektup vardı. Yaşlı köylü çocuklara korkmamaları gerektiğini söyledi. Burası küçük bir Müslüman köyü idi. Savaşın sonuna kadar orada kalabileceklerini ve sonra da babalarını arayıp bulacaklarını söyledi. Almanlar hızla yayıldığından köyde yaşayanlar oraları terk ettiler. Yaşlı köylü çocukları da yanlarına alarak daha doğuya doğru gitti. Sonunda savaş bitmişti; yaşlı köylü çocukların ailelerini aradı ama oradaki tüm Yahudiler toplama kamplarına gönderilmiş çoğu da yok edilmişti.
Abraham ve eşine ait bir belge bulamadılar. Sonunda yaşlı köylü dünyanın tüm ülkelerinden gelen Yahudilerin kurduğu İsrail Devleti’ne başvurdu.
Belki de çocukların aileleri oradaydı. İsrail’den gelen iki görevliye çocukları, aile resmini ve paraları teslim etti. Bir ay sonra İsrail’den yaşlı adama bir yazı geldi. Yazıda ona teşekkür ediliyor ve en yakın konsolosluğa başvurması” isteniyordu.Yaşlı adam buna çok sevinmişti. “Bana teşekkür yazısı gönderildi” deyip duruyordu.
Yıllar geçip de ölünce bu yazıyı oğlu alıp sakladı. Aradan 25 yıl daha geçti. Yaşlı köylünün oğlu o gün Belgrad’daki hastanede doktoru dinlerken çok üzgündü. Kızının acilen beyin ameliyatı olması gerekiyordu. Bu ameliyatı yapabilen ancak iki doktor bulunuyordu ve her ikisi de Amerika’daydı.
Buna ne parası yeterdi ne de o doktorlara ulaşabilirdi. Çaresiz ve üzgündü. Babadan kalma evini satmaya karar verdi. Tapuyu almak için dolabını açıp karıştırdığında babasından kalan o eski belgeyi buldu. Bu belgeyle ilgili babasının sözlerini hatırladı.
“İsrail Devleti bana teşekkür ediyor...”
Bu belgeyi satsam değeri nedir diye düşündü. Ertesi gün bir antikacıya gidip belgeyi gösterdi. Antikacı bu teşekkür belgesinin gerçek olup olmadığını öğrenmek için İsrail konsolosluğuna fax çekti. Bir saat sonra konsolosluğun bir görevlisi telefon ederek belgenin sahibini görmek istediklerini söyledi.
Eyvah dedi “Başıma iş mi açtım” diyerek konsolosluğun yolunu tuttu. Ona bu belgeyi nereden bulduğunu ve neden satmaya çalıştığını sordular. O da her şeyi açıkladı. Tamam deyip gidebilirsin dediler ama belgeyi ondan aldılar.
Bir hafta sonra kapıya gelen İsrailli bir konsolos görevlisi kendisi eşi ve kızını ABD’ye götürmeye geldiğini söyleyerek ve devam ederek “O belgeyi araştırdık, İsrail Devleti kurulduğunda Yahudi hayatı kurtaran kişilere verilmiş az sayıdaki belgelerden birisi ve halen geçerli. İsrail Devleti olarak belgede sizin ailenize verilen sözü tutacağız. O belgede; İbranice, sizin babanıza teşekkür ediliyor ve ailenizden birinin başı sıkıştığında size yardım edileceği yazıyor. Kızınızı ameliyat ettirmeye karar verildi.
Belgeyi de müzede sergilemek üzere alacağız dedi.
Adam ve karısı şaşkın kalakaldılar. Kısa bir süre sonra hep birlikte ABD’ye gidildi. Küçük kız başarılı bir ameliyat geçirdi ve sağlığına kavuştu. Konsoloslukta bir kutlama yapıldı. Bu kutlamaya yıllar önce yaşlı köylü tarafından kurtarılan ve şimdi evlenip Amerika’da yaşayan Ami, eşi, iki kızı ve Moiz, eşi iki oğlu da vardı. Ami New- York’un ünlü avukatlarından, Moiz ise önemli bir bankanın genel müdürüydü. Her ikisi de geçmişi anlatıp yaşlı adama duydukları minneti anlattılar. Ayrılmak üzereyken de göz yaşlarına boğularak birbirlerine sarılarak görüşmek üzere anlaşarak küçük kızın tüm eğitim masraflarını üstleneceklerine dair söz verdiler.

Not: Küçük kız şu anda New- York’ta tıp eğitimi görmekte ve 5 yıldır Ami ile yaşamaktadır. Annesi ve babası da ABD’ye gelip Ami’nin yakınlarındaki bir eve yerleşmişlerdir.

Bu ilginç öykü “New- York Today”ın yaptığı röportajla ortaya çıkmıştır.