Yahudi Dünyasindan

Nelly BarokasFaşizme karşı bir alternatif olarak kurulan Cannes Film Festivali 60 yaşındaİlk Cannes Film Festivali, Venedik Festivali`nde Nazi propagandasının bir ürünü olan Leni Riefenstahl`nin “Olympia” filminin ödül almasına ideolojik bir tepki olarak düzenlenmişti

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba

Cannes, günümüzde dünyanın en saygın film festivalleri arasında yer alıyor. 1 Eylül 1939’da ilki gerçekleşen Cannes Film Festivali, Charles Laughton ile Maureen O’Hara’nın oynadığı “Hunchback of Notre Dame” filminin gösteriminden hemen sonra 48 saat içinde kapanmak zorunda kalmıştı. Festivali takip etmek üzere gelen konukların hepsi ülkelerine geri dönmüştü.
Hitler’in Polonya’yı işgal ettiği 3 Eylül günü, barışa bir perde çekildiği gibi, özgür dünya sinemasının faşizme alternatif olarak kurduğu Cannes Film Festivali’nin de ışıkları söndü.
Cannes Film Festivali aslında Venedik Film Festivali’ne karşı ideolojik amaçlarla kurulmuştu. Çünkü 1938 yılında Venedik Festivali’nin büyük ödülü, 1936 Olimpiyatlarını konu edinen ve Nazi propagandasının bir ürünü olan Leni Riefenstahl’nin “Olympia” filmine verilmişti. Amerikalılar ve İngilizler tepkilerini, bir daha Venedik Film Festivali’ne katılmama kararını vererek ortaya koydular.
Venedik Festivali itibarını kaybedince, Fransa’da özgür dünya için örnek ve barışçıl bir festival kurulmasına karar verildi. Ama ne yazık ki 1939’da gerçekleşen ilk festivalin ömrü sadece iki gün oldu.
II. Dünya Savaşı bitiminde, 21 ülkenin gönderdiği filmlerle ve mümkün olduğu kadar çok katılımcıyı mutlu etmek üzere dağıtılan 11 ödülle Cannes Film Festivali 1946’da gerçekleşti. Bu filmlerin arasında David Lean’ın “Brief Encounter”, Roberto Rossellini’nin “Roma, Open City” vardı. O dönemdeki genellikle siyah- beyaz filmler altyazısız, genellikle politik, Soğuk Savaş’la ilintili, dünyadaki özgürlük hareketlerine odaklanmış konuları içerirdi.
1950’li yıllarda filmler genellikle barışçı, sömürgeciliğe karşı, Nazi temerküz kamplarını konu edinen filmlerdi. 1959’da Alain Resnais’nin “Hiroshima Mon Amour”u ABD karşıtlığı ile bu eğilime karşı çıkıyordu.
1968 Fransa Mayıs öğrenci ve işçi hareketleri üzerine Jean Luc Godard ve François Truffaut festivale karşı bir tutum sergileyince, Terence Young, Monica Vitti ve Roman Polanski festival jürisinden ayrıldılar. Festival süresinden beş gün önce kapandı.
Bu süreçte uluslararası sorunlar festivali etkiledi; örneğin 1968’de Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya’yı işgal etmesi üzerine “The Firemen’s Ball” filmi ile yarışmaya katılan Çek asıllı yönetmen Milos Forman Prag’a dönemedi, sinemacılık yaşamına Hollywood’da devam etti.
1981 yılında Polonya Dayanışma Hareketi, Komünist rejime karşı bayrak açınca Cannes’da Altın Palmiye “Man of Iron” filmi ile Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda’nın oldu. Altın Palmiye Ödülü’nün o yıl Polonya Dayanışma Hareketi’ne verildiği söylenebilir.


El Salvadorlu diplomat 40.000 Yahudiye vatandaşlık verdi
El Salvador hükümeti, Holokost süresince 40.000 Yahudi’ye ülkesine ait vatandaşlık belgeleri vererek yaşamlarını kurtaran eski diplomat Jose Arturo Castellanos’u onurlandıracağını açıkladı

Bilindiği gibi Yad Vaşem Holokost Müzesi bugüne dek Yahudileri Nazilerden kurtaran Yahudi olmayan 21.758 kişiyi Uluslararası Dürüst payesi ile onurlandırdı. Bu ödülü alan pek az kişi, 1940’lı yıllarda Cenevre’de El Salvador Başkonsolosu olan Castellanos kadar çok sayıda Yahudi’nin yaşamını kurtardı.
Salvador gibi küçücük bir ülkenin temsilcisi olarak Jose Arturo Castellanos, Naziler tarafından kamplara götürülmelerini engellemek üzere Avrupa Yahudilerine vatandaşlık belgeleri vermişti.
El Salvador Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, iki yıl süren bir araştırma sonucunda Castellanos’un Yahudileri kurtarma konusunda gösterdiği çabalara ilişkin kanıtlar ve belgeler elde ettiklerini açıkladı. Diplomat Castellanos, 1977 yılında ülkesinde 86 yaşında yaşama veda etti.
Kudüs’e üç günlük bir ziyarette bulunan Salvador Dışişleri Bakanı Francisco Lainez, diplomatla ilgili belgeleri incelenmek üzere Yad Vaşem Müzesi yetkililerine teslim etti.