Affet Beni… Yaz Esmeri

Cenk Rofe`yi ilk kez yıllar önce Burgazada`da gitarı eşliğinde dostlar arasında söylerken dinlemiştim. Daha sonra derneklerin etkinliklerinde canlı performanslarda gördüm, gayet başarılıydı… Şimdilerde Rofe`nin “Affet Beni…Yaz Esmeri” albümünü dinliyorum…Ester YANNİER

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Kaç yıldır müziğin içindesiniz, hangi aşamaları geçirdiniz…
Klişe bir sözle başlamak istemesem de, kendimi bildim bileli müziğin içindeyim diyeceğim. Çocukken sorduklarında hep aynı yanıtı verir, şarkıcı olacağım derdim. Gülerek hatırlarım anneannem bunu duyduğunda “Allah korusun! Baban bunun için mi o kadar çalışıyor” derdi. Profesyonel olarak 1996ᇵ yıllarında konservatuara girdiğimden beri  müziğin ve tiyatronun içindeydim. Mimar Sinan Devlet Konservatuarı Müzikal Şan Bölümünü bitirdiğim zaman AKM’de sahnelenen müzikallerde aldığım rollerle bu yolculuk başlamıştı. Sonrasında kariyerimde dönüm noktası olarak saydığım 2- 2,5 yıl kadar Buket Bahar Sağlamlar ile çalışmalarım oldu. Birlikte çok güzel bir müzikal yolculuk yaptık. Ardından 2004’te DYD’nin açılış konseri diye başladığımız, sonra da ayrılmadığımız  İstanbul 12 Orkestrası ile yoluma devam ediyorum. Ancak burada bireysel çıkarlardan çok orkestranın isminin sivrilmesini tercih ediyoruz. Bu albümden sonra da grupla birlikteliğimiz devam edecek.

İstanbul 12 Orkestrası, program yapımcısı ve zor beğenen kişiliği ile ünlenen Armağan Çağlayan’ın “Son Ütücü” programında da sahne almıştı değil mi?
Armağan Çağlayan’ın programında çıkmamızın tek bir nedeni vardı; yapımcı,  orkestra üyelerinden birinin ablasıydı. Armağan bey hiçbir orkestrayı beğenmiyor cd’mizi görüyor, beğeniyor ve öyle çalışmaya başladık. Grup üyeleri idealist olduğundan, programın yarardan çok zarar getireceğini düşündüğümüzden ayrıldık.  Sonradan  Çağlayan’a kendi orkestrasını kurmasında da yardımcı olduk.

Sizi tanıyanların, dinleyenlerin  hafızasında daha çok Buket Bahar Sağlamlar ile seslendirdiğiniz müzikallerle  veya cemaat içi konserlerde söylediğin Judeo Espanyol dilinde şarkılarla yer ettiniz. Müzikseverler   bu türde bir albüm beklentisi içindeyken, popüler müzik tarzında olan “Affet Beni, Yaz Esmeri…”ni çıkarttınız. Bu değişiklik neden?
Bunu bir değişiklik olsun diye yapmadım. Aslında yaşadığımız piyasanın kurallarına göre oynamak zorunda kaldım. Müzikal şan eğitimi aldığımdan gönlümde yatan aslan, o yönde bir albüm idi. Amacım müzikal oyuncusu olmak, hem oynamak hem de şarkı söylemek. Ancak günümüz şartlarında bunun gerçekleşmesi zor, dolayısıyla bu sektördekiler albümler veya  dizi filmler gibi yan  yönlerden beslenmek zorunda kalıyorlar. Dizi filmlerde rol aldım devam da ediyorum. Albüm ise çocukluk hayalimdi. Büyüklerimiz Sefarad müziğini sürdürüyorlar.

Ancak Sefarad müziği yapan büyükler dedikleriniz yavaş yavaş bu sektörden çekiliyorlar. Bu mirası yaşatmak zorundayız, gençlerin bu bayrağı devralması gerekiyor…
Günün birinde o bayrağı devralmak büyük bir sorumluluk, zira bu  çok büyük bir misyon… Büyüklerimiz çok naif,çok güzel bir şekilde bu kültürü bu günlere kadar getirdiler. Albüm kariyerimde bu bir ilk, bundan sonra bir koleksiyon albüm yapabilirim. Belki bir  dahaki sefere Karen Gerson Şarhon ile Sefarad şarkılarını hiç yorumlanmamış bir şekliyle yaparız.  Affet Beni, Yaz Esmeri’nde okuyucuların affına sığınarak, üretkenliğimi öne çıkarmak istedim. PİXUS’daki bar-mitzva çalışmalarımızda da üretkenliğimi geliştiriyorum. Kendi kendime bir şeyler karaladığımı zannederken, dinlettiğim prodüktörlerin beğenisini aldım. Albümün süpervizörü diyebileceğim Nino Varon da, bu konuda beni çok yüreklendirdi. 

Sefarad grubu da sen de “Adio” şarkısının adaptasyonunu yaptınız…
Adio şarkısının adaptasyonunu 3 - 4 yıl önce, orijinal sözlerine sadık kalarak adapte ettim, amacım dinleyenlerin sözlerini anlamasıydı. Sefarad grubun ile aynı şarkıda çakıştık. Bu kimseye ait bir eser değildir, 500 yıllık bir toplum mirasıdır. Bunu özellikle belirtmekte yarar görüyorum; Sefarad  farklı bir aranje ile çok güzel bir şekilde seslendiriyor, ben ise kendi anlayışıma göre farklı yaptım.  Bazı internet sitelerindeki yazışmalarda, Sefarad ile beni birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. Olanlarla, hiçbir alakam yok. Etik değerlere önem veren bir kişiliğe sahibim, karşımdakilerden de bunu beklerdim. Dayanışma içinde olmamız gerekir. Aynı sektörü paylaştığım insanlar, bizi tartışma içine çekmesinler. Çok güvendiğim çok sevdiğim bir şarkı olmasına rağmen, promosyonuma “Elveda” (Adio) ile çıkmayacağım.

Albümün süpervizörü dediğiniz Nino Varon ile nasıl buluştunuz?
Nino Varon, albümün her şeyi… Nino Varon,  müzik dalında toplumun önde gelenlerinden olduğundan çocukluk hayallerimin içinde yer alan bir isimdi.  Nino Varon ile halam vasıtasıyla tanıştık.

Albümde şimdiye kadar tiyatrocu şapkasıyla tanıdığımız Erdal Özyağcılar’ın da güfteleri var... Bu nasıl gelişti?
Çocukluğumdan beri tanıdığım, hayatımda yer alan  en önemli kişilerinden biridir Erdal Özyağcılar. Kimsenin bilmediği bir şair yanını görüyoruz… “Pembe Karanfil” ve “Bodrum Akşamları” çok güvendiğim iki şarkı. Bu albümde yer veremediğimiz daha bir çok güftesi var… ikinci albüme saklıyorum… Erdal amcanın şarkılarında dinleyenlerin kendilerini bulacaklarına inanıyorum…

Elinizde bu kadar eser varken, 11 şarkının bulunduğu albümde, neden Affet Beni’nin üç remiksine yer verdiniz? Kişilerde bu sanki eser darlığı yargısı uyandırmayacak mı? Bir maksi  single da çıkartabilirdiniz…
Müzik piyasasına baktığınızda korsan yayınlar, sanatçıları çok zor durumda bırakıyor. Beste yapabilmek üretmek hayal oldu. Tüm sanatçılar Cover albümler yapıyor, satışlar kar getirmiyor. Bu hava içinde bu kadar çok yeni şarkıyla bile risk aldık.  “Affet Beni” ilk başta slow bir parçaydı, aranjör arkadaşımın yaptığı remiksi dinlediğimizde, farklıydı çok beğendik.
Ayrıca maksi single ile uğraşacak lüksüm yok.

Albümde favori şarkılarınız hangileri…
Affet Beni ve Pembe Karanfil… Her yaş kesiminin beğeneceği bir albüm oldu zannediyorum.
Bu vesile ile albüme büyük katkıları olan Momentus Saatçilik’ten Selim Talvi’ye, Erdal Özyağcılar’a, Nino Varon’a, Linda Habib’e, Gözlem Yayıncılık’tan Gila Erbeş, Anet Pase’ye; Karen Gerson Şarhon’a, Selim Hubeş’e, aileme ve hayatı benimle paylaşmaya hazırlanan nişanlım Lizet’e teşekkür ederim.
Sevdiklerinizin/ beğendiklerinizin kademe kademe yükselmesini görmek çok hoş…