İsrail`e “İçeriden Bakmak”

Yaşam Yürüyüşü katılımcılarının ilettikleri duygu ve düşüncelerini bu hafta da yayınlamaya devam ediyoruz Hatırla ve unutmaDavid ESKİNAZPolonya`daki toplama ve ölüm kamplarına yapılacak gezi ve yürüyüşlere katılmak için ilk durağımız Varşova`ydı. Otelin lobisinde Varşova`nın tarihçesini ve kentt

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

Ceyda Karan, Radikal, 30 Nisan 2007

Ağlama Duvarı'nın önünde kısa süre sonra başlayacak Şabat'ı coşku içinde bekleyen Yahudi gençlerin yaydığı enerji müthişti.
Kol kola girip halaylar çekerken şarkılar söyleyen gençler, güneşin batışıyla birlikte ibadetlerini gerçekleştirmek üzere kortejler halinde zıplayarak duvara yöneldi. İzleyenleri şaşkına çeviren bir coşku ve birlik ruhu sergiliyorlardı. Malum Yahudilerin inanışında Tanrı dünyayı 6 günde yaratmış, 7. günde ise dinlenmişti, onlar da bunu kutsuyordu. Her cuma akşamı tekrarlanan bu coşkuyu, bir gün sonra Şabat'ın bitişinde bu kez insanların kent merkezine akışıyla yeniden gözlemledik. Dünyanın dört yanından devşirilmiş bir toplumun, bir millet çatısı altında böylesine birlik ruhu içinde durabilmesinin arkasındaki sebepleri anlamaya çalışarak...
Amerikan Yahudi Komitesi'nin nisan ortasında düzenlediği İsrail ziyaretine katılan gazeteciler olarak, bu sorunun yanıtını bize verilen seminerlerde bulmaya çalıştık. Özellikle Re'ut (Görme yetisi diye çevrilebilir) Enstitüsü'nden Gidi Grinstein'ın 'network' teorisi, Yahudi varoluşununun nasıl olup da yüzyıllar boyunca muhafaza edildiği ve nihayetinde siyasi ifadesini siyonizmde bularak bir devlet kurulduğunu kavramak açısından zihin açıcıydı. Ana tema aslında tanıdık: 2 bin yıl önce Roma istilasıyla yeryüzü sürgünü yaşayan bir millet, kökleri Yahudi dinine dayanan esnek bir yapılanma eşliğinde, kimliğini ve geleneklerini yüzyıllar boyunca muhafaza ediyor. Aynı zamanda başka toplumlar içinde hep 'öteki' olmak, hem kendini hem de diğerlerini 'ötekileştirmek' sonucunu doğuran bir varoluş biçimi bu. En travmatik biçimini soykırımla buluyor. Misal hem Alman hem de Yahudi olunamayacağına hükmediyorlar. Bu durum da Yahudileri bir daha asla azınlık konumuna düşmemek için sağlam bir devlet çatısı altında birleşmeye sevk ediyor. Seminerlerde Yahudi dostlarımızın siyonizmi anlatmak için 'anormal bir varoluşu normalleştirme girişimi' açıklaması ilgi çekiciydi doğrusu.
Lakin ben en fazla İsrail devletinin dinle ilişkisine takıldım. Gerek siyonizmin babası Theodore Herzl, gerekse İsrail devletinin kurucusu Ben Gurion ve ideolojik belkemiğini oluşturan liderler, dinden nasibini almamış kişilikler. Kurdukları devlet de aslında zamanın akımlarının da etkisiyle sol eğilimli ve seküler ilkeler üzerinde yükseliyor. Gel gör ki, bu devletin merkezine Yahudi dinini oturtmaktan çekinmiyorlar. Bugüne taşıdığı sorunlar ne olursa olsun, dindar Yahudileri askerlikten muaf tutma ayrıcalığı gibi merkezine ultra Yahudiliği koyan bir sarmal halinde örgütlüyorlar toplumu. Halkanın göbeğinde en dindarlar var ve onların misyonu Yahudi milletini bir arada tutan değerlerin muhafaza edilmesi. Halkalar genişledikçe dinin etkisi azalıyor. Siyonizmin babaları, Yahudilerin bir millet olarak bir arada varoluşunun bu sayede daha güçlü olacağını düşünüyor. Yahudi şeriatıyla ilgili günümüzde de süren tartışmalar var İsrail'de, lakin kimse 'irtica tehdidi' diye bağırmıyor. Bu anlamıyla da misal Türkiye'de rastlanmayan en genel anlamıyla bir 'uzlaşma halet-i ruhiyesi' mevcut.
Grinstein'in 'network' teorisinin temelinde 'flexibility' (esneklik) yatıyor. İsrail'in üzerinde yükseldiği siyonist ideoloji, milliyetçilik, dincilik, liberalizm, demokrasi, hümanizm gibi kavramların sınırlarını birbiriyle iç içe geçirmiş. Ne tümüyle milliyetçilik, ne tümüyle liberallik. Ne sınırsız bir demokrasi fikriyatı, ne sınırsız bir hümanizm. Grinstein, "Böylesi bir algılayışı İsrail'in zayıflığı olarak görüyorlar, ama tam aksine, İsrail gücünü buradan alıyor" diyor. Ona göre demokrasiyi fazla abartırsan Yahudiliği kaybedersin, hümanizmi aşırıya kaçırırsan toprağı.
Aynı şekilde dine aşırı vurgu yaparsan liberalizmin esamisi okunmaz...
Siyonizmin topraksız bir millete bir vatan kurarak İsrail'de yarattığı 'mucize', pek çok ikilem barındırıyor. Ve toprak savaşını kaybetmiş görünen Filistinliler adına müthiş bir trajedinin adı oluyor. Lakin İsrail'e sadece Filistin sorunundan değil, içeriden bakmakta da haddinden fazla fayda var.