59. yilinda İsrail nüfusu yedi milyonu aşti

İsrail, geçmişten günümüze kadar kaybettiği tüm askerlerini saygı duruşu ve törenlerle andı. Anma günü 23 Nisan Pazartesi akşamı meşalenin yakılması ile yerini, İsrail Devleti`nin 59. Bağımsızlık Günü kutlamalarına bıraktı

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail’in nüfusu kurulduğu 1948’den bu yana dokuz kat büyüdü ve yedi milyona ulaştı. İsrail’in 200 binden fazla nüfusu olan beş büyük kenti var. 1948’de  Tel Aviv 100 binin üzerinde nüfusu olan tek kentti

Bağımsızlık Günü öncesinde İstatistik Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, İsrail’in nüfusu son bir yılda 121 bin artarak 7.150.000’e ulaştı. Artışın büyük bir kısmını doğumlar oluşturdu. Geçen senenin Bağımsızlık Günü’nden bu yana İsrail’de yaklaşık 148 bin bebek dünyaya gelirken, göç edenlerin sayısı ise 18 bin civarında kaldı. İsrail’de 5.415.000 Yahudi ile çoğunluğunu Rusya’dan göç eden ve Yahudi olmayan 310 bin kişilik kesim, halkın %80’ni oluşturuyor. 1.425.000 kişilik Arap ve Dürzi’ler ise nüfusun kalan %20’sini meydana getiriyor.
Halkın dörtte biri, Kudüs, Tel Aviv, Hayfa, Aşdod gibi büyük şehirlerde yaşarken, %6’sı küçük kasabalarda, % 2’sinden daha az bir kesimi ise kibutzlarda yaşıyor.

Eğer yeniden dünyaya gelirsem
İstatistik Dairesinin yaptığı diğer bir ankete göre, İsrail halkının % 47’sinin ‘eğer yeniden dünyaya gelirlerse, İsrail dışında bir yerde doğmak’ istediklerini ortaya koydu. 
İlginç anket sonucuna göre başka yerde doğmak isteyenlerin % 19’u tercihlerini Rusya’dan yana kullanırken, % 15’i ABD’de doğmak istediklerini dile getirdiler. Zengin kesimde ise, başka bir ülkede doğmak isteyenlerin sayısı % 62’ye çıktı. Bu cevabı verenlerin %18’i ABD veya Kanada’yı tercih ederken, % 8’i İsviçre, % 6’sı ise İsveç’te doğmak istediklerini belirtti. Düşük gelir grupları arasında % 58 yurt dışında doğmuş olmayı dilerken, ilk tercihler arasında yine ABD ve Kanada yer alıyor.
Modern Ortodoksların % 83’ü, taşra ve kibutzlarda yaşananların ise % 65’i yeniden doğarlarsa, tekrar İsrail’de doğmak istediklerini belirtiyorlar.

İsrail’e göç
Göç ve Uyum Bakanlığı tarafından yapılan başka bir araştırma da ilginç sonuçlar ortaya koydu.  İsrail’e göç edenlerin % 84’ü, kendilerini “anavatanlarında hissettiklerini” belirtti.
Deneklerin % 68’i öncelikle İsrail haberlerini takip ettiklerini dile getirirken, % 23’ü uluslararası haberlere öncelik verdiğini belirtti.
Araştırmada, İsrail doğumlular arasında da haberleri takip oranının bu rakamlara yakın olduğuna dikkat çekildi. Eski Sovyetler Birliği’nden göç edenlerin % 70’i kendilerini Rus’tan daha fazla İsrailli hissettiklerini belirtirken, sadece üçte biri, İsrail doğumlularla arkadaşlık ettiğini dile getirdi.
Araştırmanın en önemli sonucu, eski Sovyetlerden gelenlerin % 72’sinin, tekrar bir şansları olsa, yine İsrail’e gelme kararı alacaklarını belirtmesi oldu.

İran nükleer silaha sahip değil
İsrail Başbakanı Ehud Olmert, düşünülenin aksine İran’ın uranyum zenginleştirme programında henüz nükleer silah üretme aşamasına gelmediğini söyledi. İsrail Başbakanı Ehud Olmert İsrail radyosuna verdiği demeçte, “İran nükleer silah üretme kapasitesine ulaşmak için gerekli olan teknolojik çizgiye henüz ulaşamadı. Maalesef çok uzakta değil ama göstermeye çalıştığı kadar yakın da değil” dedi. Uluslararası toplumun, İran’a yönelik baskısını sürdürmesi gerektiğini vurgulayan Olmert, bu baskının sonunda askeri bir operasyona gerek kalmadan İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın nükleer silah edinmesini engelleyeceğine inandığını belirtti.

AB'de “ırkçılığa teşvik” suç sayılacak
Lüksemburg'da bir araya gelen Avrupa Birliğine üye 27 ülkenin adalet bakanları, ırkçılık ve yabancı düşmanlığını teşvik etmeyi suç haline getiren kuralları kabul etti. Buna göre rengine, ırkına, milliyetine ve etnik kökenine dayalı olarak kin, nefret ve şiddet uygulanmasına yol açanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek. Avrupa Birliği'nin Adalet Komisyonu Yetkilisi Franco Frattini bu kararın birliğin ırkçılık, yabancı ve Yahudi düşmanlığıyla mücadele konusundaki kararlılığını gösterdiğini belirtti. Yeni kuralların yürürlüğe girmesi için ulusal parlamentolar tarafından da onaylanması gerekiyor.