Sefarad`dan üçüncü albüm “Evvel Zaman”

Bu sıralar yolda gezerken arabanın açık camından İstanbul havasıyla birlikte İstanbul şarkıları sızıyor içeri: “İstanbul`un kızları”, “Kız sen İstanbul`un neresindensin?” müziğe eşlik ediyorsunuz… Elinizde değil… Şimdiye değin aşina olduğumuz Sefarad müziğinin yapıtaşları

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Doğan Müzik ile beş yıllık anlaşmaları olan ve iki albüm çıkartan Sefarad Grubu, yapımcı şirket ile grup üyelerinin düşüncelerinin örtüşmemesi nedeniyle ayrılarak, son albümlerini Erol Köse’yle çıkarttılar.
Öncelikle Sefarad’ın bu günü ve geleceğe yönelik  çalışmalarının ne olması gerektiği konusunda Erol Köse’nin görüşlerini aldılar. Köse’ye   Sefarad Müziği’nin İstanbul’da nasıl yaşatıldığını aktarmak üzere “Las Kantikas D’Estambol” konulu bir lirik  konser vermeyi hedeflediklerinden, ancak mükemmeliyetçi olduklarından bunu hep ertelediklerinden  bahsettiler. Köse’nin de onayıyla bu doğrultuda İstanbul şarkıları içeren 12 esere yer verdikleri son albümü çıkarttılar.
Albüm için üç kanto, bir tango, üç İstanbul türküsü ve Cem Stamati’nin adaptasyonunu yaptığı  sözü müziği İzi Morhayim’e ait  iki Ladino eser  seçtiler.  “Ah Çelebi Mordu”, Gani Müjde’nin önerisiyle  “Ah Galata Lordu”na dönüştü. Stamati’nin  “Elveda” ve “Selam Sana İstanbul”un adaptasyonu ile Sefarad bu albümde üretkenliğini kullandı.  Albümün kayıtları canlı olarak yapıldı. Ayrıca arşiv albümü olması da, “Evvel Zaman”ı daha da değerli kılıyor.
“Evvel Zaman” albümünü; Fecri Ebcioğlu’nun  yazıp, Dario Moreno’nun sesinden tanıdığımız “İstanbul’un Kızları”ndan başka, “Üsküdar’a Gider İken”, “Yangın Olur” türküleri;  “Papatya Gibisin” ve “Sevdim Bir Genç Kadını” tango potpurisi;  “Sakın”, “Tavuk” ve “Evlilik Düeti” kantoları; “Elveda”, “Ah Galata Lordu” nun şarkılarının yanı sıra Enrico Macias’ın “L’Oriental” adlı eserini “Selam Sana İstanbul” çevirisiyle müzik sevenlerin beğenisine sundular.

Çıktığınız konserlerde, Ladino şarkılara da yer veriyor musunuz? 
Yurt içinde ve dışında verdiğimiz  konserlerde Sefarad müziğini de seslendiriyoruz. İlk Ladino konserimizi 1,5 sene önce Sorbonne Üniversitesi öğretim görevlisi ve araştırmacı yazar Ester Benbassa’nın davetiyle  Fransa Sorbonne Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi’nde verdik. Bu konseri yaklaşık üç bin Fransız izledi. Katılımcılar üç şarkı dinliyor, çıkıyor arkadan yeni bir grup giriyordu. Türkiye’ye döndüğümüzde  800 kişiye İş Sanat’ta “Kantikas de “Sefarad” konserini verdik.  Ayrıca genel olarak konserlerimizde de  Ladino şarkılarımızı seslendiriyoruz.
Ladino dilinde şarkıları seslendirdiğimiz konserler vermeye devam edeceğiz ve bir gün sadece bu dilde bir albüm çıkartacağız.
Geçen sene Lütfi Kırdar’da gerçekleştirilen fuardaki bir yarışmada; “Avraam Avinu” şarkısının adaptasyonu olan “Bodrum” şarkımızı Ladino söyleyebilen bir kişiye cd’miz hediye edilecekti. Başı örtülü  bir hayranımız  söyledi ve kazandı.  Yurtiçinde katıldığımız imza günlerimizde yine bu şarkı çalarken cd’lerimizi imzaladık. Burada müziğin evrenselliğini görüyoruz.
Her albümümüzde mutlaka Sefarad şarkılara yer veriyoruz. Köse’yi de bu konuda ikna ettik.
Birkaç yıl önce bir  derneğimizdeki  toplantıya cemaatimizin tüm Sefarad müziği yapan grupları davet edilmişti. Kendilerine sunduğumuz,  birlikte Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda bir konser verme önerimiz, onay görmedi. Ancak daha sonra Sefarad, hem orada, hem de Rumeli Hisarı’nda konserler verdi.
Kimilerinin iddia ettiği gibi kimliğimizi de asla saklamadık… Üçümüz de derneklerde büyüdük, bize bu şansı tanıyanları  unutmadık.  Dernek ve kurumların davetlerine her zaman olumlu yanıt veriyor, severek katılıyoruz. Ancak  pansiyonerlere yönelik konserlerimizi daha geniş dinleyici kitlelerine  duyurmalarından ve değerlendirmelerinden de, üzüldüğümüzü belirtmemiz gerekiyor.
Bizlere destek verenlere, özellikle Onursal Başkan Bensiyon Pinto ve Avi Alkaş’a teşekkür ediyoruz.

Televizyon  kanallarında sık sık yer alan “Elveda” şarkınızın klipinden söz etmek istiyorum. Görüntüler bana Sefarad’ların İspanya’yı terk edişlerini çağrıştırdı.
“Elveda”, albümün 12. şarkısı ve herkesin bildiği “Adio Kerida”nın adaptasyonu. Klipi Kubilay Kasap çekti. Etkileyen bir melodisi var.  Hep birlikte, klip için  doğru şarkı olduğuna karar verdik. Albümün adına da gönderme yaparak eski kıyafetlerle olmasını ve bir masal anlatmasını istedik. Elveda; İstanbul veya İspanya, herhangi şehre veya herhangi bir aşka elveda. 

Toplumda, çok konser verdiğiniz, üçüncü albümünüz çıktığı halde Sefarad’ın beklenen patlamayı yaşamadığı kanısı var. Emin ve sağlam adımlarla ilerliyorsunuz. Magazin  basınından izlediğimiz kadarıyla meşhur olmak için biraz da sansasyon yaratmak gerekiyor galiba, ne diyorsunuz?
Bu piyasada altıncı yılımız, bahsettiğiniz haberleri yapan kişileri tanıyor selamlaşıyoruz. Onlar yanımıza gelip; “ Çok temiz çocuklarsınız sizi bu piyasaya bulaştırmak istemiyoruz” diyorlar. Aslında, bunu söylemeleri bizim için bir gurur kaynağı.
Televizyon kanallarından gelen teklifleri değerlendirme konusunda titiz davrandıklarını vurgulayan üç genç, Sami Levi’nin Sefarad Grubu adına Show Tv’de yayınlanan “Bak Kim Dans Ediyor” yarışmasına katıldığını ve böylelikle ilk kez müzikten ve  sanattan kopmadan, farklı bir girişimde bulunduklarını açıkladılar.

Başarıları ve şarkılarıyla anılmayı hedefleyen grup üyeleri, ilk başlarda farklı bir sektörde çalışmalarını öneren ailelerine, müzik alanında  başardıklarını kanıtlamak istiyorlar.  Sami, 2006’da verdikleri konserin sonunda ailesinin alkışladığını görünce: “Hayalimi gerçekleştirmeme izin verdiniz. Sizin oğlunuz olarak her konu ve konumda özümden ödün vermeden, saygıda kusur etmeden, Türkiye’nin en sancılı ve  en zor mesleklerinden birini, sevdiğim işi yapıyorum. Işın Karaca gibi büyük bir sesle sahne alıyorum” demiş. 
Hataya düşmemek konusunda grup olmanın avantajını kullanan Sefarad üyeleri, gerektiğinde birbirlerini uyardıklarını da belirttiler.