Jimmy Carter ve tartişmali kitabi

39. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Jimmy Carter, 2006 yılında yayınladığı kitabı ve yaptığı açıklamalarla dünya gündemine oturdu. Jimmy Carter birçok kesim tarafından ”Yeni Dünya Antisemitizmi” dalgasını desteklemekle suçlanıyorlarElda SEVEVİ

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Amerika Birleşik Devletleri eski Başkanı Jimmy Carter için, İsrail- Filistin barışına bir çözüm bulmak her zaman özel bir anlam taşıdı. Carter yaşamı boyunca Orta Doğu’ya birçok ziyaret gerçekleştirdi. Orta Doğu liderleri ve halkı ile birçok görüşmelerde bulundu. İsrail – Filistin anlaşmazlığını altında yatan gerçekleri ortaya çıkartmaya çalıştı.
2006 yılında yayınlanan “Palestine peace not apartheid” (Filistin barışı ayırımcı olamaz) adlı kitabında Carter, bu önemli anlaşmazlığın tarihine, geçmiş barış girişimlerine değinirken, kalıcı barış için atılması gereken adımları kendi yorumu ile tarif ediyor.
Temelde tarihe şahitlik etmiş tecrübeli bir siyaset adamının, barış için gözlemleri ve tavsiyelerini içeren kitap biraz derine inildiğinde, bugüne kadar barışın sağlanamamasının tüm sorumluluğunu İsrail’e bağlıyor. Carter bu konudaki düşüncelerini şu sözler ile ifade ediyor: “İsrail’in süregelen kontrol ve koloni kurma politikaları kapsamlı bir barış anlaşmasının önündeki en temel engeldir”.
Carter İsrail’de yaşayan Arap vatandaşların eşit haklara sahip olduğunu kabul ederken, İsrail’in bugünkü politikaların bir ayırımcılık sistemi oluşturduğunu ise çarpıcı kelimeler ile vurguluyor. Carter ayrıca İsraillileri Filistin halkının temel insani haklarını görmezden gelerek, şiddet ortamına zemin hazırlamakla itham ediyor.
Carter’in kitabının başlığı için seçtiği kelimeler de oldukça önemli.  Ayırımcılık olarak tercüme ettiğim ‘Apartheid’ kelimesi Güney Afrika’da beyazlar ve beyaz olmayanlar arasındaki ilişkileri tanımlayan, beyaz olmayanlara uygulanan ekonomik ve politik ırkçı yaklaşımları düzenleyen kurallar dizisi demek.  1948 yılında, Güney Afrika’da bu kuralların kabul edilmesi ile ırkçılık yasal bir devlet politikası haline dönüşmüştü. Carter bu kelime ile İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkiyi, Güney Afrika’nın beyaz ve beyaz olmayanlar arasındaki ilişkiye benzetiyor. Alınan aksiyonları, aynı toprağı paylaştığı halde birbirinden tamamen ayrılmış halklar yaratma çabası olarak nitelendiriyor. Carter kitabında İsrail’i açıkça ırkçılıkla suçluyor.
Ortak çözüm bulmaya adanmış gibi gözüken bir kariyere rağmen, yazdığı kitabı ve önerileri okumaya bile başlamadan, sadece attığı başlık ile, 83 yaşındaki eski başkanın daha çok Filistin yanlısı, İsrail’i suçlayıcı öneriler geliştirdiğini tahmin etmek mümkün.
Kitabın yayınlanması üzerine dünya kamuoyu ve birçok kuruluş tepkilerini dile getirdi. Carter’in tarzı ‘Yeni dünya Antisemitizmine örnek’ olarak değerlendirildi. Kitabın yayınlanmasının ardından “Ynet news”taki yazısında Rabbi Levi Brackman kitabın başlığını şu kelimeler ile hicvediyor: ”Carter’ın kitabı – antisemitizm ile barış olamaz” Brackman, Carter’in yazdıklarından ziyade aktarım şekli ve üslubunu eleştiriyor ve Camp David kayıtlarından Carter’ın İsrail’e karşı her zaman sert bir tavır takındığı izlenimini aldığını belirtiyor.  İsrail’in her zaman haklı eleştirilere ihtiyaç duyduğunu belirten Brackman, Carter’in kitabını eleştiriden ziyade antisemit bir insanın kendini açığa çıkarması olarak değerlendiriyor. Yazar makalesinde kitabın okuyucu üzerinde bıraktığı yanlış intibanın kabul edilemez olduğunu belirterek kitapta gerçekdışı bulduğu iddiaları da listeliyor. İste Brackman’a göre Carter kitabında;
• İsrail’in hiçbir zaman gerçek anlamda barış istemediği izlenimini yaratıyor
• İsrail’in Filistinlilere uzun dönemde zarar vermek ve acı çektirmek istediğini söylüyor
• Kelimelerinin altında İsrail’in Hıristiyan dünyası için de tehlike yarattığını ima ediyor
• Gazze’den çekilmenin, Filistinlilere daha fazla acı verme planının bir parçası olduğu gibi hipotetik çıkarımlarda bulunuyor
• İsrail’in Yaser Arafat’ı haksız yere suçladığını ve adaletli davranmadığını iddia ediyor. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün terörist bir yapı olarak algılanmasını eleştiriyor. Örgüt tarafından gerçekleştirilen eylemleri hiçe sayıyor
• Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın Camp David’de barış yanlısı bir öneride bulunmadığını, bu nedenle Barak - Arafat görüşmesinin, İsrail’in bu tutumu nedeni ile çözümsüz kaldığını belirtiyor
• İsrail’in yaptığı anlaşmalara sadık kalmadığını ima ediyor
• İsrail’in bilerek ve isteyerek Filistin seçimlerine müdahale ettiğini iddia ediyor.
Carter’ın yarattığı en önemli ve çarpıcı etkisi ise, İsrail’in aksiyonlarını dünyadaki tüm çelişkilerin kaynağı olarak göstermesi. Rabbi Levi Brackman ve birçok kuruluş tarafından kitap “İsrail’i günah keçisi olarak gösterme – Yeni Dünya Antisemitizmi” olarak değerlendiriliyor.
Anti –Defamation (Hakaret / İtham) Ligi (ADL), Carter’in fikirlerini eleştiren kurumlar arasında. Yıllık 40 milyon Amerikan Doları bütçesi ve ABD’de 30 ofisi bulunan organizasyon, tüm dünyadaki polis güçleri ile işbirliği yaparak önyargılara karşı savaşıyor.  ADL’nin 30 yıldır başkanlığını ödüllü yöneticisi Abraham H. Foxman sürdürüyor. Bu kurama göre, dünyadaki antisemitizm bir çeşit şifreli antisemitizm ile güçlendiriliyor. Yeni antisemit akımlarını bu nedenle tespit etmek çok daha zor. Geleneksel antisemitism’den farklı olarak bu ideolojinin ana hedefi İsrail Devleti’ni eleştirmek ve bu başlık altında hafifçe gizlenmiş antisemitik iddialar yaymak. ADL, Jimmy Carter’i bu şekilde davranmakla suçluyor.
Carter, kitabında belirttiği düşünceleri 15 Ağustos 2006 tarihinde Der Spiegel dergisine verdiği demeçte de yineledi. ABD eski başkanı bu demecinde, ABD’nin ahlaki değerlerinden uzaklaştığını, barışı değil savaşı desteklediğini belirtiyor. Carter ayrıca Arap dünyasının Amerika’ya tepkisi gibi konuları da İsrail’e bağlıyor ve Bush hükümetini bu duruma izin vermekle suçluyor. Carter demecinde geçmişte ve bugün başarıya ulaşmayan barış girişimlerini temelde İsrailli yöneticilerine bağlıyor. İsrail eski Başbakanı Menahem Begin de Carter’in iddialarından nasibini alan politikacılar arasında.
Gelen sert tepkiler karşısında Carter üslubunu ve demeçlerini bir nebze de olsa değiştirdi. 23 Ocak 2007 tarihinde Brandeis Üniversitesinde yaptığı konuşmada, kendisine gelen eleştirilere de değindi. Filistinlilerin terör eylemi kullanabileceklerini ima eden bölümlere yönelik eleştirilerde Carter hata etmiş olduğunu kabul etti. Yayımcısından bu bölümü gelecek baskılarda değiştirmesini istediğini de sözlerine ekledi. Her şeye rağmen Carter kitabını ve kitabının başlığını savunmaya devam ediyor.  Carter konuşmasında, ırkçı ve antisemit olarak adlandırılmaktan rahatsız olduğunu da sözlerine ekledi.  Carter’dan sonra söz alan Harvard Hukuk Fakültesi Profesörü Alan M. Dershowitz,  “Carter bugünkü konuşması gibi bir kitap yazmış olsaydı sanıyorum şu anda hiçbirimiz bu kadar tepkili olmayacaktık” diyerek düşüncesini dile getirdi.  Dershowitz, ayrıca yüzde ellisi Yahudi öğrencilerden oluşan üniversitede Carter’in dinleyici kitlesine göre kelimelerini seçtiği imasında da bulundu. Dershowitz, Arap basınında Carter’ın tam tersi bir demeç yapabileceğini de belirterek aslında eski başkana duyduğu güvensizliği de dile getirmiş oldu.
Carter’ı eleştirenlerin yanı sıra düşündüklerinin söyleme cesaretinden dolayı tebrik eden Yahudiler de mevcut. Simdi tüm dünya, farklı mecralarda Jimmy Carter’ın vereceği demeçler dikkatle takip ediyor.
Bir kitap bir başlık... Binlerce yorumu ve tepkiyi de beraberinde getirdi. Carter ve kitabının geçirdiği süreçte politik anlamlarının haricinde benim aklımda kalan ise, ne söylemek istediğiniz kadar  söylediğiniz kelimelerden ne anlaşıldığı önemli. Kelimelerin gücüne inanın ve kullanırken dikkat edin.


Jimmy Carter kimdir?
2002   Nobel Barış Ödülünü kazandı.
1976 - 1981  Amerikan Başkanı seçildi.
1971 - 1975   Georgia Valisi olarak seçildi.
1962 – 1971  İki dönem Georgia Senatörü olarak seçildi.
1953   Askeri eğitim aldı. Nükleer deniz altılarda yüksek rütbeler ile çalıştı.
            Babasının ölümü ile ordudaki görevinden ayrıldı.
1924   James Earl Carter Jr, Fıstık ticareti ile uğraşan Georgia’lı
  bir ailenin çocuğu olarak doğdu.

Başkanlık Dönemi: Amerika dış politikalarında ciddi atılımlar yaptı. Panama Kanalı anlaşmaları, Camp David görüşmeleri, İsrail ve Mısır arasındaki barış anlaşması, Sovyetler Birliği ile yapılan anlaşmalar ve Çin ile diplomatik ilişkilerin gelişmesi Jimmy Carter liderliğinde oldu.  Diplomatik alandaki girişimlerinin yanı sıra insan haklarına yönelik birçok projeye de öncülük etti. Onun döneminde Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal etti. İran'daki Şah Rıza Pehlevi yönetimi devrilerek İslam Cumhuriyeti kuruldu. Başkanlığının son yılında ABD’nin Tahran elçilik çalışanlarının 444 gün rehin alınması halk tarafından Jimmy Carter'ın başarısızlığı olarak yorumlandı. 1980 yılındaki başkanlık seçimlerini kaybederek koltuğunu rakibi olan eski aktör Ronald Reagan'a teslim etti.