Bu gençlerden biri olan Norbert Kagarlitzkij; “Her Alman genci orduda görev almak veya sosyal bir görevde bulunmakla yükümlüdür. Bizler de bence aynı şeyi yapmalıyız” demekte.
Savaştan sonra Yahudi Merkez Konseyi ile Almanya Savunma Bakanlığı arasında yapılan anlaşmaya göre, Holokost kurbanlarının ailesinden gelenler üçüncü nesle dek askerlik görevinden muaf olmaları gerekiyor.
Nazi döneminden önce Yahudilerin Almanya ordusunda yer almalarına rağmen, Holokost’tan sonra hiçbir Yahudi orduya girmeye gönüllü olmadı.
Büyükannesi ile büyükbabası Naziler tarafından öldürülen Michael Fuerst savaştan sonra orduya ilk giren Yahudi oldu. Fuerst; “1966’da Yahudiler Bundeswehr’e yeni bir ordu gözüyle bakmıyor, Yahudileri öldüren bir ordunun mirasçısı olarak görüyorlardı. Nazi rejiminin yok ettiği bir aileye mensuptum orduya girmeyebilirdim. Fakat girmeyi istedim” demekte.
Günümüzde Almanya Yahudi nüfusu, özellikle Eski Sovyetler Birliği’nden göçlerle giderek yoğunlaşıyor. Bu göçmenlerin birçoğu Almanya ordusunda görev almaktan huzur duymaktalar.
1999’da kurulan Berlin Liberal Rabinik Semineri’nin öğrencileri kısa bir dönem askeri staj yapmak zorundalar. Öğrencilerin çoğunluğu ABD ordusunu seçerken, bir kısmı da stajını Bundeswehr’de yapıyor. Almanya donanmasında bir ay staj yapan seminer öğrencilerinden Konstantin Pal; “Bundeswehr’de en önemli şey dostluk. Kimin pazar günü kiliseye, kimin cuma akşamı sinagoga gittiği kimseyi ilgilendirmiyor” demekte.
