Crocs terlikleri Türkiye pazarina girdi

Merkezi Kanada`da bulunan, üretim başlangıcında sadece yatçılara ve denizcilere hitap etmek amacıyla yapılan Crocs Terlikleri, kısa bir süre zarfında geniş kitlelere ulaştı. Yapımında kullanılan “ Croslite” maddesi ürünü hafif, rahat ve kullanışlı kılıyor. Geçtiğimiz yıl, başta İsrail olmak üzere geniş bir pazar

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
Bizlere firmanız hakkında bilgi verir misiniz?
Hazır giyim, yayıncılık ve bilişim sektöründe faaliyet gösteren şirketimiz Koton Eksport, geçen yıl aldığı bir kararla çok önemli bir dünya markası olan Crocs’un Türkiye temsilciliğini alarak ayakkabı dünyasına ilk adımını attı.
“Fenomen Ayakkabı” olarak adlandırılan CROCS’un başarı öyküsünden söz eder misiniz? Bu markayı Türkiye’ye taşıma fikri nasıl oluştu?
CROCS geçen sene dünya genelinde 24 milyon çift ayakkabı sattı. Bu yıl bu ciddi rakamı 40 milyona taşımak hedefleniyor. Geniş müşteri yelpazesinin doğabileceğini düşündüğümüz bu hedefe, Türkiye’yi de dâhil etmek istedik. Biz CROCS’u uzun bir süre ve detaylı bir şekilde inceledik. Doğru kararı vermek için markanın yapısını, yukarıda sıralanan özelliklerini ve bunların Türkiye pazarı ile potansiyel uyumunu yöntemli bir şekilde analiz ettik. Sonunda da bu özel markayı Türkiye’ye taşımayı başardık. 
Terliklerin ve ayakkabıların özelliklerinden bahseder misiniz?
CROCS’un dört sene gibi kısa bir sürede dünya markası olmasının arkasında markanın üç temel yeteneği yatıyor: Fonksiyonellik, yaratıcılık ve inovasyon.
Bugün CROCS’un kapalı, yarı açık ya da açık tüm modellerinde, patenti markaya ait “Croslite” isminde özel bir malzeme kullanılıyor. Daha önce hiçbir terlikte kullanılmamış olan bu malzeme terlik ve ayakkabıları daha konforlu hale getiriyor. Aynı zamanda yüzde yüz hijyenik ve ergonomik. Kısacası çok rahat.
CROCS’un bir teki 150 gram ağırlığında. Dolayısıyla yastık üstünde yürüyormuş hissi yaratıyor. Ayakkabılar ayağı kusursuz bir şekilde sarıyor. Vücut ağırlığının ayaklara uyguladığı baskıyı hafifletiyor. Ayakkabıdaki hava delikleri ayağın nefes almasını sağlıyor.
Böylelikle hiç bir modeli nem, koku ya da leke tutmuyor. Ayakkabıların tamamı anti-bakteriyel özelliğe sahiptir. Dolasıyla kusursuz bir hijyen yaratıyor.
Her yaştan ve her zevkten insanın beğenebileceği modeller üretiyor. Gerçekten her modelin tasarımı kendine özgü ve modaya yön verir nitelikte.
Ayrıca, “Jibbitz” adı verilen ve ayakkabıların üzerine kolayca takılabilen sempatik aksesuarlarla ayakkabıyı kişiselleştirme şansı sunuyor. Bugün pek çok modele uygulanabilecek neşeli ve esprili yüzlerce Jibbitz mevcut.
Sektörde, Crocs’u  diğer firmalardan farklı kılan nedir?
Modellerin tasarımları ve renkleri son derece yaratıcı ve farklı yapıldı. Marka yaratıcılığını kurumsal söylemine ve iletişim çalışmalarına da katmayı başarıyor.
CROCS kendini sürekli yenilemeyi başarıyor. İnovasyon becerilerini sürekli geliştiriyor. Sektörde dikkat çekiyor; ilgi uyandırıyor.

Distribütörlüğünüz yalnız Türkiye ile mi  sınırlı?
Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti de yetki alanımız içindedir.
CROCS başlangıçta bir yat ayakkabısı olarak doğdu. Ancak bugün geldiği noktada herkes tarafından kullanılıyor…
Kesinlikle öyle… Bir süre önce üç cesur girişimci, hobileri olan yelken sporunda kullanmak üzere bir ayakkabı üretmeye karar verdiler. Bu ayakkabı kaymaz, su geçirmez ve anti-bakteriyel bir yapıda olmalı; kolay giyilmeli ve çıkarılmalı aynı zamanda çok rahat olmalıydı. Bu arayışlar CROCS’u yarattı.
Ancak ürünün üstün özellikleri faaliyet alanının genişlemesine neden oldu. CROCS bugün neredeyse herkes tarafından kullanılıyor. Doktorların, yürüyüş meraklılarının, yatçıların, ev hanımlarının, çocukların, sporcuların, bahçe tutkunlarının, tüm gün ayakta çalışmak zorunda olanların ve profesyonel aşçıların gözdesi durumunda…
Türkiye pazarında hangi noktaya ulaşmayı planlıyorsunuz?
CROCS’u sırt ve bacak ağrıları çeken 70 yaşında bir babaanne de, okulunda bahçede oynamayı seven 7 yaşında bir çocuk da aynı zevkle giyebiliyor.
Markanın bu müthiş özelliği aslında bizim hedeflerimiz hakkında ipucu veriyor. Gerçek anlamda bir geniş kitle ürünü olacağına inanıyoruz. Biz CROCS’ları bu ülkedeki binlerce eve  sokmayı planlıyoruz. Türkiye dünyanın en genç ve dinamik pazarlarından biri… Bu ürün de dünyanın en başarılı ayakkabılarından biri…
Bu iki değerin birleşmesi, kesinlikle mükemmel bir uyum yaratacaktır.
Sloganlarınızda ‘en güzel çirkin’ deyimine yer verdiniz. Neden bu tarz bir lansman tercih ettiniz?
“En Güzel Çirkin!” CROCS Türkiye’nin lansman projesinin ana mesajı konumunda. Betimleme kişileri durduruyor; herkesin ilgisini çekiyor. Aslında bu üç sözcükte, zeki ve derin bir anlatım gizli. Dünya moda otoriteleri tarafından “Çirkin Şey” olarak adlandırılıyor. Ancak bu aslında markanın gerçek bir ikona dönüşme sürecini destekliyor. Özgün dizaynı kimine göre çirkin, kimine göre güzel... Ancak ayakkabıyı bir kez giyen birinin bir daha çıkarmadığı hatta “Ben bunu asla giymem!” diyenlerin bile fanatik kullanıcılara dönüştüğü gözleniyor.
İşte bu nedenle biz de ona “En Güzel Çirkin!” diyoruz...