Diaspora Yahudileri

Sara YANAROCAK“Aşkenaz” sözcüğü İbranice lisanında Almanya anlamına gelmektedir. Ren Nehri`nin Almanya Bölümü`ndeki topraklarda, kuzey Fransa`da ve daha sonra göçler sonucu Batı Avrupa`ya yerleşen Yahudilere de “Aşkenazim” adı verilir. Aşkenaz Yahudi`lerinin tarihi sürülen Yahudilerin Roma lejyonları ile birlikte götürüld

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Haçların Gölgesinde Aşkenaz
M.S. 800 yılında büyük imparator Şarlman, 200 yıl iktidarını sürdürecek olan büyük Şarlman Hanedanını kurdu. Buna Şarlman İmparatorluğu adı verildi. Bu imparatorluğun sınırları bütün Kuzey ve orta Avrupa topraklarını kapsıyordu. Yahudiler tüm cesaretlerini toplayarak bu topraklara girip yerleşmeye ve ticaret yapmaya karar verdiller. Bu dönemde Yahudiler, Avrupa ile Akdeniz ülkeleri ve doğu ülkeleri arasında uluslararası ticaret konusunda söz sahibi olmaya başladılar. Hıristiyan ve Müslüman toplumlar arasında yaşayan Yahudi tüccarlar, iki dinin tüccarları arasında köprü görevi görmeye başladılar.
1000 yılında, Ren Nehri boyunca giden topraklarda birçok Yahudi cemaati kuruldu. Köln, Mainz, Worms, Speyer, Tuna Nehri kıyısında Augsburg ve Regensburg, doğuda Prag, Sen Nehri kıyısında Paris ve Troyes. Avignon’da, Arles Narbonne ve Provence’ın Ron Nehrindeki yüksek bölgelerinde önemli Yahudi cemaatleri kurulmuştu. 1066 yılından sonra Fransız Yahudileri “Fatih William” ile birlikte İngiltere topraklarına yerleşmeye başladılar.
11. yüzyılın sonlarına kadar, Aşkenaz’daki Yahudilerin hayatları, birkaç küçük olay dışında oldukça normal şartlarda seyrediyordu.
Tabii ki kilise yöneticileri ve din adamları Yahudi karşıtı söylemlerini sürdürüyorlardı. Bizans imparatorluğu’nda ve Kilise konsillerinde din adamlarının baskıları alabildiğine sürüyordu. Fakat ülkeleri yöneten kişiler bu kışkırtmalara önem vermeyip, herşeyin normal olmasına gayret ediyorlardı. Bu hareketleri görmezden geliyorlardı.
Yine de Yahudilerin yerel Hıristiyan halk ile birliktelikleri ve ilişkilerine o kadar iyi gözle bakılmıyordu. Bu ilişkilere her zaman şüpheye yaklaşılıyor, hatta zaman zaman komplo teorileri bile üretilebiliyordu.
Örneğin Lion Şehri’nin başpiskoposu olan Agobard zamanında (814ᆼ) Yahudilere “karanlığın çocukları” adı altında antisemit hareketler başlatılmıştı. Agobard kaleme aldığı bir bildiride “bazı cahil Hıristiyanları, Yahudi din adamlarının, Hıristiyan din adamlarından daha bilgili ve önemli olduklarına inanıyorlar...
Bazı Hıristiyanlar Şabat gününe riayet edip, kendi kutsal dinlenme günü olan Pazar gününün ihlal ediyorlar...
Bir yanlışlıklar denizinde yüzen bu insanlar sadece Yahudiler’in Tanrısı’na inanıyorlar, bizim saf ve tertemiz dinimize önem vermiyorlar. Onların bizlerden daha imanlı ve sağlam olduklarına inanıyorlar...” diyen sözler sarfediyordu.
Agobard ve onun fikrine tamamen katılan halefi piskopos Amulo, impatorları etkileyerek Yahudilere baskı yapmaları için çalışmalara başladılar. Hatta kilisenin koruması  altında bir ruhani okul açtırdılar. Bu fanatik okul papa 1. Gregory’nin döneminde 7. yüzyılda öğretime açıldı. Bu okul kilise pederlerini (rahipleri) yetiştiren St. Augustine adlı okuldu. Bu okuldan yetişen insanların saçtıkları şeytani fikirlerin tohumları, ortaçağda meyvelerini vermeye başladı.
Yine bu dönem sırasında, Yahudi dünyasında da çok önemli din adamları yetişmeye başladı. Bazı şehirlerde önemli Yeşivalar kuruldu. Bunların içinde en önemli olan din bilginleri Mainz’lı Rabbi Gershon ve Troyes’li Rabbi Shlomo Ben-Isaac (Rashi) idi. Bu kişiler gerek yaşadıkları bölgeleri, gerekse neredeyse tüm Avrupa ülklerini etkilemişlerdi. Aşkenaz dünyası, Yahudi öğretisinin yeni ve kuvvetli merkezi haline gelmişti.
Genel anlamda bir hoşgörü havası içinde geçen bir dönemden sonra Avrupa Yahudileri için 11. yüzyılda kötü günler başladı.
O dönemden itibaren cehennemi zamanlar yaşanmaya başladı. İlk kıvılcım 1. Haçlı Seferi sırasında çıktı. (1095Nj) kutsal topraklara gidip dönen Hıristiyanlar daha önce Bizanslıların elinde olan bu toprakların 4 asır önce Arapların eline geçmesiyle o denli hırslıydılar ki, etraflarında duygusal sömürüler oluşturmaya ve tahrik hareketlerine başladılar.
26 Kasım 1095 tarihinde Fransa’nın Clermont şehrinde toplanan kilise konsilinde Papa 2. Urban Hıristiyan dünyasına seslenerek Kutsal topraklara sahip çıkma çağrısında bulundu. Prensler ve şövalyeler bu çağrıya “Haçlılar” adı verilen törende birer haç alarak olumlu yanıt verdiler.
Bu haçlı hareketi kısa zamanda tüm Avrupa’ya yayıldı. Bu hareketler içinde çeşitli motifler barındırıyordu. Bunlar dinsel coşku, kutsal topraklar için sahiplenme arzusu, açgözlülük ve oradakileri defetme, ticaret yollarını ele geçirme ve macera tutkunlarının heyecanıydı. Ren bölgesindeki Yahudi cemaatleri için haçlılar kanlı bir felaketin habercisiydi.
Disiplin altına alınmamış, kontrolsüz ve tahrik edilmiş cahil bir halk güruhu, savunmasız Yahudi cemaatlerine saldırmaya başladılar. Bunlar cinayet ve saldırılar şeklinde ortaya çıktı. Bu adamlar esas haçlıların avanesinden küçük saldırgan grupları oluşturuyorlardı. Yahudileri bir tür ısınma hareketi gibi taciz edip, zarar veriyorlar, böylece kendilerini büyük saldırıya hazırlıyorlardı. Birçok Yahudi cemaati daha ilk haçlı savaşı başlamadan Avrupa’yı terketmeye başladı. Olay Temmuz 1099’da kutsal topraklarda patlak verdi. Godfrey de Bouillon komutasındaki haçlı ordusu Kudüs’ü işgal etti, şehirde yaşayan tüm Müslüman ve Yahudileri kılıçtan geçirdi.
devam edecek....