Diaspora Yahudileri

Sara YANAROCAKBu hafta İspanya`da doğmuş olan ve ünlü seyahatnamesi, şöhreti ile dünyaya yayılan seyyah Tudelalı Benjamin`den söz etmek istiyoruz.Benjamin Ben-Yuda Akdeniz-Yakın Doğu bölgelerinin Yahudi hayatını, oraları gezerek kaleme alan en önemli seyyahların başında gelir

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Haçların Gölgesinde Tudelalı Benjamin
Benjamin Ben-Yuda, 12. yüzyılda Kuzey İspanya’nın Tudela kasabasında doğmuştu. Kendisi Akdeniz-Yakın Doğu bölgelerinin Yahudi hayatını, oraları gezerek kaleme alan en önemli seyyahların başında gelir. Tudela’nın seyahatleri tam 8 yıl boyunca sürmüş ve aşağı yukarı 1173 yılında sona ermiştir. Sefer ha Massa’ot (Seyahat kitabı) adlı kitabında bu gezilerinin tümünü en ince detaylarına kadar kaleme aldı. Bu kitap ilk kez 1543’te İstanbul’da, diğer bir tanesi ise elyazması şeklinde İtalya’nın Ferrera şehrinde ortaya çıktı.
Benjamin’in geçmişi hakkında genel anlamda pek birşey bilinmemektedir. Ne işle meşgul olduğu bilinmediği gibi, bu gezilere neden olan konuların da ne olduğu netlik kazanmadı. Kitabında anlattığı bir olaydan ötürü ticaretle uğraştığı tahmin edilmektedir. Örneğin değerli taş tüccarı olması olasılığı yüksektir. Fakat ticari amaçlı geziler yapmış olsa bile, gittiği her ülkede, Yahudi cemaatlerini ziyaret etmeyi ve tanıtmayı ihmal etmedi.
O cemaatlerdeki herşeyi, her detayı, Yahudi yaşantısını, kişilerini, dini yerleri, din adamlarını, cemaat liderlerini en ince noktalarına kadar tasvir etti. Geniş bir biçimde anlattı.
İspanya’dan yolculuğa başlayan Benjamin önce Güney Fransa’nın Provence Bölgesi’ne gitti. Orada çok yükse düzeyde yaşayan dini hayatı incelemeden önce Narbonne, Montpellier, Arles, Avignon ve diğer yerlerin Yahudi cemaatlerini gezdi, tanıdı ve kaleme aldı. Cenova’dan bindiği gemiyle aşağı İtalya’ya gitti. Pisa’dan Roma’ya her tarafı gezdi. Bu gezilerini naklederken, bu kentlerdeki değerleri antik bölgelerini ve eserlerini bir turist rehberi gibi en ince noktasına kadar yazdı ve anlattı.
Güney İtalya’dan deniz yolculuğu yaparak Korfu Adasına, Yunanistan’a ve İstanbul’a gitti. Oralarda uzunca bir zaman kaldı. Oralar da kaldığı sürece, bu yerlerde yaşayanları, hayatlarını, çevreyi ve tarihini uzun uzun, en ince noktasına kadar inceledi ve yazılarını yazdı. Daha sonra bir tekne ile Ege denizinden Rodos Adası’na ve Kıbrıs Adası’na vardı. Bu adalardaki keşiflerinin ardından Suriye’ye ait Antakya’ya, oradan Halep’e, Şam’a ve Bağdat’a geçti. Orada Halife’nin sarayını tasvir ederken, öykünün içinde yalancı mesih David alroy hakkında çok özel bir gerçek hikayeyi de nakletti. Haçlı idaresi altındaki kutsal topraklara (Erez İsrael) gittiği zaman, orada en önemli kutsal yerleri ziyaret etti. Seyahatinin dönüşünde İspanya’ya Mısır, Sicilya ve Fransa yolunu izleyerek döndü.
Kitabında sözünü ettiği, İran, Hindistan, Seylan ve Çin’den ise başka seyyahlardan duydukları ve öğrendiklerinden bilgilerini aktararak kaleme aldı ve bu yazdıklarını çok güzel resimlerle süsledi.
Benjamin yazdığı ve anlattığı herşeyi en ince noktasına kadar açıklıkla tarif etti. Özellikle Yahudi meslekleri ve elsanatları hakkında çok incelikle ve uzun uzun tarifleri kaleme aldı. Örneğin Güney İtalya’da Brindisi’deki kumaş tüccarlarını, Yunanistan’daki ipek tüccarlarını İstanbul’daki deri tabakçılarını, Halep’teki ve Sur şehrindeki cam ustalarını ilmek ilmek işlenen bir sanat eseri inceliği ile nakletti.
Arap Yarımadası’nın tam merkezinde ve Yemen’de yaşayan Yahudi kabilelerinin korku dolu yaşamlarından söz ederken ihtiyatlı bir dil kullanmaya azami dikkat gösterdi. Çünkü yazdıklarıyla Arap Yarımadası’nda bir tedirginlik yaratmak istemiyordu.
Benjamin’in yazdığı kitap tüm Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinde; Avrupa’da konuşulan tüm dillere tercüme edildi. O dönemde yaşayan tüm öğrencilere, Yahudi ve ortaçağ tarihi konusunda değerli bir kaynak oluşturdu.

devam edecek....