2006 Lübnan - İsrail Savaşı sona ermesine rağmen halen devam eden tartışmalarıda beraberinde başlattı. İsrail`in politik arenası suçlamalara, istifalara sahne olurke; ortadoğu diğer yandan otorite boşlukları, İran`ın dünyaya meydan okuması, Lübnan`ın iç savaşın eşiğine gelmesi, Filistinliler için de i
1978den günümüze İsrail Lübnan çatışması
Ortadoğudaki birçok anlaşmazlıkta olduğu gibi İsrail Lübnan çatışmasının da uzun bir geçmişi var. Bu anlaşmazlığın merkezinde ise Arap-İsrail anlaşmazlığı yatıyor. 1948 yılında Lübnanın da içinde bulunduğu beş Arap ülkesi İsrailin doğuşuna karşı açtıkları savaşı kaybedince, bölgede yaşayan Araplar mülteci konumundaki Lübnan ve Ürdüne sığınmak zorunda kaldılar. Yeni yerleşim bölgelerinde oluşturdukları gerilla güçleri ile Filistinin İsraile karşı başlattığı terör bazlı savaşta böylece başlamış oldu. 1970 yılında Ürdün güçlenmiş Filistinli grupları ülkesinden dışarı çıkarma kararı aldı. İşte o günden itibaren Filistinin terör kanadı Güney Lübnana kayarak dünyanın son 25 yıllık gündemine oturdu.
Filistin hareketinin Lübnana kaymasının iki büyük etkisi oldu. Öncelikle İsraile yapılan saldırılara gelen şiddetli cevaplar Lübnanı oldukça yıprattı. İkinci olarak ülkenin hassas bir noktası olan Hiristiyan - Müslüman toplum Filistinli grupların eklenmesi ile dengesini kaybetti. Güç kazanan müslüman grubun daha fazla hak iddia etmesi üzerine Lübnan kendini kanlı bir iç savaşın içinde buldu. Doğunun Parisi Beyrut yıllarca bombalanmalara sahne oldu.
1978 yılında, Lübnan iç savaşı sırasında, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Kuzey İsraile saldırılarına devam etti. Bu noktada İsrail, tarihinde ilk defa, çoğunluğu FKÖ tarafından yönetilen Güney Lübnanı işgal etme kararı aldı.
İsrail ile Lübnanı karşı karşıya getiren tarihler
1978 - Güney Lübnan işgali: 25 bin İsrail askeri, FKÖnün terörist saldırılarını engellemek ve bölgeyi -gerillalardan temizlemek amacı ile Güney Lübnana girdi.
1981 İsrailin karşılığı: FKÖnün roket saldırılarına karşılık olarak İsrail Kuvvetleri Güney Lübnandaki FKÖ hedeflerine karşı ağır bombalı saldırı başlattı.
1982 - Galilde Barış operasyonu: İsrail iç güvenliğini tehdit eden saldırılara karşılık olarak Beyrut yakınlarına kadar ilerledi. FKÖnün Lübnanı terk etmesi sağlanırken Lübnanlı şiilerin oluşturduğu yeni bir milis grup olan Hizbullah İsraile karşı saldırılar düzenlemeye başladı.
1993 - Güvenlik operasyonu: Hizbullahın devam eden roket saldırıları ve İsrail Ordusuna yönelik kaçırma, öldürme girisimlerinin ardından İsrail, Güney Lübnanı Hizbullahın barınamayacağı bir yere dönüştürmeye karar verdi. Tarihe bu operasyon Yedi Gün Savaşı olarak geçti.
1996 - Gazap Üzümleri Operasyonu: İran ve Suriye tarafından desteklenen Hizbullahın Güney Lübnanda gizlenmesini engellemek amacı ile İsrail ağır hava saldırıları gerçekleştirdi. On altı gün süren savaşta birçok Hizbullah sığınağı bombalanırken, Kuzey İsraile 650den fazla roket atıldı. Hiristiyan ve Şii Müslüman gruplardan oluşan Lübnan ordusu, kara çatışmalarında İsraile destek verdi.
2006 II. Lübnan Savaşı: Hizbullahın İsrail askerlerini öldürme ve kaçırma operasyonlarına karşılık İsrail, Güney Lübnana harekat başlattı.
II. Lübnan savaşının İsraile politik yansımaları
2006 savaşının ardından Hizbullah zaferini ilan etti. Lübnan içerisinde ve hatta hükümetin içindeki konumunu sağlamlaştırdı. Hizbullahın zafer çığlıklarının ardında savaş alanındaki sonuçlardan çok, İsrailin politik arenasındaki olaylar, yönetime karşı yöneltilen eleştiriler vardı. İsrailin iç hesaplaşmasını Hizbullah zafer olarak değerlendirdi. Savaşın sona ermesi ile başlayan süreç Genelkurmay Başkanı Dan Halutzun istifası ile yeni bir boyut kazandı. Altı ay boyunca savaş süresince birçok hata yaptığı, yedek askerleri etkin kullanmadığı, hazırlıklarda geri kaldığı eleştirilerine maruz kalan Genelkurmay Başkanı Dan Halutz istifa etti. İsrail halkı Başbakan Ehud Olmert ve Savunma Bakanı Amir Peretzin de istifasını talep ediyor. Olmert hakkında açılan yolsuzluk davaları ile de manşetlere düşünce, halkın yönetime verdiği destek %14lere kadar geriledi. Doğru stratejiler uygulayamayan yönetimlerin başka savaşlar, yeni güvenlik sorunlarına yol açacağı ise yaygın bir kanı. Olmert ve ekibi de halk tarafından arzu edilen adımları atabilecek yetkinlikte görülmüyorlar artık. Halk, Olmertin savaş sırasında aldığı kararların sorgulanması ve hatta yargılanması gerektiği fikrini yüksek oranda destekliyor.
Savaş, Kadima Partisini barış ile ilgili görüşlerde de böldü. Parti içindeki birçok lider Başbakan Ehud Olmertin fikirleri ile ters düşme pahasına Suriye ile görüşmelerin başlatılması, FKÖ ile masaya oturmanın yeniden gündeme gelmesi konusunda çağrıda bulunuyorlar.
Tek taraflı çekilme yeterli mi?
İsrail Lübnan Savaşının tek amacı Hizbullahın daha da ilerlemesini durdurmak mıydı? Ortadoğu analistlerine gore en önemli amaçlardan biri Lübnan ordusunun otoriteyi sağlamada etkin rol almasını sağlamaktı. Savaş sonrasındaki görev dağılımı, BM ve Lübnan güçlerinin Güney Lübnanda görev yapmaya başlaması, sonucun istenilen şekilde geliştiğini ortaya koyuyor.
Savaşın ardından sorulan en önemli sorulardan biri ise Bir gün Batı Şeria ve Gazze de yeni bir Güney Lübnan olabilir mi? şeklindeydi. Otorite boşluğunun nelere mal olabildiği Güney Lübnanda gözler önüne serildi. 2000 yılında İsrailin Güney Lübnandan tek taraflı çekilmesinin Hizbullahın emelleri üzerinde hiçbir değişiklik yapmadığı da apaçık ortada. İsrail, Batı Şeriadan tamamen çekilse, güvenlik duvarını inşa etse bile, bölgeyi yönetecek sağlam bir otorite olmadan hiç bir öneri tam çözüm getiremeyecek gibi gözüküyor. Milis grupların ve roketatarların İsrailin ardından hızla Batı Şeria ve Gazzeye yerleşmesi kaçınılmaz olarak değerlendiriliyor. Bazı akademisyenler, İsrailin tek taraflı hamlelerinin uzun vadede sorunu çözmek yerine teröristlerin İsraili yok etme emellerine hizmet edeceği görüşünü de taşıyor.
Savaşta kazanan yoktur, kazansan da kaybedersin şeklinde bir ibare kullanıyor okuduğum bir makale. Sıcak savaş günlerini geride bıraktıktan sonra zorluklar ortaya çıkıyor. 2007 yılında İsrail, İrandan gelen tehditler, Hizbullahın zafer çığlıkları arasında politik anlamda önemli değişimler yaşayacak. Alınacak kararların barış ve huzur dolu günleri getirmesi ise hepimizin dileği.
Kaynakça:
www.globalresearch.ca
www.english.safe-democracy.org
www.historyguy.com
www.haaretz.com
www.jpost.com