Finansal piyasalar yeni yila hareketli başladi

LaSalle Akademi, Nişantaşı`nda moda tasarımcısı yetiştiren bir okul. Ancak diğer moda okullarından farklı olarak, uluslararası platformda tanınıyor olması, öğrencilerine ayrı bir kalite katıyor. LaSalle Akademi`nin yöneticilerinden Sandra Beraha ile okulun yetiştirdiği tasarımcıların geleceğini, Moda dünyasını ve projelerini konuşt

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba

Suzi APALAÇİ DAYAN
YKB, Kıdemli Ekonomist

2006 yılını oldukça olumlu bir havada kapatan finansal piyasalar 2007 yılına hareketli başladı. Yılın ilk işlem günü olan 4 Ocak’ta piyasalar yine oldukça sakindi ve hem kurlar, hem de faizler düşük seviyelerini korudu. Ancak, ABD’de açıklanan istihdam verilerinin ardından 5 Ocak’tan itibaren kur ve faizler yükselmeye başladı. Söz konusu istihdam verilerinin beklenenden yüksek olması, ABD’de ekonomik faaliyetin hızını koruduğu ve buna bağlı olarak FED’in yakın zamanda faizleri düşürmeyeceği beklentisini doğurdu. Bu da, tüm gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye piyasalarını da etkiledi. Bu dönemde, kurlardaki yükselişin daha büyük boyutlarda olduğu, faizlerdeki yükselişin ise nispeten sınırlı kaldığı dikkat çekiyor.
Yurtdışı piyasalardaki gelişmelerin yanısıra, yurtiçinde de özelleştirmelere ilişkin gelişmeler piyasadaki dalgalanmalarda etkili oldu. Hatırlanacağı gibi, Türkiye’nin özelleştirme gündeminin en önemli maddelerinden birini elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirmesi oluşturuyor. Bu kapsamda, TEDAŞ’a bağlı 20 dağıtım bölgesinden üçünün özelleştirilmesi için son tekliflerin 19 Ocak’ta alınması planlanıyordu. Ancak, ilk önce Başbakan Erdoğan’ın bu ihalelerin ertelenebileceği açıklamasını yapmasından sonra, Özelleştirme İdaresi de söz konusu ihalelerin genel seçimlerden sonrasına ertelendiğini duyurması piyasalarda oldukça olumsuz karşılandı. Bu süreçte, 2006’nın son işlem gününde 1.412 YTL seviyesine kadar gerilemiş olan dolar kuru 10 Ocak tarihinde 1.452 seviyesine kadar yükseldi. Euro kuru ise 1.86 YTL seviyesinden 1.886’lara kadar yükseldi. İncelediğimiz bu kısa dönemde, ABD’deki faiz beklentilerine bağlı olarak, euro/dolar paritesinde de önemli bir hareket olduğunun altını çizmek istiyorum. 2006 yılını 1.317 seviyesinden kapatan euro/dolar paritesi 12 Ocak itibariyle 1.29 seviyesine kadar geriledi.
Geçtiğimiz haftanın son işlem günü olan 12 Ocak itibariyle kurlarda ve faizlerde bir miktar düşüş olduğunu görüyoruz. Bu tarihte dolar kuru 1.433 YTL, euro kuru 1.849 YTL seviyesine geriledi. Sonuç olarak, 29 Aralıkᆠ Ocak arasında YTL dolar karşısında %1.5 değer kaybederken, euro karşısında %0.6 değer kazandı. 1 dolar ve 0.77 eurodan oluşan döviz sepeti ise yılın ilk 12 günlük döneminde %0.4 artış kaydetti.
Bu dönemde faizlerin hareketini inceleyecek olursak, 2006’nın son işlem gününde %21.15 seviyesinde bulunan gösterge tahvil faizinin 4 Ocak’ta %20.99 seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Daha sonra yükselmeye başlayan gösterge tahvil faizinin hafta içinde en yüksek seviyesi olan %21.66’ya 10 Ocak tarihinde ulaştığı; daha sonra ise haftayı %21.35 seviyesinden kapattığı dikkat çekiyor. Sonuç olarak, faizlerde 2006 yılsonuna kıyasla kaydedilen yükseliş 0.2 puanla sınırlı kaldı.
Özet olarak, hem kurların, hem de faizlerin 2007 yılının ilk günlerinde oldukça dalgalı bir seyir izlediğine şahit olduk. Bu yılın genelinde bu tür dalgalanmalarla sık sık karşılaşacağımızı; hatta zaman zaman bu dalgalanmaların boyutunun daha da şiddetli olacağını düşünüyorum. Bu yılın, hem Türkiye’nin siyasi gündemi açısından hareketli bir yıl olması nedeniyle, hem de yurtdışı piyasalardaki belirsizlikler nedeniyle kritik bir yıl olduğunu düşünüyorum. İlk olarak Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin belirsizliklerin, daha sonra da genel seçimlere ilişkin beklentilerin ve gelişmelerin piyasalar üzerinde etkili olması ve dalgalanma yaratması hiç şaşırtıcı olmayacak. Öte yandan, ABD’de ekonomik aktivitede bir yavaşlama olup olmadığı ve böyle bir yavaşlama varsa boyutunun ne olduğu belirsizliğini koruyor. Aynı zamanda, enflasyondaki düşüş sinyalleri de çok kuvvetli değil. Doğal olarak, böyle bir ortamda FED’in faizleri ne zaman düşürmeye başlayacağı da tartışılmaya devam ediliyor, hatta zaman zaman FED’in faizleri yükseltebileceği endişesi bile gündeme gelebiliyor. Beklentilerdeki tüm bu hareketliliğin Türkiye’yi de etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.