Clive Lawton`la Yahudi eğitimi üzerine....

2004 yılında İngiltere`de düzenlenen Limmud`a katıldığımda, böylesine kapsamlı ve ‘öğrenme hevesinin` bu kadar yoğun yaşandığı bir organizasyon karşısında hayran kalmıştım. Clive Lawton, Limmud fikrinin yaratıcılarından biri... Bu sene İstanbul`daki Limmud`un konuğu olan Lawton`la kısa bir söyleşi y

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba
Londra’da doğan Clive Lawton,  Limmud fikrinin yaratıcılarından biri... Liverpool’da lise öğretmeni, Tzedek Vakfı ve  North Middlesex Üniversite Hastanesi Yönetim Kurulu üyesi, Yahudi Liderliği Avrupa Merkezi üyesi, ırk ve çoğulculuk konularında danışman... Geçtiğimiz yıllarda cemaatlerin geliştirilmesinden eğitime; ahlaki sorumluluktan eşitliğe kadar bir çok konuda, Kuzey ve Güney Amerika, Güney Afrika, Avustralya, Fransa, İtalya, İsviçre, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde çeşitli konferanslar vermiş olan Clive Lawton, ayrıca bir çok kitabın da yazarı.
2003 yılında İngiltere’deki Limmud’a katıldığımda, yüzlerce kişinin öğrenme ve öğretme hevesiyle dolu olduğu bir organizasyonun düzeni, işleyişi, genel felsefesi karşısında hayran kalmıştım. Bu organizasyonun kurucularından biri olarak ulaşmak istediğiniz noktaya vardınız mı? Amacınızı gerçekleştirdiğinize inanıyor musunuz?
Limmud, tam 26 yıl önce başladı ama hala  amacıma tam anlamıyla ulaştığımı düşünmüyorum. İlk Limmud’a 70 kişi katılmıştı, hayalimizdeki hedef 3000 kişiydi. Henüz 3000 kişiye ulaşmadık. Geçen seneki katılımcı sayısı  2100 kişiydi. Gelenek, 600.000 kişiyi bir yerde toplamanın büyük bir mitsva olduğunu söyler. Demek ki biraz daha yolumuz var...
Aslında Limmud, 70 kişi olsa bile daha ilk senede amacına ulaştı. Yapmak istediğimiz o anda yaratıldı ve yıllar geçtikçe daha da gelişti. Yeni insanlar, yeni liderler  katıldı ve bu ilginç olayın bir parçası olmak istediler.. Londra’da başlayan Limmud şimdi dünyanın bir çok ülkesinde yapılıyor: Amerika, Avustralya, İsrail, Türkiye ve diğerleri....
Yahudi öğrenimi sadece belirli bir gruba ait olmamalı. Her Yahudi’nin öğrenebileceği bir ortam yaratılmazsa bu gerçekleşmez. Limmud’u oluşturmaktaki asıl amacımız herkesin birbirinden bir şeyler öğrenebileceği bir platform yaratmak , çok farklı bireyleri bir araya getirmek ve farklı bakış açılarını görmelerini sağlamaktı.

Dünyadaki bir çok cemaatle beraber çalıştınız, konferanslar verdiniz, etkinlikler düzenlediniz.  Gözlemlerinize ve tecrübelerinize göre,  dünya Yahudiliğinin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun nedir?
Maalesef çok cahil yetişkinlerimiz var ve bu Yahudi dünyası için  hiç de sağlıklı değil. Hepimiz, eğitimin sadece çocuklar için olduğu yanılgısına düştük. Ancak Yahudi bakış açısı hiçbir zaman bu şekilde olmamıştır. Klasik çağlarda eğitim yetişkinler içindi ve bu, hayatı  her yönüyle geliştirmek için yapılan bir etkinlikti. Eğitimin çocuklar için olduğunu düşünürsek , Yahudi yaşamının da, Yahudi geleneklerinin de çocuklara yönelik  olduğunu söylemiş oluruz ve böylece Yahudilik birdenbire çocuksu bir hal alır. Şu anda, dünyada insanların tanımsız kimliklerin içine asimile olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Yahudilik sadece bir kişiden ve “şu andan” bahsetmez, toplumun tamamı için bir gelecek yaratmak  ve devamlılık  üstüne kurulmuştur. Bence kimliğimizin en büyük sorunu budur. Yahudiler kendilerini iyi bir şekilde anlarlarsa bütün olumsuzluklarla  başa çıkabilir.

O zaman Limmud’un da ana hedefi budur diyebiliriz.
Kesinlikle. En güzeli de Limmud’un insanların ne kadar bilgiye susamış olduğunu ortaya çıkarması. Nerde Limmud düzenlenirse, insanlar her taraftan bu etkinliğe koşuyor. Bu eğitimi onlara sağlamalıyız.

Geçtiğimiz sene  bir proje yarışması  düzenlendi ve cemaatin geleceği için 20 yıllık bir planın hazırlanılması istendi. Projemizdeki esas odak noktamız yetişkin eğimiydi. Eğitimli çocukların yetişmesi için, öncelikle yetişkinlerin eğitilmesi gerektiğini vurgulamıştık.
Harika, çok önemli bir projeye katılmışsınız. Yahudilerin her zaman içine düştüğü bir tuzak var. Tarihten bahsetmeye bayılırız, sürekli geçmişten söz ederiz. Kendimizi Yahudi müzesi kurucularına benzetiriz ve  geçmişi koruruz. Ama aslında amaç gelecektir. Artık kendimizi sadece Yahudi müzesi kurucusu olarak görmemeli, Yahudi geleceğinin yaratıcıları olarak da bakmalıyız. İşte böyle bir yarışmanın da esas nedeni budur. Çok harika bir yarışma,  çünkü bizlerin gelecekten bahseden, bir vizyon yaratmaya çalışan, konuşan insanlara ihtiyacı var. Cevaplamamız gereken soru kişilerin gelecekte ne yapmaları gerektiği ve belki de daha da zoru, Yahudilerin dünyanın geri kalanı için ne yapmaları gerektiğidir. Bizler sadece kendi kendimizi korumakla ilgilenmiyoruz. Sadece hayatta kalmak yeterli değildir. Dünyayı zenginleştirmek için varız. Hepimiz, bunu nasıl yapabileceğimizi düşünmeliyiz, dünyanın geri kalanı bunu pek istemese bile...

Sizce Yahudilik, bir çok akımın yaşandığı, değerlerin sürekli değiştiği, modern dünyada nasıl yaşayacak? Farklı eğilimler sizce bir tehdit oluşturur mu?
Yahudilik bir yaşam şeklidir. Yahudiliğin sadece bir düşünce biçimi olduğunu düşünenler, onu tam olarak yaşayamazlar. Yahudiliğin  hayat tarzına göre; toplum hakkında, evrensel ve bireysel dengeler hakkında, sadece  yaşamak için değil,  bir insan yaratmak için verilen eğitim hakkında  söyleyeceğimiz çok şey var. Her şeyi Tanrı’ya bırakmamak, ama aynı zamanda insanların da her şeyin üstesinden gelemeyeceği hakkında düşüncelerimiz var. Dinlenmek ve çalışmak arasındaki denge hakkında da söyleyeceklerimiz var.
Doğa hakkında da öyle: Doğayı kullanmamız gerektiği ama ona zarar vermemekle de yükümlü olduğumuz konusunda. Bütün bunlar modern dünyanın aklını karıştıran konular. Kesin cevapları yok. Yahudiliğin ise, bu konular üstüne çok bilgece, önemli cevap arayışları ve düşünceler var. İngiltere’de çıkan son kitabım, “Ethics On Six Religions”;  reklam, organ bağışı, nükleer savaş gibi etik konuları ele alır ve Yahudilik, Hıristiyanlık, İslam, Hinduizm, Budizm’in bu konular hakkında ne söylediğini anlatır. Bir çok konuda, Yahudiler diğerlerinden çok daha fazla kafa yormuş. Bir çok din, sorunların ortaya çıkmasını bekler ve ondan sonra üstüne düşünmeye başlar. Yahudilikte ise, bunlar son derece güncel konular olmasına rağmen, ‘Talmud’da Rabi şöyle demiştir:’ diye açıklamalar gelir. Aslında dünyayı zenginleştiren çok rehberimiz var.
Bir topluluk arasındayken, örneğin  içişleri bakanlığı, çoğulculuk konusunda danışmanlık yaptığım İngiliz Hükümeti  ya da görev aldığım hastanedeki tıbbi görevliler arasında olduğumda, benim geleneğimde, Tora  ve Talmud’da, söylenen ve onlara aktarabileceğim  ilginç o kadar konu var ki… Dile getirecek çok önemli söylemlerimiz var.
Ve aslında bunları bilmeyen bir Yahudi  bu bilgileri dünyadan çalmış olur. Yahudilerin bunları etraflarına öğretmek gibi bir sorumlulukları var. Bence dünya artık bizim için hazır. 20 yüzyıldır bekledik ve artık söyleyeceklerimiz var...

Dünyada çok farklı görüşler var. Aslında belki de her düşüncenin kaynağı Yahudilikte var ve bir Yahudi,  onları farklı görüşlere bakmak yerine, kendi  kaynakları arasında aramalıdır.
Kesinlikle. Diğer dinlerden çok etkilenirim, ama kesinlikle bir yarışta olmak ve “Biz her şeyi biliyoruz zaten “ demek istemem. Ama tabii ki farklı dinlerin farklı sesleri, dünyaya çok önemli değerler katar. Ancak benim sorunum, Yahudilik hakkında söyleyeceklerimiz...
Bir Yahudi bulunduğu tüm ortamda, kültürel ve dini eğitimiyle ortamı zenginleştirebilmelidir.
Benim hayalim, her yerde, Yahudi biri çalışsa, o insan işten ayrılsa, “aramızdan ayrılması ne üzücü” nün yanında, “keşke aramızda bir Yahudi de olsaydı” demeleri. Çünkü onlar o farklı sesin değerini anlarlar. Tabi bu sesin de eğitimli olması gerekir.

Bu noktada, eğitimimizi nasıl kullanabileceğimiz de önem kazanıyor.
Tabii ki. Bu da bizi Limmud’un ana prensibine getiriyor. Dünyadaki her bir Yahudi, hem öğrenci hem de öğretmen  olabilir. Öğrenmelisin, ve öğrendikten sonra bunu nasıl paylaşabileceğini bulmalısın.