Tasarimlarda ‘Siyah 8 Design` imzasi

Siyah 8, Amerikan bilardo oyununda en önemli toplardan biridir. Bu fikirle, iç mimari alanında, yola çıkan Emre Hazan, geçtiğimiz aylarda kendi ofisini Siyah 8 Design adıyla kurdu. Farklı üslubu, modern ve retro karması çizgileriyle mekan, ev ve ofis tasarımlarına yeni bir soluk getirecekNur ŞAUL BARAKAS

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
Emre Hazan kimdir? Neler yapar ?
1978 yılında İzmir’de doğdum. İzmir Tevfik Fikret Lisesi’nde Lise ikinci sınıfa kadar  üniversite eğitimimi işletme veya iktisat bölümlerinde sürdürmeyi düşünürken lise son sınıfta maket ve çizim yapmaya olan merakım arttı. Ayrıca kuzenim Hakan Habif’in mimar olmasından etkilenerek iç mimarlık okumaya karar verdim. O yıllarda, Mimar Sinan Üniversitesi için başvurular sene içinde yapılıyordu. Başvuru tarihinde geç kalmıştım. Daha sonra şansımı Bilkent Üniversitesi’nin sınavına girmekle denedim. Sınavı kazandım ve 1995 yılında Ankara’ya iç mimarlık okumaya gittim.Mezun olunca ailemle birlikte karar verip mesleğim doğrultusunda ilerleyebileceğim doğru başlangıç noktasının İstanbul olacağına inandık. Askerlik görevimi tamamladıktan sonra İstanbul’a geldim.

İş hayatına nasıl başladın? Hangi alanlarda kimlerle çalıştın?
2002 yılında askerden döndükten sonra, İstanbul’un sektörün önde gelenleriyle görüşmeler yaptım ve kariyerimin ilk adımını, İç Mimar Hasan Mingü’nün ofisi Midek / Mingü A.Ş.’de çalışmaya başlayarak attım. Midek, tasarım, fiyatlandırma ve uygulama ekiplerinin ayrı çalıştığı yaklaşık 20 kişilik kalabalık bir ofisti. İlk bir ay boyunca neredeyse tek yaptığım iş plotter yazıcıların kâğıtlarını değiştirmek ve çizim katlamaktı. Çünkü okulda öğrendiğiniz bilgiler iş hayatında yetersiz kalıyordu. Daha sonra tasarım ekibine dâhil olunca okulda öğrendiklerimin faydasını görmeye ve o temel üzerine kat çıkmaya başladım. Tasarım ekibinde çalıştığım iki yıl süresince çeşitli ev projeleri, İkitelli’de Hey Tekstil fabrikası, Power FM radyo ve televizyon istasyonu, Gayrettepe Divan City Hotel, Metrocity Cityzen gibi çok çeşitli projelerin tasarım gruplarında yer aldım. İkinci senemin sonunda Barbara Pensoy ile tanıştım. O günlerde kendisinin ofise getirdiği Süzer Plaza Mio Restoran projesi çalışılacaktı ve diğer ekiplerin kendi başka projeleri olduğu için projeyi çalışmak üzere görevlendirildim. İki yıl kazanılan deneyimlerden sonra, tasarım grupları haricinde, tek başıma, bir projeden sorumlu olacaktım ve çok heyecanlıydım. Proje görüşmeleri sürdüğü günlerde, bir gün Barbara Pensoy, Hasan Mingü ile ortaklığını bitireceğini söyledi ve kendisiyle çalışmamı teklif etti. Benim de artık tasarım dışında uygulama (şantiye), fiyatlandırma  ve detay çözme de öğrenmem gerektiğine inandığım bir dönemde alabileceğim en iyi teklifti ve kabul ettim. Böylece Barbara Pensoy’un firması Atelye 5 ‘de çalışmaya başladım. Diğer ofisteki işimden farklı olarak, burada çok daha az sayıda insanın çalışmasının da avantajıyla tasarım dışında proje uygulama (şantiye), fiyatlandırma, malzeme araştırması, detay çözme gibi konularda da bilgi ve tecrübe sahibi oldum. Yani bir anlamda Midek’de farklı ekiplerin yaptığı işi ben tek başıma yapmaya başlamıştım ve sorumluluklarım çoğalmıştı. Atelye 5’de çalıştığım sıralarda  Mio Restoran Süzer Plaza, Reina club kışlık yazlık projeleri, Jass Lounge Club (eski Mix Bar Ortaköy), Blackk Club (eski Zihni Bar Ortaköy), Enka Spor tesisleri restoran projesi, Sibel Pensoy ve Sebla Boyner evleri ve son olarak N.A.R Group bünyesinde yayın yapan 4 adet radyo istasyonunun yayın stüdyo ve yönetim ofisleri projelerinin tasarımında ve uygulamasında bizzat yer aldım.

Cemaat içinde projelerin var mı?
Atelye 5’de çalışırken aynı zamanda bağımsız olarak Sara İllel ve Yusuf Alkalay’ın sahipleri olduğu Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki “Lovesyou” mağazasının tasarımını ve Bebek’te Jeffy Arditi’nin sahibi olduğu Cafe Meya’nın yeni düzenlemesini yaptım.

Kendi ofisini ne zaman, nerede ve nasıl kurdun? Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
İkinci senemin sonunda artık kendi başıma bir şeyler yapmanın zamanının geldiğini düşündüm ve ofisimi açmaya karar verdim. Atelye 5’den ayrıldıktan sonra yaklaşık iki hafta süreyle evimden işlerimi yürüttüm ve bir yandan kendi ofis konseptimi oturtabileceğim bir yer aramaya koyuldum. Çok geçmeden şu anda faaliyet gösterdiğim Etiler’deki daireyi buldum. Daha önce ev olarak kullanıldığından dolayı içerisinde kendi tasarladığım düzeni oturtabilmek için, yaklaşık 3 hafta süren bir tadilat yaptım ve 9 Aralık 2006 Cumartesi günü, mezun olduğum günden beri hayalini kurduğum kendi ofisimi açtım ve bu yolda ailemden çok büyük destek gördüm. Ofisimi “siyah 8 design” adıyla faaliyete geçirdim.

Siyah 8 Design ne ifade ediyor?
Siyah 8, Amerikan bilardo oyununda en son deliğe girmesi gereken toptur. Yani bir nevi oyundaki en önemli top. İsmi seçmemdeki en büyük etken aslında kendi içinde bir konsept barındırması, kulağa hoş gelmesi ve isimle beraber içerisinde akılda kalıcı bir logosu olması. Alışılmışın dışında olduğunu düşünüyorum. Kendi ofisimi açma kararı alırken en büyük hayalim insanların beğeniyle bakacağını düşündüğüm tasarımlarda ve mekânlarda artık kendi imzamın olmasını istememdi. Sonuçta iç mimar olarak yaşayabileceğiniz en büyük keyif dört duvar olarak ele aldığınız bir mekânı, kendi çizginizle ve tasarımınızla amacına ve kullanıma uygun hale getirip onu canlı canlı karşınızda görmek bence. Bizimkisi hakikaten manevi tatminin de ön planda olduğu bir meslek.

Çalışma alanların nedir?
İç mimarlık deyince genelde insanların aklına ev dekorasyonu yapanlar geliyor ama o kadar basit değil bence. Öncelikle ben bir tasarımcıyım ve mekân tasarlarım. Bu bir ev, otel, fabrika, ofis, restoran, bar, gece kulübü yani kısaca mekân olarak adlandırabileceğiniz bir amaca hizmet eden her türlü yaşam alanı olabilir.
O mekânı tasarlarken aslında orada yaşanacak bir hayat tasarlıyorsunuz. Müşterinizin istekleri, isteklerin mekâna uyumu, bu uyumun fonksiyonlara göre mekâna doğru dağılımı ve tabii ki tüm bunları bir araya getirecek en önemli eleman da sizin tasarımınız, çizginiz, fikirleriniz. Müşterilerinize, onların bildiği konseptleri, onların gördüğünden farklı bir şekilde gösterebilmek çok önemli. Tabii ki görselliğin ve tasarımın yanında doğru ve fonksiyona uygun malzemeleri tasarımınızın bir parçası haline getirmek de çok önemli..

Projeleri nelerdir?
İşyerini açtığım günden bu yana kendi ofisimin projesi dışında Çağlayan’da Cenan Ahşap Showroom’u ve Profilo Alışveriş Merkezinde Charlie’s Hot Dog restoranın projelerini yaptım. Amacım 4 sene önce mesleğime ilk başladığım günkü heyecanımı hiç kaybetmeden insanlara daha estetik, daha kaliteli, isteklerine göre özel olarak düşünülmüş ve tasarlanmış, hayat tarzlarına ve kullanım amaçlarına uygun yani kısacası “iç mimar eli” değmiş mekanlar yaratmak ve bu piyasada kaliteli tasarımlarıyla isim yapmış insanların arasında yer almak.

2007 yılında iç mekan tasarımların neler, hangi akımlar ön plana çıkacak?
Günümüz tasarımları son birkaç yıldır minimalist ve modernist çizgilerle kendini gösterirken yakın geçmişte modada da etkileri görülen 70’ler 80’ler zamanındaki retro tasarımlar ve pop art çizgilerinin hâkimiyeti söz konusu. Bunun yanı sıra çok modern bir tasarımın içine güncel malzemelerle yapılmış klasik bir tasarımın yer alması fikri de şu sıralar piyasada çokça görebileceğiniz etkilerden birisi. Aslında mekân tasarımları bence müşterinin isteğinin, moda çizgilerin ve iç mimarın etkilendiği tarzların bir karışımı oluyor genelde. Ben her zaman 80’lerin canlı renklerinden ve yuvarlatılmış köşeli tasarımlarından etkilendiğim için genelde bunu yansıtmayı tercih ederim.. Ama sanırım kendi tasarımlarımla ilgili söyleyebileceğim en net cümle çok fazla yuvarlak ve eğrisel formlarda çalışmadığımdır. Genelde net hatlara sahip formları tercih ediyorum. Köşeli veya köşeleri yuvarlatılmış kare ya da dikdörtgen gibi formlar bana daha tanımlı bir his veriyorlar açıkçası.