Doç. Dr. Hrisi Bahar: “Bilimle uğraşmak bir çeşit yaşama bi&

Doç. Dr. Hrisi (Levi) Bahar, uzmanlık eğitimini tamamladığı, 1992 yılından beri İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı`nda akademik çalışmalarını sürdürmekte... Geçtiğimiz ekim ayında doçentlik ünvanını alan Hrisi Bahar ile, hayatı, çalışmaları ve gelecek &#

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bize kendinizden söz edebilir misiniz?
İstanbul’da hekim bir anne ve hekim bir babanın kızı olarak dünyaya geldim. Çocukluğum oldukça renkli ve güzel geçti. İlkokul yıllarımda anneannemin evinin bahçesindeki salyangozları toplar, onları inceler kesip kendimce araştırmalar yapardım. Ortaokul ve lise yıllarımda Fransız eğitiminin etkisi altındaydım. O yıllarda Marie Curie’yi 5Lj kere okuduğumu hatırlarım. 1979 yılında Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi'ni bitirdim ve ÖSS de Biyoloji bölümünü kazandım, böylece 1980 yılında bilim hayatım başlamış oldu. Biyoloji eğitimim süresince mikrobiyolojiye özel ilgim arttı ve 1985 yılında mezun olur olmaz İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalında gönüllü olarak çalışmaya başladım. 1987 yılında evlendim ve iki yıl sonra kızım Beliz Bahar dünyaya geldi. 4 yıl süren bir ihtisas döneminin ardından Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı oldum. 1998 yılında, zorlu bir doktora eğitimini tamamlıyarak PhD ünvanını aldım. Bu dönemden sonra akademik çalışmalarım oldukça hızlandı. 2000񮖢 arası yıllar evliliğimin sonlandığı, bazı sağlık problemlerinin atlatıldığı çok zor yıllar oldu. Amerika ve Avrupa’da mikrobiyoloji alanında yayınlanan birçok mecmuada basılan araştırmalarımı kapsayan bir dönemin ardından 9 Ekim 2006 tarihinde Doçent ünvanını aldım.
Ulusal ve uluslararası mecmualarda 50 ye yakın makalem yayınlandı. Hâlen “Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti”, “Bulaşıcı Hastalıklarla Savaş Derneği”, Kemoterapi Derneği, “Anaerobe Society of the Americas” aktif üyesiyim.  
 
Bir bilim kadını olmak nasıl bir duygu? Neden bu yolu seçtiniz?
Bilimle uğraşmak bir çeşit yaşama biçimi... Sizi farklı ufuklara sürüklüyor, mutluluğu yakalayabiliyorsunuz, yaşamınızın daha fazla anlam kazandığını hissediyorsunuz ve en güzeli, bu yolda ilerledikçe nacizane de olsa insanlık için bir emek harcadığınızın farkına varıyorsunuz. Bu coşkuyu yakaladıktan sonra bu yoldan dönmek mümkün olmuyor.

Geçtiğimiz Ekim ayında doçent doktor oldunuz. Bilim yolunda ilerlerken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Bu durum olaylara nasıl baktığınıza bağlı... Zorluklar yaşamın bir parçasıdır. Sabırlı, toleranslı ve dürüst olmayı başarabilirseniz zorlukları aşabilmeyi de başarabilirsiniz. Bilim yolunda yaşadığım güçlükler beni hiçbir zaman amacımdan vazgeçirmedi, tam tersine her güçlük daha çok çalışmamı perçinleyen bir hedef oldu. Mesleğime olan tutkum her zaman karşılaştığım güçlükten daha ağır bastı.Yaşamın içinde zorluklar yanı sıra kolaylıklarla da karşılaşırsınız, ben bu yolda ilerlerken Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Özdem Anğ, Kemoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Berkarda ve daha nice değerli hocalarımın bana sağladığı kolaylıklardan dolayı kendimi çok şanslı hissediyorum.

Bildiğimiz kadarıyla aynı zamanda bir annesiniz... Hem bir anne, hem de akademik bir camiada yer alıyorsunuz... Bizimle bu konuda neleri paylaşmak istersiniz?
Annelik en kutsal meslek, bu meslekte ne denli başarılı olduğum tartışılabilir. Doğrusu kızıma karşı zaman zaman haksızlık etmiş olabileceğimi düşünmüyor değilim. Onu yetiştirirken elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Çalışmalarımı, yazılarımı eve taşımamaya gayret ediyorum, ya da sabaha karşı kalkıp çalışıyorum böylece kızımla geçirebileceğim zamanı bir başka işe ayırmıyorum. Akademik görevlerimi ve kızımla yapabileceklerimi öncede planlayarak bir düzen dahilinde hareket etmeye çalışıyorum. Kızım şimdi 17 yaşında bir üniversite öğrencisi, yaşama biçimime alışmış görünüyor ve yakınmıyor.
 
Serbest zamanlarınız oluyor mu? Neler yaparsanız? Duyduğumuza göre, şairane bir yönünüz de varmış?
Doğrusunu söylemek gerekirse son yıllarda yapmayı arzuladığım ancak zaman bulamadığımdan dolayı bir türlü yapamadığım pek çok şey var. Çocukluğumdan beri el sanatlarına düşkünlüğüm vardı. Özellikle Lise yıllarımda kibrit çöplerinden büyükçe bir konak, bir değirmen yapmıştım. Tahta üzerine boyamalar, küçük seramik eşyalar yapar, üzerlerini boyar, vernikler ve sevdiklerime hediye ederdim. Kurutulmuş çiçeklerden tablolar yapardım. O yıllarda moda olan goblen tablolardan 5Lj tane işlemiştim. Bir iki kazak, atkı, şapka örmüştüm. Şimdi bunları ancak hatırlamak için bir iki dakika zaman ayırabiliyorum. Yaşam insanı öyle farklı uğraşlara sürüklüyor ki, eski meşgalelerinize uzanmaya çalışsanız da onlara dokunmanız bile mümkün olmuyor.
Şiir yazmaya gelince bana inanılmaz keyif ve huzur veren bir tutku bu... Yazma isteği geldiği anda, o duygu seli içinde mutlaka bir kaç şiir dökülüveriyor. En fazla yarım saatimi alıyor, sonra belki aylarca yazmıyorum, aklıma bile gelmiyor.

Geleceğe yönelik hedefleriniz neler? Ne gibi çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz?
 Aile yaşantımda, kızımın eğitimini tamamlaması, meslek sahibi olabilmesi ve her şeyden önemlisi iyi bir insan olabilmesi ve yetkin bir kişilik kazanabilmesi için gereken imkânları ona sağlayabilmek en önemli hedefim...
Akademik yaşantımda ise yapmayı hedeflediğim pek çok şey var. Heyecan ve istekle çalışan bir ekibin araştırmaları ve çalışmaları sonuna kadar götürebilecek gücü bulabileceğine, bilimsel araştırmalar yapmanın zevkini kuşaktan kuşağa aktarabilecek gençlerin ancak bu heyecanı tatmış kişilerden oluşabileceğine inandığımdan, çalışma ortamında, öğrencilerimin yaptıkları işi sevmeleri ve heyecan duymaları için gerekli motivasyonu sağlayabilecek imkânları yaratabilmek istiyorum.
Yapmayı düşündüğüm çalışmalar, ilgi alanım olan oksijensiz ortamda üreyen bakteriler üzerine ülkemde hiç araştırılmamış, klinik önem taşıyan araştırmalar; ancak İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu desteği ve TUBİTAK desteği ile yürütülebilecek bu tip araştırmaların sonuçlarını uluslararası kaynaklara aktarabilmeyi ve bu alanda ülkemin sesini daha çok duyurabilmeyi hedefliyorum.
Fırsat bulabilirsem bir gün şiirlerimi küçük bir kitapta toparlayabilmeyi de çok arzu ediyorum.
 
Şalom okurlarımıza iletmek istedikleriniz?...
Yaşama sevincimizi kaybetmeyelim, her zaman içimizden gelen sese kulak verelim. Aklın yolunda ilerleyen eğitimli kişilerden oluşmuş yeni nesiller için sabırla çalışmaya devam edelim!

Mikrobiyoloji Nedir?

Mikrobiyoloji sözcüğü "mikros", "bios" ve "logos" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Yunanca'da mikros küçük, bios yaşam, logos bilim anlamına gelmektedir. Mikrobiyoloji, mikroorganizma adı verilen birçoğu ancak mikroskopta görülebilen küçük canlıları inceleyen bir bilim dalıdır. Mikrobiyoloji, mikroorganizmaların özelliklerini, yüksek canlılarla ve birbirleriyle ilişkilerini araştırır. Doç. Dr. Hrisi Bahar, oksijensiz ortamda üreyen ve insanda oldukça ciddi enfeksiyonlara neden olan anaerop bakteriler üzerinde çalışmaktadır.