Grev sözcüsünden askeri otoriteye: Peretz değişimi

Virna Banastey GÜMÜŞGERDANAmir Peretz uzun yıllar işçilerin ve çalışanların sözcülüğünü yaptı. Ancak siyasette yükselip ilk kez bir kabinede görev aldığında askerlerin başı oldu. Savunma Bakanlığı görevi sonrası İsrail siyasetinin yeni yüzü Amir Peretz için parlak günler kısa sürdü. Bu görev berab

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba

Küçük yaşta ailesi ile birlikte Fas’tan İsrail’e göç eden ve yıllarca varoşlarda mütevazı bir hayat süren Amir Peretz yerel birimlerde atıldığı siyasi hayatında, farklılıkları sayesinde çok hızlı yükseldi. Elit, üst sınıf yöneticilerden sıkılmış olan İsrail halkı, çalışan sınıfı temsil eden Peretz’i hemen benimsedi. Ancak Peretz’in Savunma Bakanlığı görevine başlamasından sonra ibreler tersine dönmeye başladı.

Gelişmekte olan Kentlerde Yaşam
‘Armand’ Peretz 1952 yılında Fas’ın Boujad şehrinde dünyaya geldi. Babası Boujad’daki Yahudi Cemaati başkanı idi. 1956 yılında İsrail’e göç eden aile, “gelişmekte olan kent” olarak nitelendirilen Sderot’a yerleştiler. Peretz, liseden mezun olana kadar buradan ayrılmadı. 1950li yıllarda gelişmekte olan kentler, İsrail’in iş gücünü arttırmak amacıyla aliya yapmaya teşvik edilen Sefarad Yahudilerini yerleştirmek için kurulan yerleşim birimleriydi. O yıllarda büyümekte olan İsrail’in, fabrikalarda çalışması, orduda sınırları koruması ve çoğunluk sağlanması için Sefarad Yahudilerine ihtiyacı vardı. Yüksek hayat standardları ve güvenlik vaat edilerek İsrail’e göç etmeleri teşvik edilen çoğunluğu Kuzey Afrika ülkelerinden gelen Sefaradlar, genelde sosyal haklardan mahrum, fakirlik sınırında yaşadılar. Yaşadıkları maddi sıkıntıların yanı sıra, yönetici elit Aşkenaz kesim tarafından genelde kültürel olarak dışlandılar ve ‘Arap kültürüne daha yakın’ olarak değerlendirildiler. Gençliğini böyle bir ortamda geçiren Amir Peretz, daha sonra İsrail Savunma Gücü’ne katıldı. 1973 yılında Yom Kipur Savaşı’nda ağır yaralanan Peretz iki yılını tekerlekli iskemlede geçirdi. Rahatsızlığı sırasında tarımla ilgilenmeye başlayan Peretz, eşi Ahlama ile de yine bu dönemde tanıştı.

Politikaya ilk adımlar
Amir Peretz, çevresindekilerin kendisini ikna etmesiyle İşçi Partisi’nden Sderot Belediye Başkanlığına aday oldu. Sadece otuz yaşındayken kazandığı bu zaferle politika atılan Peretz aynı zamanda Sderot’ta uzun yıllardır süre gelen Likud hakimiyetini de yıkmış oldu. Belediye başkanlığı sırasında eğitim kurumlarını geliştirmek ve kibbutzlar arası sosyal ilişkileri geliştirmek gibi başarılı işlere imza atan Peretz, 1988 yılında da ulusal siyasete adım attı.
12. ve 13. dönem Knesset’te sandalye sahibi olan Amir Peretz, meclis içinde de birçok komisyonda yer aldı ve başkanlık yaptı. 1994 yılına gelindiğinde ise Peretz, Hayim Ramon ile güçlerini birleştirerek işçi sendikası Histadrut’un liderliğine soyundu ve ikili Yitzhak Rabin karşısında zafer kazandı. Ramon, sendika başkanlığına, Peretz de başkan yardımcılığı koltuğuna oturdu. Rabin suikastının ardından Hayim Ramon’un kabinede görev almasıyla, Peretz başkanlık görevini üstlendi. Sendika başkanlığını yürüttüğü sürede Amir Peretz, militan tavırlarıyla ‘grev tetikleyicisi’ olarak nam saldı. Onun döneminde, İsrail ekonomisi grevler ve çalışılmayan günler nedeniyle büyük maddi kayıplara uğradı. Ancak Peretz, Histadrut başkanlığının son yıllarında daha ılımlı bir çizgi izledi.
2003񮖥 yılları arasında süren Netanyahu’nun ekonomi bakanlığı döneminde, hükümetin daha güçlü bir pazar ekonomisi olabilmek için uygulamaya koyduğu birçok yapısal ve finansal reformun oluşumu için hükümetle işbirliğinde bulundu. Değişen görüşlerini ise, “en etkili grev, olmayan grevdir” şeklinde dile getirdi.
Histadrut bünyesindeyken attığı bazı politik adımların sonrasında Amir Peretz, 2005 yılının Kasım ayında İşçi Partisi başkanlığına adaylığını koydu. Yılların tecrübeli politikacısı Şimon Peres’e karşı çok az bir farkla kazanmasına rağmen, zaferi İsrail siyasetinin havasını tamamen değiştirdi. Peretz kendisinin başkanlık koltuğuna oturmasını sağlayan oyların yüzde 60’ını İsrailli Araplardan alırken, İşçi Partisini de son çırpınışlarını veren bir parti olmaktan kurtardı.
Başkanlık kampanyası süresince sosyal içerikli konulara dikkat çekerek oy toplayan Peretz, asgari ücrette yükselme ve ülkedeki fakirliği sona erdirme sözü verdi. Başbakanlık koltuğuna oturması durumunda iki yıl içinde çocuk fakirliğini sona erdireceği sözünü veren Peretz, daima pazar ekonomisinin kurallarına bağlı kalacağının da garantisi verdi.
Neredeyse ülkenin kuruluşundan beri İsrail’in siyasi sahnesinde yer alan, devletin kaynaklarını kendi çıkarlarına kullanan, adları yolsuzluklara karışan devlet adamlarından bıkmış olan halk için Peretz bir deprem niteliğindeydi. Peretz halk için, elit kesim Aşkenaz yöneticilerin karşısında çalışan sınıfından gelen bir Sefarad’dı. Bir gecede, herkes ondan  bahsetmeye başladı. Tüm gazeteler onun hakkında yazıyor, otobüslerde, dükkanlarda, iş yerlerinde ondan konuşuluyordu. Peretz’i farklı kılan sadece etnik kökleri veya işçi sınıfından geliyor olması değildi. Uzun yıllardan sonra ilk kez Amir Peretz ile birlikte sosyo-ekonomik konular gündeme geliyordu. Sınıflar arası ekonomik uçurumların azalması, asgari ücretin artması, emeklilik sisteminin yeniden düzenlenmesi gibi konuları Peretz dile getirmeye başladı.
Amir Peretz, başkanlık koltuğuna oturduğunda ilk icraatı, kampanyası sırasında söz verdiği gibi, İşçi Partisi’ni içinde bulunduğu Likud koalisyonundan çıkarmak oldu. 11 Kasım tarihinde tüm İşçi Partili bakanlar hükümetten istifa etti. Hükümetin mecliste çoğunluğu kaybetmesi nedeniyle Başbakan Ariel Şaron Mart 2006 için yeni seçim takvimini belirlemek zorunda kaldı. Aynı tarihlerde Kadima Partisi’nin kuruluşu için de start verildi.
 
Peretz Hükümette
Seçimlerden sonra yapılan hükümet kurma pazarlıklarında  Amir Peretz, Maliye Bakanlığı’na talip olmasına rağmen, Şaul Mofaz’dan boşalan Savunma Bakanlığı koltuğuna getirildi. Peretz, ayrıca Başbakan Yardımcılığı görevini de üstlendi. Ancak Peretz’in tecrübesi olmadığı ve daha önce herhangi bir fikir üretmediği bir alanda bakanlık yapması, kendisinden sosyo-ekonomik alanda görev almasını bekleyen destekleyicilerini çok şaşırttı. Eleştiri mekanizmaları, Peretz’in göreve başladığından itibaren çalışmaya başladı.
Peretz, göreve geldiği ilk günlerde İsrail Ordusu’nun Filistinlilere düzenlediği operasyonlarda sivillerin hayatını kaybetmesi nedeniyle eleştiri oklarını üzerine çekti. Hizbullah’a karşı düzenlenen Lübnan Savaşı sırasında ise eleştirilerin dozu daha da arttı. Ordunun Lübnan için yeterince hazırlıklı olmadığı savunulurken, uluslararası kuruluşlar da Lübnan’da olanları ‘savaş suçu’ olarak nitelendirdi. Kana’ya düzenlenen hava saldırısının ardından ise Milletvekili İbrahim Sarsur kendisine “çocuk katili” derken Ahmet Tibi de “Peretz artık bir barış adamı değil, bir savaş adamı” yorumunu yaptı.
Geçtiğimiz Ekim ayında Avigdor Lieberman’ın partisinin küçük ortak olarak koalisyona katılması ise Peretz’in inanılırlığını büyük oranda kaybetmesine neden oldu. Kabineye katılmadan önce Peretz, Arapların İsrail’den çıkarılmasını ve ülkenin sınırlarının yeniden çizilmesini savunan Lieberman ile asla aynı hükümette yer almayacağını belirtmişti. Ancak Lieberman, Kadima ile anlaşmaya vardığında Peretz bu durumda bir şey yapamadı.
Bakanlık koltuğundayken yaptığı icraatlarla seçmenlerinin desteğini kaybeden Peretz, daha sonraki günlerde de Başbakan Ehud Olmert ile ters düştü. Peretz'in, Filistin ÖzerkYönetimi Lideri Mahmud Abbas'ı telefonla arayarak, Gazze'den atılan Kassam füzelerini durdurması istemiyle iyice su yüzüne çıkan gerginlik, Başbakan’ın Peretz'i görevden alacağı veya başka bir göreve kaydıracağı yolundaki iddialar ile gündeme taşındı. Peretz'in yerine atanacak muhtemel isimler de telaffuz edilmeye başlandı. Kamuoyunda, Peretz’in istifa etmesi durumunda savunma bakanlığı için Ehud Barak veya Şaul Mofaz ismi telaffuz edilmeye başladı.
İşçi Partisi başkanı olduğunda farklı geçmişi ve kültürü, daha önceden kimsenin önem vermediği konulara parmak basmasıyla bir anda yıldızı parlayan Peretz’in ‘gelecek için ümit vaat eden lider’ kimliği ne yazık ki kısa sürdü. Hızlı yükselişin ardından koalisyon hükümetinde yer alan Amir Peretz, verdiği sözlerin hiçbirini yerine getiremeyerek seçmenlerini kısa sürede hayal kırıklığına uğrattı. Geçtiğimiz hafta İsrail’de yapılan kamuoyu yoklamasına göre halkın yüzde 80’i Peretz’in Savunma bakanlığı görevinden istifa etmesi gerektiğini düşünüyor. Peretz’in istifa etmemesi durumunda Olmert’in kendisini görevden alması gerektiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 72. Peretz'in savunma bakanlığı yerine, en iyi bildiği işi yani yetkileri genişletilmiş sosyal-ekonomik bir bakanlığı alması konusunda çoğunluk hemfikir. Peretz’in savunma bakanlığı görevini sürdürüp sürdürmeyeceği henüz belli değil ancak yakaladığı hızlı ivmeyi devam ettirebilmesi ve yaptığı hataları unutturabilmesi için çok uğraşması gerekiyor.