Evvel zaman içinde... > Bekçi Köpeği

13. yüzyıldan itibaren İspanya toprakları üzerinde yaşayan Yahudilerin yaşama şartları hızla bozulmaya başladı. Haçlıların uyanışı ile birlikte Pirene Dağları`nın güneyindeki Fransa ve Almanya`da da Yahudilerin hayatı son derece zorlaştı. Antisemitzm hızla yükselmeye başladıSara YANAROCAK

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Çeviri ve Uyarlama: COYA DELEVİ

Bu öykümüz, XIV. yüzyılda, Venedik’te geçiyor...Hani o, kanalları ile ünlü kent...Taa o çağlardan beri, Venedik, karnavallar kenti olarak ta ünlenmişti. İşte, o zamanlar, ne yazık ki, Venedik Yahudileri oldukça zor durumdaymış...Bu karnavallardan biri henüz sona ermişti ki, Pupella Ben Levi, eşini yitirmiş...Ve, Pupella ancak yirmi yaşındaymış...
Karnavalın başlamasından bir kaç gün önce, bazı kişiler, bir grup Yahudi’yi zorla yakalayıp, acımasız eğlenceleri için, onları aşırı beslerlermiş. Şişkin ördekler gibi semirttikleri bu zavallıları, karnaval başladığında, çırılçıplak soyup, kalabalığın ortasına salarlarmış...Gerçi, seneler sonra, Yahudiler, bu tür horlanmama hakkını satın almışlar...
Ama, öykümüzün geçtiği 1339 yılında, Pupella’nın kocası, Elhanan Ben Levi, bu aşağılayıcı duruma düşürülmüş. Bu olaya öyle üzülmüş, öyle hastalanmış ki, utancına dayanamamış ve kahrından ölmüş...Ancak, ölmeden önce, Pupella’ya, “Sohar” adını verdiği bir bekçi köpeği hediye etmiş. Herkes şaşkın, şaşkın köpeğe bakıp dururmuş...Çünkü, o güne dek, bir hayvana bu adın verildiği ne görülmüş, ne duyulmuş...Ne var ki, ölüm döşeğindeki birinin son arzusu olduğundan, bu isteğe saygı duyulmuş...
“Sohar” kocaman bir köpekmiş. Simsiyah, parlak tüyleri, Rabbi Elhanan’ın gür siyah sakalını andırıyormuş...Pupella’ya son derece bağlı olan “Sohar,” onu her türlü tehlikeden koruyor, yanına kimseyi yaklaştırmıyormuş...Özellikle, genç kadının yas dönemi sona erip de, dışarıya çıktığında, “Sohar” daha da hırçınlaşıyor, sahibine yaklaşmak isteyen erkeklere saldırıyormuş...
Aslında, hayvancığın uysal, bir yaradılışı varmış,  hele, Pupella’nın yanındayken, onun ayaklarının dibine uzanır, sevgi dolu gözlerle genç kadına bakar dururmuş...Söylentilere bakılırsa, ara, sıra, köpek ve sahibesinin beraberce ağladıkları bile olurmuş...
Pupella genç ve güzel bir kadınmış. Ve, doğal olarak, onunla evlenmek isteyenler varmış, hem de pek çok...Ama, cesaret edip te, ona yaklaşamazlarmış...Çünkü, günden, güne vahşileşen “Sohar,” buna izin vermezmiş...Hatta, bu genç adamlardan bir kaç tanesini fena halde ısırdığı dilden, dile dolaşıyormuş!...
Bu durum, dilden, dile dolaşmakla kalsa iyi de, insanlar başka şeyler düşünmeye başlamış. Ve sonunda, köpeğin içinde kötü bir ruhun barındığı sonucuna varmışlar...”Dibuk” adını verdikleri bu ruh, acaba kiminkiydi!?, diye, sorup, dururlarmış...Onlara göre, bu esrarı, olsa, olsa, kötü ruhları kovmasıyla ünlü, Rabbi Menase Ben Israel çözebilirmiş. Ve, hiç zaman yitirmeden, onu, Roma’dan getirtmişler...
Pupella’nın evinin avlusunda, on yaşlı adamın da katılımıyla, kocaman bir odun ateşi yakılmış. Oraya, ateşin yanına  getirdikleri “Sohar”a sormuşlar:” Söyle, sen hangi kötülüğün ruhusun? Söyle de seni Şeytan’dan kurtaralım!..”
“Sohar” acı, acı havlamış ve sahibesinin elinden kurtulup, kaçmış. Belli ki kim olduğunu açıklamak istememiş...Üç gün, üç gece boyunca kaçmış, dere, tepe dolaşmış. Bu zaman içinde, Pupella, köpeğini hep aramış, durmuş. Kocasının ölümünde ağlamadığı kadar gözyaşı dökmüş. “Sohar,” onun avunma kaynağı, sadık arkadaşıydı...Ve, işte, artık o da yoktu...Acaba o şimdi nerelerdeydi?...
Aslında, “Sohar” dere, tepe dolaştıktan sonra  gene Venediğe dönmüş. Ama, canı çok acıyarak...Çünkü, evden kaçarken, o kocaman ateşin üstünden atlamış, ve kötü şekilde yanmıştı. Sonunda, kentin ünlü köprülerinin birinde, bilge bir Yahudi gencine raslamış. Adam, yanıklarını, yaralarını tedavi etmiş, sevgiyle, “Sohar” la ilgilenmiş. İster inanın, ister inanmayın, bunun üzerine, “Sohar,” konuşmaya başlamış...Hem de, Pupella’nın ölmüş kocasının sesiyle:
“Ben Elhanan Ben Levi’yim” demiş, ve devam etmiş.” Pupella’ya göz kulak olabilmek için, ruhum, “Sohar”ın bedenine girdi. Ama, ben kesinlikle kötü bir ruh değilim. Eşimi o kadar çok sevdim ki, onun gelecekteki eşini kendim seçmeye karar verdim. Ve, şimdi, kesinlikle eminim, o sensin. Benimle gel, beraberce. Pupella’ya gidelim. Eğer o da seni eş olarak isterse, ben artık aradan çekileceğim. Teklifimi kabul edersen, yapacağın tek şey, bu sihirli sözcükleri söylemek: “Git, Elhanan Ben Levi’nin ruhu... Git, seni Cennette bekleyen atalarının yanına git!”
Ve, bu sözlerden sonra, aslında, Elhanan olan bekçi köpeği “Sohar”, genç, yakışıklı bilge Guiseppe Yonatan’ı, genç, güzel, dul, Pupella’nın yanına götürmüş. Sihirli sözcükleri duyar, duymaz “Sohar”, söz verdiği gibi kayboluvermiş... Hem de sonsuza kadar...

Kaynak:  Contes Juifs
Noémi Sinclair-Kharbine