13. yüzyıldan itibaren İspanya toprakları üzerinde yaşayan Yahudilerin yaşama şartları hızla bozulmaya başladı. Haçlıların uyanışı ile birlikte Pirene Dağları`nın güneyindeki Fransa ve Almanya`da da Yahudilerin hayatı son derece zorlaştı. Antisemitzm hızla yükselmeye başladıSara YANAROCAK
Çeviri ve Uyarlama: COYA DELEVİ
Bu öykümüz, XIV. yüzyılda, Venedikte geçiyor...Hani o, kanalları ile ünlü kent...Taa o çağlardan beri, Venedik, karnavallar kenti olarak ta ünlenmişti. İşte, o zamanlar, ne yazık ki, Venedik Yahudileri oldukça zor durumdaymış...Bu karnavallardan biri henüz sona ermişti ki, Pupella Ben Levi, eşini yitirmiş...Ve, Pupella ancak yirmi yaşındaymış...
Karnavalın başlamasından bir kaç gün önce, bazı kişiler, bir grup Yahudiyi zorla yakalayıp, acımasız eğlenceleri için, onları aşırı beslerlermiş. Şişkin ördekler gibi semirttikleri bu zavallıları, karnaval başladığında, çırılçıplak soyup, kalabalığın ortasına salarlarmış...Gerçi, seneler sonra, Yahudiler, bu tür horlanmama hakkını satın almışlar...
Ama, öykümüzün geçtiği 1339 yılında, Pupellanın kocası, Elhanan Ben Levi, bu aşağılayıcı duruma düşürülmüş. Bu olaya öyle üzülmüş, öyle hastalanmış ki, utancına dayanamamış ve kahrından ölmüş...Ancak, ölmeden önce, Pupellaya, Sohar adını verdiği bir bekçi köpeği hediye etmiş. Herkes şaşkın, şaşkın köpeğe bakıp dururmuş...Çünkü, o güne dek, bir hayvana bu adın verildiği ne görülmüş, ne duyulmuş...Ne var ki, ölüm döşeğindeki birinin son arzusu olduğundan, bu isteğe saygı duyulmuş...
Sohar kocaman bir köpekmiş. Simsiyah, parlak tüyleri, Rabbi Elhananın gür siyah sakalını andırıyormuş...Pupellaya son derece bağlı olan Sohar, onu her türlü tehlikeden koruyor, yanına kimseyi yaklaştırmıyormuş...Özellikle, genç kadının yas dönemi sona erip de, dışarıya çıktığında, Sohar daha da hırçınlaşıyor, sahibine yaklaşmak isteyen erkeklere saldırıyormuş...
Aslında, hayvancığın uysal, bir yaradılışı varmış, hele, Pupellanın yanındayken, onun ayaklarının dibine uzanır, sevgi dolu gözlerle genç kadına bakar dururmuş...Söylentilere bakılırsa, ara, sıra, köpek ve sahibesinin beraberce ağladıkları bile olurmuş...
Pupella genç ve güzel bir kadınmış. Ve, doğal olarak, onunla evlenmek isteyenler varmış, hem de pek çok...Ama, cesaret edip te, ona yaklaşamazlarmış...Çünkü, günden, güne vahşileşen Sohar, buna izin vermezmiş...Hatta, bu genç adamlardan bir kaç tanesini fena halde ısırdığı dilden, dile dolaşıyormuş!...
Bu durum, dilden, dile dolaşmakla kalsa iyi de, insanlar başka şeyler düşünmeye başlamış. Ve sonunda, köpeğin içinde kötü bir ruhun barındığı sonucuna varmışlar...Dibuk adını verdikleri bu ruh, acaba kiminkiydi!?, diye, sorup, dururlarmış...Onlara göre, bu esrarı, olsa, olsa, kötü ruhları kovmasıyla ünlü, Rabbi Menase Ben Israel çözebilirmiş. Ve, hiç zaman yitirmeden, onu, Romadan getirtmişler...
Pupellanın evinin avlusunda, on yaşlı adamın da katılımıyla, kocaman bir odun ateşi yakılmış. Oraya, ateşin yanına getirdikleri Sohara sormuşlar: Söyle, sen hangi kötülüğün ruhusun? Söyle de seni Şeytandan kurtaralım!..
Sohar acı, acı havlamış ve sahibesinin elinden kurtulup, kaçmış. Belli ki kim olduğunu açıklamak istememiş...Üç gün, üç gece boyunca kaçmış, dere, tepe dolaşmış. Bu zaman içinde, Pupella, köpeğini hep aramış, durmuş. Kocasının ölümünde ağlamadığı kadar gözyaşı dökmüş. Sohar, onun avunma kaynağı, sadık arkadaşıydı...Ve, işte, artık o da yoktu...Acaba o şimdi nerelerdeydi?...
Aslında, Sohar dere, tepe dolaştıktan sonra gene Venediğe dönmüş. Ama, canı çok acıyarak...Çünkü, evden kaçarken, o kocaman ateşin üstünden atlamış, ve kötü şekilde yanmıştı. Sonunda, kentin ünlü köprülerinin birinde, bilge bir Yahudi gencine raslamış. Adam, yanıklarını, yaralarını tedavi etmiş, sevgiyle, Sohar la ilgilenmiş. İster inanın, ister inanmayın, bunun üzerine, Sohar, konuşmaya başlamış...Hem de, Pupellanın ölmüş kocasının sesiyle:
Ben Elhanan Ben Leviyim demiş, ve devam etmiş. Pupellaya göz kulak olabilmek için, ruhum, Soharın bedenine girdi. Ama, ben kesinlikle kötü bir ruh değilim. Eşimi o kadar çok sevdim ki, onun gelecekteki eşini kendim seçmeye karar verdim. Ve, şimdi, kesinlikle eminim, o sensin. Benimle gel, beraberce. Pupellaya gidelim. Eğer o da seni eş olarak isterse, ben artık aradan çekileceğim. Teklifimi kabul edersen, yapacağın tek şey, bu sihirli sözcükleri söylemek: Git, Elhanan Ben Levinin ruhu... Git, seni Cennette bekleyen atalarının yanına git!
Ve, bu sözlerden sonra, aslında, Elhanan olan bekçi köpeği Sohar, genç, yakışıklı bilge Guiseppe Yonatanı, genç, güzel, dul, Pupellanın yanına götürmüş. Sihirli sözcükleri duyar, duymaz Sohar, söz verdiği gibi kayboluvermiş... Hem de sonsuza kadar...
Kaynak: Contes Juifs
Noémi Sinclair-Kharbine