Diaspora Yahudileri

İspanya`daki Hıristiyan Vizigot krallığı 5. yüzyıldan Magribi`lerin (Müslüman Arap ve Berberiler) ülkeyi M.S. 711 yılında işgaline kadar iktidarını sürdürmüştü. Müslümanlar, ülkenin kuzeydoğusundaki küçük bir köşe haricinde tüm iber Yarımadasını (İspanya ve Portekiz) fethetmişlerdi. Sadece küç

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Haçların Gölgesinde
Hıristiyan İspanya

Ondan sonraki 8 yüzyıl boyunca bu kırallığın Hıristiyanlık ve Haçlıların desteğiyle adım adım nasıl yükseldiğine herkes tanık oldu. Sonuç olarak Kastilya bölgesinde yükselişe geçen Katolik Hıristiyan İspanya Krallığı güneydeki sınırlardan başlayarak genişlerken sonunda Müslüman krallığının sınırlarına dayandı. 1492’de Magribilerin son Müslüman kalesi olan Granada kenti de zaptedildi ve Müslümanlar ülkeden atıldı. Kral Ferdinand ile Kraliçe İsabella’nın hayalleri olan “Yeniden Fetih” (Reconquista) İber Yarımadası üzerinde kurulmuş oldu. O dönemde bu topraklar üzerinde yaşayan Yahudiler ise İslam idaresinden yeniden Hıristiyan idaresine geçmiş oldular. Direkt olarak Katolik hükümdarlar tarafından yönetilmeye başlandılar. O dönemin yönetim modeli olan Ortaçağ skolastik yönetimi onların üzerine olanca ağırlığı ile oturdu.
Müslüman idaresi altında gerek ekonomik ve gerekse edebiyat ve düşünsel alanda altın çağlarını yaşayan Yahudilerin bu gelişme ve büyümeleri Hıristiyanlığın iktidarı ele geçirdiği 14. Yüzyıla değin sürmüştü. Yavaş yavaş bu ivme düşmeye başladı. Daha sonra korkunç baskılar ve sıkıntılar dönemi başladı. Ayrımcılık 1391 yılında doruğa ulaştı. Yüzlerce Yahudi katledildi. Aralarından bazıları ülkeden kaçarak kurtuldular. Birçoğu ise korkunç baskılar ve tehditler sonucunda din değiştirmeye mecbur kılındılar. Bu topluluğa “Konversos”, “Yeni Hıristiyanlar” veya “Marronos” denmeye başlandı. Fakat esas patlama 1492 yılında Granada’nın düşmesinin hemen ardından gerçekleşti.
“Kovulma” (Expulsion) ile birlikte İspanya’da 12 yüzyıl süren “Yahudi Hayatı” noktalandı. Roma, Vizigot, Müslüman ve Katolik rejimlerin altında yüzyıllar boyunca süregelen bu yaşam elbette ki birkaç konu başlığı altında toplanacak kadar basit değil. Aşağılanma, katledilme ve kovulmayla sonuçlanan bu öyküden geriye yıkım, trajik öyküler ve yaşamlar ile Marranoların tarih boyunca günümüze dek süregelen ikili yaşamları miras olarak nesillerden nesillere aktarıldı.

Vizigot yönetimi altında
M.S. 3. yüzyılın başlarına kadar, Roma İmparatorluğu’na ait İspanya’nın bir bölgesinde oldukça kalabalık bir Yahudi cemaati mevcuttu. Yahudiler çoğunlukla Kordoba şehrinin güney bölgesinde yaşıyorlardı.
Cemaat zenaatkarlık, ticaret, tarımcılık, şarapçılık ve bağcılıkla uğraşıyorlardı. Romalı diğer vatandaşlarla aynı haklara ve özgürlüklere sahip olup, oldukça düzenli bir yaşam sürdürüyorlardı.
5. yüzyılda Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte, İspanya toprakları bir Alman kabilesi olan Vizigotlar’ın imparatorluğu haline geldi.
Vizigot kralları önceleri Yahudi tebasına yakın ve sıcak yaklaştı. Ülkedeki diğer Romalı vatandaşlarla birlikte onlara da eşit davranış biçimi sergilediler. Fakat 6. yüzyılın sonlarına doğru devlet idaresinin politikası değişmeye başladı. Yahudi cemaatine Bizans hükümdarlarının ve kiliselerinin koydukları ağır ve baskıcı idareyi onlar da uygulamaya başladılar. Zaman zaman Yahudiler yaşadıkları bölgelerden ya sürgüne gönderildiler veya din değiştirmeye zorlandılar. Bu olaylar vukubulurken binlerce Yahudi ülkeyi terketti. Binlercesi ise görünüşte din değiştirip vaftiz oldular, fakat özel hayatlarında Yahudiliklerini gizlice sürdürdüler.
8. yüzyılın başlarında, Vizigot hükümdarları, yaklaşan İslam orduları dalgasından çok fazla korkmaya başladılar ve onların İber Yarımadası’nı yavaş yavaş fethetmeye başlamalarıyla birlikte Kuzey Afrika’ya doğru çekilmeye başladılar. Yahudiler ise Hıristiyanların İslam düşmanlarının kendileri için potansiyel birer dost ve yardımcı olacağını anladıklarından onların tarafına kaçıp sığındılar böylece hayatlarını kurtarabildiler. Kaçmayı beceremeyen Yahudiler ise Hıristiyan yöneticilere başvurup onlara teslim oldular. Hıristiyanlar Yahudilerin tüm malvarlıklarına el koydu ve köleleştirdi. 7 yaşından büyük Yahudi çocukları ailelerinden alarak Hıristiyanlaştırdılar. Daha sonra 711 yılında ülkeyi fetheden Müslüman Magribi ordusu ve yönetimi Yahudiler tarafından coşkuyla karşılandı ve sevinç yarattı.

Yeniden fetih (Reconquista)
ve Yahudiler

711 yılından itibaren, Magribilerin ülkeyi istilasıyla birlikte yaklaşık 8 yüzyıl, İspanya toprakları Haç ile Hilal’in savaş alanı haline geldi. Hıristiyanların yeniden güçlenip ülkeyi tekrar fethetmeye başlamaları kuzeydeki krallıkların birleşmesiyle başladı. Kastilya, Navarro ve Aragon krallıkları yavaş yavaş bölgeyi ele geçirdiler. O bölgeler Hıristiyanların egemenliğine geçti. 1085 yılında Kastilya ordusu Toledo’yu ele geçirdi. Orayı resmi Vizigot başkenti olarak ilan etti. Müslümanlarla, Hıristiyanlar arasındaki silahlı mücadele ondan sonra 50 yıl kadar daha sürdü.
Recouquista’nın ilk döneminde, Hıristiyan yöneticiler kuzey İspanya bölgesinde Yahudi aleyhtarı hareketleri yeniden başlattılar ve daha önce Vizigot krallığı döneminde Yahudiler için çıkarttıkları kanunları yeniden işlerliğe soktular. Fakat ülke üzerinde fethettikleri yerler çoğaldıkça, orada karşılarına çıkan Yahudilerin ne kadar değerli ve varlıklı olduklarını keşfettiler. Yenilen Araplar geriye çekilirken, çekildikleri bölgeleri yakıp yıkarlarken, ülkede kalan Yahudiler tam tersine yaşadıkları yerleri yeniden mali güçleriyle inşa edip düzeltmeye başladılar. Hıristiyanlar onları rahat bırakmaya karar verdi. Hatta Yahudi otonomisini ellemediler. İslam idaresi sırasında güçlenen ve özgüvenleri yerine gelen Yahudiler artık o bölgenin zengin, güçlü ve aristokrat kesimini oluşturmaktaydı. Birçok varlıklı ve asil Yahudi, Hıristiyan sarayında resmi hizmet vermeye başladı. Birçok ünlü Yahudi din bilginin şöhreti ülke dışına taşarak saygı uyandırdı. Bunların arasında en önemli olanlar, Katalonya bölgesinde yaşayan Moses ben Nahman (1194񮋆) yani Nahmanides veya dini çevredeki adıyla “Ramban”, Barselona’da yaşayan Solomon ben-Abraham Adret (1235񮋮) diğer adıyla “Raşba” ve Toledo’daki Abulafia ailesi idi. Yahudi dini ve entellektüel hayatı da gelişmeye ve yükselmeye devam etti. Ortaçağın ünlü Yahudi Şairi Yehuda ha-Levi (1074񮉅), gezgin dinbilgini ve şair Abraham ibn Ezra (1092񮉟) hep o dönemin önemli şahsiyetlerindendir. İspanya’daki Yahudilerin Altın Çağının sadece Mağribiler döneminde değil, daha sonra da hüküm süren Hıristiyan İspanya’sında da uzun bir zaman diliminde sürdüğü söylenebilir.

devam edecek...