Rusya`nin Yahudi zenginleri

Sovyetler Birliği zamanında, Rus Yahudileri antisemitizimden yana birçok kamusal ve ekonomik kısıtlamalarla karşılaştı. Özerk Rusya Devleti`nin kurulmasının ardından Rus Yahudilerinin bir kısmı, dönemin Devlet Başkanı Boris Yeltsin ile işbirliği yaparak kendi egemenliklerini kurmuş ve sermayelerini günden güne arttırmışlardır. Günümü

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Tarih boyunca dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Yahudiler, ‘Yahudi düşmanlığı’ olarak tanımlanan antisemitizm ile savaşmış,  kamusal ve ekonomik alanda birçok kısıtlamalara maruz kalmışlardır. Bu düşmanlığın bir örneği de Amerika ve İsrail’den sonra dünyada en fazla Yahudi nüfusu barındıran Sovyetler Birliği’nde yaşanmıştır. Sovyet zamanında maddi anlamda sıkıntı çeken Yahudiler geçimlerini sağlamak için farklı alanlara kaymış, fakat birliğin dağılmasının ardından birçok Rus’un aksine sermayesini büyütmeyi başarmıştır. Rusya’nın kurulmasıyla iktidarı eline alan ve ülke ekonomisini hızla liberalleştirmeye çalışan Boris Yeltsin ile birlikte dünya artık Rusya ekonomisini ve politikasını elinde bulunduran ve büyük bir kısmı Yahudi olan oligarklar ile tanışmıştır.
Hemen her gün yaptıkları yatırımlarla adlarından sıkça söz ettiren oligarklar ile devleti özelleştirmelerden kurtarmak isteyen Devlet Başkanı Vladimir Putin’in  mücadelesi dünyanın dikkatini Rusya’nın üzerlerine çekiyor.

Oligark ne demektir?
Dünyanın bir kısmının nefretini bir kısmının ise hayranlığı kazanmış olan oligarklar için kullanılan bu ad, oligarşinin hakim olduğu bir yönetimde söz sahibi olan ve çok varlıklı kişileri anlatan bir tanım. Bu terimin yaygınlaşması Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından halkın bir kesiminin oldukça zengin olmasına dayanıyor. ‘Rus oligarklar’ tanımı ise özellikle Boris Yeltsin döneminde özelleştirmelerle zengin olmaya başlayan işadamlarına takılıyor. Yaklaşık 15 yıl önce Rusya’da yaşayan zengin kesimden bahsetmek söz konusu değilken, bugün Rusya nüfusunun yüzde 3 ya da 4’nü oluşturan Yahudi oligarklar ülkelerinde önemli bir ekonomik ve politik güç oldular.
Bu durumda yabancı basının Rusya’daki yeni ekonomiye yönelik sorusu, ‘Nasıl olur da tarih boyunca antisemitizm ile savaşan Yahudiler yeni ekonomiye bu kadar çabuk ayak uydurup, başarılı olabiliyorlar?’ oluyor. Dünya Yahudi Kongresi eski Başkanı Avi Becker 2004 senesinde Haaretz’de yayınlanan makalesinde tarih boyunca Yahudilerin değişim ve yeniden yapılanma sürecinde yeni ekonomiye entegre olmayı başardığını açıkça belirtiyor.

Rus Yahudilerinin ekonomik geçmişi
Yahudilerin Rusya ekonomisinin büyük bir kısmına sahip olmasının nedeni tarihe bakıldığında daha iyi anlaşılıyor. Kapitalizmin başladığı dönemde Yahudilerin mülk sahibi olma hakları ellerinden alınmış, dolayısıyla birçok esnaf işinden mahrum bırakılmıştı. Yahudilerin yeni ekonomide büyük başarılar elde etmesi tam da bu sebeplerden dolayı ortaya çıktı. Geçim kaynaklarını finanstan ve faizle borç para vererek sağlamaya çalıştılar. Derebeylik döneminde ise diğer ülkelerle ticari bağlantılar kurma ihtiyacı duyan Yahudilerin böylece dünya ekonomisinde söz sahibi olma süreci başladı.
Dünyanın birçok yerinde rastlanan bu durum Sovyetler Birliği’nde yaşayan Yahudiler için de aynıydı. Komünizm döneminde birçok antisemitik davranışlara maruz kalanların tek şansı bilgi ile birlikte hırslarını da biriktirip, bunları kullanabilecekleri bir fırsatı yakalamaktı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte kapitalizme geçiş sürecinde birçok kişi ekonomiye giriş yapmaktan korkarken, Yahudilerin de aralarında bulunduğu bir kısım azınlık büyük riskler alarak özelleştirme sürecine katıldı ve başarılı oldu. Bu dönemde petrol, gaz ve diğer madenleri de içeren 80 bine yakın işletme özelleştirildi. Bununla birlikte 1990’larda Devlet Başkanı olan Boris Yeltsin’le yakın ilişkiler de kuran oligarklar sermayelerini genişletip, güçlenmeye başladılar. Tablo genişleyerek, ‘oligarkların egemenliğindeki Rusya’ durumunu aldı. Bu durum bugünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2000 senesinde yönetimin başına geçmesine kadar devam etti.

Putin’in oligarklara karşı savaşı
Rus basınında yapılan halk araştırmalarına göre Yahudilerin zengin olmaları,  yetenekli ve başarılı olmalarıyla doğru orantılı. İngiltere’de yayınlanan The Guardian Gazetesi iki yıl önce yaşları 18 - 24 arasında değişen katılımcılarla bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmanın sonucuna göre katılımcıların %42’si özellikle spor ve televizyon yıldızı olan oligarklara hayranlık duyuyor. Bu hayranlığın en büyük sebebi ise bu kişilerin ülke ekonomisine ve özelleştirmeye olan katkısı olarak biliniyor. Halkın ünlü ve varlıklı Yahudilere karşı herhangi bir nefret duymamasına karşın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin oligarklara karşı başlattığı savaşına devam ediyor. Putin’in asıl amacı, günden güne servetlerini arttıran zengin iş adamlarının yatırımlarına son vermek.
Petrol, maden ve gaz şirketlerinin yanı sıra medya, bankacılık gibi sektörleri de ele geçirmeye başlayan Rus oligarşisine karşı ilk savaş Rusya’nın tek bağımsız kanalı olan NTV’nin sahibi Vladimir Gusinsky’e karşı açıldı. 2000’de NTV’nin bankasına düzenlenen baskınlar sonrasında devletin malından 10 milyon dolar çalmakla suçlanan Gusinsky tutuklandı. Serbest bırakıldıktan sonra 2004 yılında hükümete açtığı davayı kazansa da, Rusya’yı terk etmek zorunda kaldı.
Putin’in Gusinsky’e yaptığı ilk hamle, diğer oligarkların gözünü korkutamadı. Putin’in ne kadar kararlı olduğu daha sonra anlaşıldı. Putin, ikinci kurban olarak Aeroflat'ın sahibi Boris Berezovsky seçti. Boris Yeltsin’le arası çok iyi olan ve bu sayede birçok ihaleyi almış olan Berezovsky, Rusya hükümeti ile girdiği mücadeleyi kaybetti, sonunda o da Rusya’yı terk etti. İngiltere’nin sığınma hakkı tanıdığı zengin iş adamı, daha sonra televizyonlarda verdiği demeçlerde Putin’in Rusya’yı devirmek istediğini belirtti. Mart 2006’da ise Rusya başsavcılığı Berezovsky’e darbe yaptığı suçlamasıyla dava açtı. 2000 yılında Rusya’yı terk eden iş adamı 2003’de İngiltere’de tutuklandıktan sonra serbest bırakıldı. Kendisine ait olan televizyon kanallarından ORT satıldı, TV6 ise kapatıldı. Şimdi hayatına yeni bir isimle, ‘Platon Yelenin’ olarak devam ediyor.
Soruşturma açılan bir diğer oligark ise Roman Abramovich. Putin, Abramovich'e 300 milyon dolarlık vergi yolsuzluğuyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturmanın başlatıldığı gün Abramovich  Putin’in hamlesine karşılık Chelsea Futbol Kulübü’nü satın aldı. Abramovich’den sonra sırada, Rusya’nın en zengin iş adamı olan Yukos petrol şirketinin sahibi Mihail Hadorkovski vardı. Vergi kaçakçılığından soruşturma açılan Hadorkovski kısa bir süre sonra tutuklandı.
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi 90’lardan bu yana Rusya’da birçok yönden egemenlik sağlayan Yahudi oligarklar günümüzde yatırım yapmaktan çekinir hale geldiler. Hedefinde başarılı olan Putin’in gelecekteki listesi yalnızca bu isimlerle sınırlı değil. Rusya yönetiminin ilerdeki yeni hedeflerinin Roman Abramovich, Mikhail Fridman, Oleg Deripaska, Vladimir Potanin, Andrei Melnichenko olacağı konuşuluyor. Sadece elindeki sermaye ile hedef seçilmeyenler de var. Rusya’da siyaset yapan birçok kişi de listeye girmiş durumda. Bunların arasında bir dönem parti başkanlığı yapan Alexander Livshitz and Grigory Yavlinsky, genelkurmay başkanlığı yapan Anatoly Chubais, başbakan yardımcılığı yapan Boris Nemtsov ve başbakanlık görevini üstlenen Sergei Kiriyenko yer alıyor.

Antisemitizm ve Yahudi oligarklar
Putin’in özelleştirmelere ve oligarklara karşı açtığı savaşın devam edeceği muhakkak. Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Sovyetler Birliği zamanında resmi basın dünya Yahudilerine ve İsrail’e sık sık sözel saldırılarda bulunmasıyla tanınırdı. Putin’in Yahudi olmayan oligarklarla çok fazla ilgilenmemesine karşın, bugünkü Rusya yönetimi ise Yahudi zenginlere duyduğu olumsuz düşüncelerin sıradan Yahudi halkına karşı beslenmemesi ve antisemitizme dönüşmemesi için büyük çaba sarf ediyor.
Auschwitz’in 60. kurtuluş yıldönümü ilan edilen 27 Ocak 2004’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Holokost’u anma törenlerine katılmanın yanı sıra 2003’te yaptığı bir röportajda Siyonizm’e duyulan nefretin durdurulması için çağrıda bulunmuştu. Rusya’nın İsrail ile iyi ilişkiler kurduğu ve Putin’in bu ülkeyi sık sık ziyaret ettiği bilinen bir gerçektir.
Oligarkların politik egemenliğinin Putin tarafından engellenmesi ve radikalcilerin oligarklara karşı nefretinin büyümesi ve dolayısıyla antisemitizme yönelmesi için önemli bir etken olsa da, Habad ’ın Rusya Temsilcisi Rav Berel Lazar ve Rusya Yahudi Kongresi Başkanı Yevgeny Satanovsky, Putin’in oligarklarla olan savaşını desteklemektedir. 
Rusya hükümetinin oligarklara karşı uyguladığı politikanın antisemitizmle bağdaştırılmamasının en büyük sebeplerinden biri Yahudi oligarkların kültürel geçmişine bakıldığında çok daha iyi anlaşılabilir. Kökeni Yahudilikten gelen zengin iş adamlarının birçoğunun Yahudi kültürüyle bir yakınlığı yok. Ekonomik açıdan başarılı olmadan önce aralarında herhangi bir anlaşma yapılmış olması da söz konusu değil. Egemenliklerini kurduktan sonra ise anlaşmak yerine birbirlerine rakip oldukları bile söylenebilir.
Rus halkının çoğu oligarklara karşı karmaşık duygular yaşıyor. Biraz imrenmeyle beraber onların üstün başarılarına saygı duyanlar çoğunlukta denilebilir. Onlardan nefret edenlerin sebebi ise zengin Yahudilerin dinlerinden çok oligark olmalarından kaynaklanıyor. Fakat köklü radikalciler antisemitizm içeren mesajlarını vermekte ısrar ederlerse Rusya’daki bu ılımlı durum yerini açık bir antisemitizme bırakabilir.
Oligarkları en iyi tanımlayan ise Boris Berezovsky’nin 1998 yılındaki şu cümlesi: “Geçmişimizden dolayı biz Yahudiler kaybetmeyi ve yeniden ayaklarımız üzerinde durmayı çok iyi biliyoruz; buna rağmen en yetenekli Rusların bile bu kabiliyeti yok. Darbe alamıyorlar ve ilk kaybedişlerinde kolayca pes ediyorlar” Bu cümle oligarkların ne tarz bir düşünceden cesaret aldıklarının açık bir göstergesi.