La Madre de İsrael`in sinagoglari boş mu kalacak?

Joelle PİNTO1910`lu yıllarda 100 bini aşan bir nüfusa sahip olan Yunanistan, II. Dünya Savaşı öncesine kadar dünyanın en kalabalık Yahudi cemaatine ev sahipliği yapıyordu. İki bin yıldır Yunanistan`da yaşayan Romaniot ve 1942`de yerleşen Sefarad Yahudilerinden geriye, günümüzde sadece beş bin kişilik nüfusa sahip bir Yahudi cemaati kaldı

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Avrupa’nın en eski cemaati olan ve bir zamanların en büyük Sefarad nüfusuna sahip olan Yunanistan, 50 sinagogu, 20 Yahudi okulu ile Avrupa’nın bir numaralı Tora öğreti merkezi idi. “La Madre de İsrael” lakaplı Selanik’e sahip olan Yunanistan günümüzde soyu tükenmekte olan bir Yahudi nüfusa sahip. Bugün Yunanistan Yahudi cemaati sadece beş bin kişiden oluşuyor.
Babil sürgününden kaçan Yahudilerin Yunanistan’a yerleştiği tahmin ediliyor. Milattan önce 300 yılında ise ilk yerleşik düzenlerine geçtikleri biliniyor. İmparator Büyük İskender döneminden sonra Yahudilerin huzurlu yaşamına gölge düşse de, Selanik şehrindeki Yahudi nüfusu 1880’li yıllarda tüm şehir nüfusunun yarısını geçmişti. Hatta Selanik şehri “La madre de İsrael” yani İsrail’in annesi olarak anılıyordu.
Yahudiler ve Yunanlılar Holokost’a kadar genel olarak uyum içinde bir yaşam geçirdiler. Nüfusunun büyük çoğunluğunu II. Dünya Savaşı zamanında yitiren Yunan Yahudilerinin sayılarının neden azaldığını anlayabilmek için öncelikle Osmanlı İmparatorluğu zamanlarını ve Holokost’u incelemek gerekir.
Yunanistan’ın Yahudi cemaati Romaniot ve Sefarad Yahudilerinden oluşur. Sefarad ve Aşkenaz Yahudilerden ayrı olan ve II. Roma İmparatorluğu’nda yaşamış Yahudilere Romaniot adı verilir. Milattan sonra 2300 yılından bugüne ancak küçük bir bölümü devam eden Yunanistan Yahudi cemaati denildiğinde, Yahudi sözcüğü Yunanistan’da yaşayan bütün Yahudileri kapsar. Yunanistan’da yaşayan en eski Yahudiler olan Romaniotlar, Rodos, Atina, Selanik, Isparta, Girit, Teb, Veria ve Dalos adasına yerleşmişlerdi.
Holokost’un ardından bugün, sadece Iaona adalarında otuz civarı Romaniot kaldı. Günümüz Yunanistan Yahudi nüfusunun neredeyse tamamını oluşturan Sefarad Yahudiler ise, 1492 yılında İspanya’dan kovulduklarında dönemin Osmanlı İmparatorluğu şehri olan Selanik’e sığınmışlardı. Önce onbeş bin, sonra yirmi bin Sefarad Yahudisi Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yerleşince, Sefarad nüfus mevcut Yahudi nüfusa oranla büyük bir üstünlük sağlamış oldu. Rominiotlar ile Seferadlar hiçbir zaman tam bir birlik oluşturmadılar. Bugünün Yunanistan’ında yaşayan bu iki Yahudi cemaatinin üyelerinin ayrı sinagoglarda ibadet ettikleri, ayrı örf ve adetler sebebi ile de birbirleriyle evlenmedikleri bilinirdi.
Yunanlı Yahudiler, XV. yüzyıldan Yunan bağımsızlık savaşının yapıldığı 1832 yılına kadar Osmanlı hükümdarlığı altında genelde huzurlu bir şekilde yaşadılar. Osmanlı hükümdarlığından ayrılmak isteyen Yunanlılar bu amaç uğruna ilk girişimlerini 1821 yılında topraklarında yaşayan yabancılara yani Yahudi ve Müslümanlara karşı saldırarak gösterdiler. Yahudi cemaatinin bir kısmı hayatını kaybederken, toplu katliam girişiminden kurtulan Yahudilerin bir kısmı Osmanlı Türkleri ile Yunanistan’dan kaçmayı başardı.
Daha sonra, 93 Harbi olarak ta bilinen ve II. Abdülhamit döneminde gerçekleşen 1877񮔦 Osmanlı - Rus Savaşı sonucunda Yunan Yahudi cemaatinin bir kısmı bölgedeki Türklerle beraber göç etmek zorunda kaldılar. Yunan Yahudi cemaatinin azalmasında etkili olan göçler her zaman savaş nedeni ile istem dışı bir şekilde gerçekleşmedi. XX. yüzyılın başlarında kendi iradeleriyle ticaret yapmak için özellikle Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden bir çok öngörüşlü Yahudi de oldu. Birçok göç yaşayan Yunan Yahudi cemaatini asıl büyük kayıba uğratan gelişme ise II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile oldu.
Holokost kurbanları anıldığında akla ilk Yunanistan gelmez. Halbuki, II. Dünya Savaşı sonunda yüzdeye vurulduğunda en büyük kayıplardan birini Yunanistan verdi. Savaş öncesi 90 bin olan nüfustan geriye savaşın sonunda ancak 10 bin kişilik bir cemaat kaldı.
1940 yılında İtalyanların Yunanistan’ı işgal edip, geri çekilmesinin ardından, Almanlar 6 Nisan 1941’de Yunanistan’ı işgal ettiler. Hitlerin ilk hedefi, en çok Yahudiyi barındıran Selanik idi. Nazi güçleri 8 Nisan 1941’de Selanik’i işgal ettiler. Hitler’in Kuzey Afrika’yı işgal etme planları açısından, Girit adası büyük önem taşıyordu. Girit halkının kendini savunmak için Alman ordusu ile savaşmasına rağmen Naziler hava yoluyla adayı işgal etmeyi başardılar.
Savaşta Naziler, Yunanistan’ı üç bölgeye ayrılarak istila ettiler; Alman, İtalyan ve Bulgar bölgeleri. Almanlar ilk hedefleri olan Selanik, Girit ve Pire’yi hükümleri altına aldılar. Bulgarlar, Yugoslav Makedonya’yı ve Trakya’yı işgal ederken; İtalyanlar ise başkent Atina’yı ve kalan diğer adaları işgal ettiler. Nazilerin tarlaları yağmalamaları sonucu binlerce Yahudi 1941񮕧 yılları arasında açlık yüzünden öldü. 1943 yılına gelindiğinde ise tüm Avrupa ülkelerini bekleyen kader gibi, Yunan Yahudileri de yük vagonları ile Auschwitz- Birkenau kamplarına götürüldü. Çoğu Auschwitz- Birkenau’da hayatını kaybeden Yunanlı Yahudilerin nüfusu, II. Dünya Savaşı sonrasında 10 bine düştü.
Yunanistan’da, Holokost’tan tüm Yahudi nüfusu kurtulan tek ada Zakynthos oldu. Naziler adadaki Yahudilerin listesini istediğinde, kendi ismini veren cesur Piskopos Chyrsostomos adadaki tüm Yahudi nüfusu olan 275 kişiyi eksiksiz kurtarmış oldu.
Bir ülkede yaşayan Yahudilerin Holokost’un üzerinden yıllar geçmesine rağmen azalmasına sebep olan en önemli faktör ise antisemitizm. Yunan antisemitizmi hiçbir zaman Avrupa’nın diğer ülkeleri kadar göz önünde olmasa da, Yunan Yahudileri tarih boyunca bir çok antisemit olaya maruz kaldılar. 1931 yılında Selanik’te Yahudilerin yaşadığı yerleşim bölgeleri yakıldı. 1980’li yıllarda Hrisi Avgi adlı neo-nazi bir grup türedi. 2005 yılı öncesine kadar faaliyette kalmaya çalışan bu grup, polis ve faşizm karşıtı kişilerce engellendi. 2004 yılında Yunanistan’da meydana gelen anıt tahripleri ve antisemit grafittilerden sorumlu olan da, Hrisi Avgi’dir.
İntifada zamanı ise Yunanistan’da antisemitizminin en çok yükseldiği dönem oldu. Yunan medyası İsrail karşıtı bir ortam yaratırken, Filistinliler savunmasız, İsrailliler ise Nazi benzetmeleriyle gösterilmeye başladı. 2004 yılının bahar aylarında ardı ardına Eleftherotypia gazetesinde yayınlanan ve genelde İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’u, İsrail-Filistin çatışmalarını ve Holokost’u alaya alan karikatürler yayınlandı.
Yunanistan’da son yıllarda eski Yahudi mezarlık ve anıtlarının tahrip edilmesi ve halka açık yerlerde antisemit grafittiler çizilmesi dışında, dünya medyasında yankı bulacak fiziksel saldırılar olmasa da, Yahudi karşıtı Yunanlılar zaman zaman medya yoluyla antisemit hareketlerde bulunmanın - hem de tüm dünya medyasına konu olarak- bir yolunu bulabiliyor. 
“Kentriko Israelitiko Symvoulio Ellados” (Yunanistan Yahudi Cemaati) bu sene Yunanistan’da varolan antisetizmin tehlikeli boyutlarda olmadığını açıkladı. Yunan İçişleri Bakanı Yardımcısı Nikos Bistis ise 27 Ocak’ı “Holokost’u anma günü” ilan ederek, 2003 yılının sonlarında bu konuda bir atılım yaptı.
Günümüzde nüfusu toplam 5 bin kişi kalan Yahudi cemaatinin çoğunluğu Atina’da yaşıyor. Bir zamanların “La Madre de İsrael” lakaplı Selanik şehrinde ise sadece bin Yahudi kaldı. Yunanistan’da bir gün sinagoglarının boş kalabileceğini düşünmek, eski çağlarda Hıristiyan ve Müslüman komşularıyla huzur içinde yaşamış, kültür, eğitim ve ticaret bakımından Yunanistan’a büyük katkıda bulunmuş 2300 yıllık Yunan Yahudi cemaatinin tükenebiliceğini düşünmek oldukça üzücü.