Betül BİLMENAslan Levanta, tam bir turizm tutkunu. Beş yabancı dil biliyor. Boğaziçi Üniversitesi İşletme mezunu. Üniversite yıllarında, turizm sektöründe iş hayatına atıldı. Körfez Krizi yaşanınca şansını bankacılık sektöründe denemek istedi. Ama gönlündeki turizm sevgisi onu sektöre geri döndürdü. 1993 yılı
Turizm işine nasıl girdiniz ve kaç yıldır bu işin
içindesiniz?
Üniversitede başlayan turizm ilgimi ve öğrendiğim dilleri geliştirmek amacıyla, bir turizm şirketinde part time olarak çalışmaya karar vermiştim. 1986 yılında Arar Turizme başvurdum. Turgut Özal döneminde artan turizm yatırımları sayesinde, oteller ve acentalar, 1985ten itibaren büyük bir turist patlaması yaşadı. Ortalıkta, yabancı dili olup da turizmde çalışan çok fazla kişi olmadığından hemen işe başlamıştım. Görevim, havaalanı ve oteller arasında yabancı turistlerin transferlerini yapmaktı. Bir gün o zamanki müdürüm, Aslan, acil olarak sana ihtiyacımız var. İki ispanyol çiftle, 2 gün sonra Ege kıyıları turuna çıkman lazım, İspanyolca bilen rehber hastalandı dedi. Ne İspanyolcam o kadar yeterli, ne de, ne Truvayı Bergama ve Efesi gezmiştim. Fakat pek bir seçenek yoktu. O bölgeleri İspanyolca anlatan detaylı kitapları 2 gün boyunca ezberleyip tura çıktım. Turu bitirdikten sonra kendime güvenim gelmişti. Bu olaydan kısa bir süre sonra, gazetede, Turizm Bakanlığının, Ankarada, lisanslı (diplomalı) rehber olmak için bir sınav açacağını okudum. Diplomalı rehber olmak için önkoşul olan sınavı kazanıp İstanbulda, bir senelik bakanlığın kursunu ve hemen akabindeki 1,5 aylık Türkiye turunu tamamladıktan sonra,tekrar sınavlara girip 1987 yılında resmi turist rehberliği lisansımı aldım. Üniversiteden mezun olunca rehberliği bırakıp, Arar Turizmin ofisinde çalışmaya başladım. 1990da 1. Körfez Krizi çıkınca, işler durma noktasına geldi ve ben de 1991 yılında, finans ve bankacılığı denemeye karar verdim. Şu an Fortis olan Dışbankın yeni açılan Borsa ve Sermaye Piyasası bölümüne girdim. 6lj ay sonra, bu işin bana göre olmadığına karar verdiğim günlerden birinde, eski çalıştığım bir arkadaşım (ve şu anki ortağım) Cihan, İstanbuldaki bir Alman turizm şirketinin yöneticiler aradığını söyledi ve kendisiyle birlikte gelmemi istedi. Bu şirkette, 2 senelik başarılı bir çalışmadan sonra, artık kendi şirketimizi kurmanın zamanı geldiğine inanmıştık. 1993 yılında şirketi kurduğumuzda biz dahil toplam 4 kişi işe başladık. İspanyolca da bildiğim için henüz Türkiye açısından çok bakir olan Güney Amerika ülkelerinden turist getirmeye karar verdik. Neredeyse, paramızın büyük bir kısmını bir ay sürecek olan bir tanıtım gezisine harcayarak, Arjantin, Brezilya, Şili, Uruguay, Kolombiya, Venezuella ve Meksikayı içine alan bir geziye çıktım. İki günde bir, şehir değiştirerek, tanımadığım kapıları tek tek çalarak, ufak bir müşteri portföyü oluşturduk. Gittikçe büyüyerek bugün, ofisimizde 50 , dışarda da 9 çalışanıyla, Güney Amerikadan Türkiyeye en çok turist getiren ilk 5 turizm acentası arasına girdik.
Şirketin profili ve vizyonu nedir?
Şu anda şirketimiz, 3 ana bölümden oluşmaktadır. Incoming dediğimiz, yurtdışından turist getiren departmanımız , uçak biletlerinin kesildiği bilet bölümümüz, ve Türkiyedeki kurumsal şirketlere hizmet veren kurumsal bölümümüz. Tabii, bu bölümlere ,vize , muhasebe-finans , operasyon-IT ve kendimize ait araçların bulunduğu taşımacılık bölümlerimiz destek vermektedir.
Firmamızın genel vizyonu mükemmeliyetçiliktir. Servis sektöründe olduğumuz için bizim için müşteri odaklı olmak çok önemli. Aksi takdirde, bir otel rezervasyonu veya uçak bileti, her acentada aşağı yukarı aynıdır fakat önemli olan o servisi alana kadar ve aldıktan sonra acentanızda bulduğunuz farklılıktır.
Ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Yurtdışından turist getirmek, hem yurtiçi , hem de yurtdışında, şirket organizasyonları ve ürün lansmanları yapmak, münferit bazlı özel turlar düzenlemek, Türkiyedeki büyük ve uluslararası kongrelere yurtdışından gelen katılımcıları ağırlamak gibi birçok konuda servis veriyoruz. Tam anlamıyla, kongre organizasyonları yapıyor sayılmayız ama bu kongrelere katılan bazı büyük gruplara servis veriyoruz. Türkiyeye gelen turistlere de hem tüm ülkemizi gezdiriyoruz, hem de istedikleri herhangi bir şehir veya tatil köyünde oda rezervasyonu yapabiliyoruz. Türkiyeden yurtdışına tur isteyenler için butik tarzda bir servis veriyoruz.
Kurumsal şirketlerle de çalışıyor musunuz?
İlk kurulduğumuzda, sadece yurtdışından turist getirmekle uğraşırken, turizmin farklı konularında da faaliyet göstermeye karar verdik. 1996 ve 1997 yıllarında uçak bilet bölümü ve kurumsal organizasyon bölümlerini de kurduk. Bugün kurumsal turizm hizmetleri açısından, Türkiyedeki ilk 10ᆣ turizm acentası arasında bulunuyoruz. Kurumsal hizmetlerdeki know-howımızı geliştirmek ve global trendlerden uzaklaşmamak için de, merkezi ABD de bulunan Globalstar Travel Managementin Türkiye şubesi olduk.
Portföyümüzde ağırlıklı olarak, uluslararası şirketler bulunmaktadır. Bunlar arasında, Procter&Gamble, Coca Cola, Shell, Renault Trucks, Cargill, Nokia, Nike gibi birçok uluslararası şirket yanında Alarko Holding gibi Türkiye merkezli büyük gruplar, yabancı konsolosluklar da müşterilerimiz arasındadır.
Türkiye'de turizm ekonomi ve siyasete paralel olarak dalgalı bir seyir izler. 2006 nasıl bir yıl oldu? 2007'den beklentiler nelerdir?
Türk turizmi, maalesef dediğiniz gibi, diğer Avrupa ülkelerine göre eknomi ve siyasete çok bağımlı gelişmeler gösteriyor. 2005 yılı, Türkiyedeki birçok uluslararası platforma sahne oldu. Formula 1in ilk senesi, Şampiyonlar Ligi finali, çok büyük kongreler gibi nedenlerle oldukça iyi bir sene geçirdi. Sene başında 2006nın da, öyle olacağı düşüncesi vardı. Ancak, böyle olmadı. Bir taraftan siyasi konular, diğer taraftan da, kurlardaki oynamalar, yurtdışına tura gidecek Türkler için de çok önemli bir faktör oldu.
2007 için temkinli olmak gerektiğine inanıyorum. Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, döviz kurlarında yaşanacak gelişmeler, 2007deki turizmin yönünü belirlemede önemli rol oynayacak.
Turizm sektörünü ikiye ayıracak olursak yaz turizmi ve kış turizmi olarak aktiviteleri ve talepleri nasıl değerlendirirsiniz?
Yabancı turistin, daha ucuzcu olanı genelde temmuz , ağustos aylarını tercih eder, çünkü bu aylarda Avrupanın her yerinden charter uçaklarıyla çok ucuz fiyatlara seyahat imkanı bulur. Bütçesi daha yüksek turist, genelde tarifeli seferlerle ya da gemi seyahatleriyle, nisan, mayıs, haziran ve eylül, ekim aylarını tercih eder. Kış aylarında, yabancı turist gelişi özellikle Avrupadan çok düşüktür, ama kasım-mart arası kendi yaz tatilleri yaşayan Güney Amerikalılar Türkiyeyi tercih ederler. Yerli turist açısından ise yaz tatillerinde genelde deniz kıyısı ve tatil köyleri, kışın da daha çok kayak turları satılırken; yurtdışı tatiller, daha çok bayram dönemlerinde tercih ediliyor.
Mesleğinizin zorlukları nelerdir?
En büyük zorluğumuz, insanlar, diyebilirim. İşte olduğumuz süre boyunca sürekli dünyanın dörtbir yanındaki farklı lisanlarda, farklı kültür ve karakterdeki insanlarla muhatap oluyorsunuz. Hepsini memnun etmeye çalışmak, sürekli bir stres oluşturuyor, bu nedenle işi ve insanları sevmeden bunu yapmak çok zor. Bunun dışında, Türkiyede siyasi ve ekonomik gelişmeler, bir anda işinizi sıfıra indirebiliyor. Körfez Krizi, bombalar, 11 Eylül, kuş gribi, deprem, Irak Savaşı, sürekli stres altındasınız.
Önümüzdeki yıllar için projeleriniz nelerdir?
Kısa vadede, sağlıklı olarak büyümemizi sürdürmek. Bunun için de, ağırlık vermek istediğimiz konuların başında, teknoloji yatırımları var. Yurtdışından turist getirmeye yönelik, henüz Türkiyede olmayan gelişmiş bir program üzerinde çalışıyoruz. Bunun dışında, yabancı franchiseımız sayesinde, kurumsal müşteri portföyümüzü geliştirecek pazarlama projelerimiz var.
Tabii, bütün bunların dışında, hem şirketi daha ileriye götürebilmek hem de kurumsal kimliğimizi tam olarak kazanabilmek açısından, yabancı ortaklık da düşünebiliriz.