1979 yılında İran devriminin önderi Ayetullah Humeyni, her yıl ramazan ayının son cuma gününde "Kudüsün kurtuluşu ve İsrailin yokedilmesi için gösteride bulunulması çağrısı yapmıştı. O zamandan beri Kudüs gününde Tahranda devlet tarafından örgütlenen bir propaganda yürüyüşü, Beyrutda Hizbullahın askeri geçit töreni ve dünyanın dört bir yanında gösteriler gerçekleştiriliyor.
Yirmibeş yılı aşkın bir süredir Almanyada da gerçekleştirilen bu gösterilere karşı Berlinde biraraya gelen birçok kuruluş "Uluslararası Kudüs Günü'ne Karşı Hepbirlikte! İslamcılığa, Yahudi Düşmalığına ve İsraili Yoketme Tehditlerine Karşı Çağrı" yayımladı. Bu yıl Kudüs Gününün 21 ekim cumartesi günü gerçekleşeceği Berlinde, gösteriyi düzenleyenler kamuoyunun son yıllardaki protestoları sonucu, Yahudi düşmanı mesajlarını kulağa ılımlı gelen sloganlarla gizlemekte olduklarına dikkatleri çektiler. Ayrıca bu yıl Hizbullahın Lübnan halkından aldığı tepki nedeniyle Kudüs gününde yıllardır yaptığı gibi resmi geçit ve tören düzenlemeyeceği bildirildi.
KIGAnın kurucusu Aygan Demirel, İsrailin Haaretz gazetesine yaptığı açıklamada, Almanyada Yahudi düşmanlığının tekrar yükselişte olduğunu ancak bu kez radikal İslamcılar tarafından propaganda aracı olarak kullanıldığını belirtti. Demirel İsrailin politikalarının eleştirilebilir olduğunu ancak bunun Yahudi düşmanlığı ve ırkçıklığa alet edilemiyeceğinin altını çizdi.
"İslamcılığa, Yahudi Düşmalığına ve İsraili Yoketme Tehditlerine Karşı Çağrı"yı imzalayan kurum ve kişiler, İsrail ve Filistinliler arasında sürmekte olan çatışmaya dair farklı görüşlere sahip. Fakat tümü İsrailin varoluş hakkına yönelik her saldırıya karşı ortaklaşa tavır almakta ve barışcıl, her iki taraf için de kabul edilebilir iki devletli bir çözümü savunmakta. İrandaki rejim böyle bir çözümü engellemek için herşeyi yaparken, yalnızca sözlü olarak İsraili yoketmeye çağırmamakta, İsraile karşı girişilen intahar saldırılarını destekleyip finanse etmekte ve Hizbullahı roketle donatmakta deniliyor.
Çağrıya imza atanlar İran rejiminin, "kendi diktatörlüğünü sağlamlaştırmak ve iktidarını uluslararası düzeyde arttırmak için İsrail-Filistin çatışmasını - aynı zamanda Filistinlerin de alehine olarak - utanmazca kullanmakta" olduğunu vurgularken şunları ekliyorlar:
Bizler, İran rejiminin İsrail ve Yahudi düşmanı kışkırtmalarını ve aynı zamanda İran içinde ve İran aracılığı ile 27 yıldır gerçekleştirilen ağır insan hakkı ihlallerini kınamaktayız:
1992de Berlindeki Mykonos restoranına yapılan saldırı ve son olarak açlık grevindeki iki tutuklunun öldürülmesi dahil olmak üzere, onbinlerce muhalifin öldürülmesi ve işkenceden geçirilmesini
Kadınların haktan yoksun bırakılmasını ve eşcinsellerin infaz edilmesini
Kadınlara, öğrencilere ve sendikalara uygulanan baskıyı
İran Kürtleri ve Ahvazi Arapları gibi etnik azınlıklara yapılan baskıyı ve onların haktan yoksun bırakılışını
Bahailer gibi dini azınlıkların baskı ve takibe maruz bırakılmasını kınamaktayız.
Açıklamada, İran, bir İslam diktatörlüğüdür. Bizler, demokrasi ve insan hakları özlemi çeken ve dünya ile barış içinde yaşamak isteyen tüm İranlılarla dayanışma içindeyiz.
Bizler aynı zamanda, müslüman inancından veya göçmen olan insanlara yönelik tüm aşağılama ve ayrımcılığa da karşı çıkmaktayız. Sözkonusu olan İslama karşı bir kültür savaşı yürütmek değil, islamcılığa ve din süsü verilmiş şiddete karşı ortaklaşa mücadele etmektir. Kudüs günü ve islamcı ideoloji, aynı zamanda insan haklarının evrenselliğine ve böylelikle ister İranda, Afganistanda ya da İsrailde, ister Filistin bölgelerinde, Türkiyede ya da Berlinde olalım hepimize yönelik bir saldırıdır. Bu nedenle bizler, 21 Ekim günü Berlinde uluslararası Kudüs gününe karşı bir protesto gösterisi yapma çağrısında bulunuyor ve bu çağrıya olabildiğince geniş destek verilmesini rica ediyoruz. denildi.