SUKOT

Yahudi Takvimi`nin en kutsal günlerinden olan Yom Kipur`dan hemen beş gün sonra, Tişri ayının 15. günü kutlanan ve “Çardaklar Bayramı” diye de adlandırılan Sukot, Yahudi bayramlarının en neşelilerinden biridir. Sukot Bayramı`nın İsrail`de yaşayan Yahudiler için ilk günü, İsrail dışında yaşayanlar için de ilk iki g

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Sukot’un Tarihçesi
Her toplumun tarihinde, geçmişi hatırlayarak gelecek için ders alınmasına vesile olan özellikli zamanları vardır. Yahudi tarihinde asla unutulmaması gereken olaylardan biri de Mısır’dan çıkış, kölelikten kurtuluştur. Her Şabat günü, Şabat sofrası şarapla kutsanırken “Zeher Litsiat Mitsrayim” (Mısır’dan çıkışın anısına) diyerek tekrarlanan bir dizi sözcük vardır. “Sukot” Bayramı da Yahudilerin esaretten kurtuluşlarıyla ilintili olayların anımsandığı bayramlardan biridir.
Tora’da anlatıldığı gibi İsrailoğulları Mısır’dan ayrıldıktan sonra vadedilmiş topraklara varmadan önce, Tanrısal İrade doğrultusunda 40 yıl boyunca çöllerde yaşamışlar, bu süreç içinde yerleşik düzende olmayan İsrailoğulları, etrafta bulabildikleri kuru çalı ve dallardan yaptıkları kulübe ve çardaklarda barınmışlardı.
Tanrı o günlerin hafızalarda devamlı canlı kalması için; her yıl belli bir dönemde Yahudi inançlıların yedi gün boyunca çardaklarda ikamet etmelerini emretmiştir.
Kırk yıllık çöl göçebeliği ardından Kenaan topraklarına yerleşen İsrailoğulları, çardaklarda ikamet dönemi olan “Sukot”un hasat dönemine denk düştüğünü fark ederler. Yerleşik bir tarım toplumu haline gelmiş olmaları nedeniyle; şarap için üzümlerin toplandığı, zeytinin ezilerek yağ çıkarıldığı, yaş meyvelerin olgunlaştığı bu hasat zamanı “Sukot” Bayramı’na ayrı bir anlam katar. Bundan ötürü “Sukot” bir yönüyle  “Hag Ha-Sukot” (Çardaklar Bayramı) bir yönüyle de “Hag Ha Asif” (Hasat Bayramı) olarak anılır.

Eski Dönemlerde Sukot Kutlamaları
“Sukot” Bayramı kutlamaları binlerce yıldır aynı şekilde devam etmektedir. Yeruşalayim’de Bet Ha-Mikdaş dönemlerinde “Simhat Be-Haşoavah” (Su çekme şenliği) olarak adlandırılan oldukça renkli ek bir tören yapılırdı. “Sukot” süresince her sabah duasında kutlama şarabıyla  birlikte ünlü Siloam çayından altın testiyle çekilen su Bet Ha-Mikdaş’a getirilir ve şofar çalınırdı. “Sukot”un ilk gününün gecesinde Bet-Ha-Mikdaş’ın dış duvarları altın meşalelerle aydınlatılırdı. Herbiri yağla dolu olan meşaleler, yüksek sütunlar  üzerine yerleştirilir, ayrıca yukarıda kadınlar için özel bölümler hazırlanırdı. Yukarıda meşalelerin alevlerini gözleriyle yansıtan kadınlarla, aşağıda Tanrı’yı övercesine şarkı söyleyip dans eden erkeklerin görüntüsü göz alıcıydı. Flüt, arp ve öteki  çalgılar eşliğinde Levilerin Nikanor kapısında şarkı “Şir Ha-Ma’alot” söylemeleri kutlamalara ayrı bir görkem katar, yedi gün boyunca Yeruşalayim’in her köşesi ışık içinde parıldardı.

Hol Ha-Mo’ed
“Sukot”un ilk iki günü Tanrı emri gereğince tatil günleri niteliğindedir ve hiçbir iş yapılmaz. İlk iki günü takip eden dört gün ise yarı bayram diye niteleyebileceğimiz Hol Ha-Mo’ed günleridir. Bu günlerde sabahları “Hallel” duası okunur, Etrog ve Lulav seremonisi gerçekleşir. Hol Ha-Mo’ed günlerinden biri Şabat’a denk gelirse, Tora’daki bölümden önce Kohelet okunur.
Oşana Raba
Büyük yardım anlamına gelen “Oşana Raba”, “Sukot”un yedinci gününe verilen addır. “Oşana Raba”, hurma dalı, mersin ve dere söğüdünün yüzük, bilezik, yay vs. yapmaları için çocuklara verildiği gündür. Çocuklar için bu günün önemi, verilen hediyelerden daha büyüktür.
“Oşana Raba”da tam gece yarısı gökyüzünün açılacağına ve tam o sırada bir dilekte bulunanların dileklerinin yerine geleceğine inanılır.
“Sukot”un yedi günü boyunca, sabah duasını takiben okunan özel “Oşanot” duası, bu gün daha uzunca okunur. Ellerinde Lulav ve Etrog taşıyan Yahudi inançlıları sinagogun etrafında yedi kez dolaşır. Herkesin elinde bir tutam söğüt yaprağı bulunur. Dua bitiminde adeta kendilerini günahlarından arındırırcasına, çokları yaprakları düşürünceye değin sallarlar.

Şemini Atseret
“Sukot”un sekizinci günü Etrog ve Lulav bir kenara bırakılır ve “Şemini Atseret” denilen gün kutlanır.
Sekizinci günkü sabah duasında ölüler için “Yizkor” duası ile, yağmur için “Geşem” duası okunur. Sekizinci gün de tam bir tatil günü niteliğindedir. “Şemini Atseret” günü sinagoga gelemeyenler bu duaları evlerinde okurlar.

Simhat Tora
“Sukot”un dokuzuncu günü “Simhat Tora”dır. “Sukot”un bu son gününde Tora’nın yıllık okunuşu tamamlanır ve tekrardan başa dönülerek “Bereşit” kısmından okunmaya başlanır. Tora’nın son bölümünü okuyan kişiye “Hatan Tora” denir. Tora’yı baştan okuyan kişi ise “Hatan Bereşit” diye adlandırılır.
“Hatan Tora” ve “Hatan Bereşit” Teva’ya çağrılmadan önce 13 yaşın altındaki erkek çocuklar biraraya toplanırlar ve üzerlerine büyükçe bir Tallit atılır. Hepsi birlikte tek bir ağızdan “Kol Hanearim” duasını okurlar. Senede bir kez ve “Simhat Tora” günü,  küçük çocuklar Tora’ya çağrılmalarının heyecanını yaşarlar.
Simha Tora gününde sinagogdaki  tüm “Sefer Tora”lar çıkarılıp, Hazan’ın önderliğinde şarkı ve dualar eşliğinde sinagog içinde dolaştırılır. Birçok cemaatlerde “Sefer Tora”larla dans etmek gelenekseldir.
Simha Tora’nın sona ermesiyle “Suka”lar sökülür ve 12 ay sonra tekrar kullanılmak üzere kaldırılır.
Türkiye’de “Sukot” Bayramı, sinagoglarda kurulan Suka’larla kutlanır. Hazırlanan yiyecek tabaklarında börek, yumurta, üzüm ve ekmek bulundurmak gelenektir.  “Simha Tora” gününde ise sinagoglarda neşe ve heyecan doruktadır. “Sefer Tora”lar yerlerinden çıkartılarak neşeyle sinagog içinde dolaştırılırlar ve şarkılar eşliğinde yeniden yerlerine konurlar.