Finansal piyasalardaki gelişmeler

Nur ŞAUL BARAKASİnsan Kaynakları birimleri, çoğumuzun kafasında sadece bir işe girişte alım yapan departman olarak bilinir. Oysa, bu departman çeşitli bölümlerden ve her bölümde farklı işlerden sorumludur. Philip Morris`te İnsan Kaynakları bölümünde çalışan Emel Mizrahi Mordo`dan konu hakkında bilgi aldık

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba

Suzi APALAÇİ DAYAN
YKB, Kıdemli Ekonomist

Gelişmekte olan ülkelerin finansal piyasalarındaki hareketler büyük ölçüde FED’in faiz politikasına ilişkin beklentiler doğrultusunda oluşuyor...

Mayıs ve Haziran aylarında finansal piyasalarda yaşanan şiddetli çalkantıların ardından yaz ayları nispten sakin geçti ve piyasalar kayıplarını bir ölçüde telafi etti. Yaz aylarında gördüğümüz sakinlikte yurtdışı piyasalarda beklentilerin iyileşmesi ve yurtiçinde de gündemin rahatlaması, gerilimlerin hafiflemesi etkili oldu. Geçtiğimiz haftaya bakacak olursak, beklenenden oldukça düşük açıklanan enflasyon verileriyle piyasalar haftaya oldukça olumlu bir havada başladı. Ancak, haftanın ikinci yarısında ABD verilerinin yarattığı endişelere bağlı olarak kur ve faizlerde önemli yükseliş kaydedildi. ABD’de geçen hafta açıklanan birim işgücü maliyetlerinin beklenenden yüksek olması enflasyonun artacağı endişelerini gündeme getirdi; bu da FED’in faiz artırımlarına devam edebileceği beklentilerini doğurdu. Öte yandan, bir FED yetkilisinin ABD’de faiz artırımlarının sürebileceğine işaret eden açıklamaları da bu beklentileri kuvvetlendirdi. Söz konusu endişeler, yurtiçinde hem döviz piyasasını, hem de bono ve tahvil piyasasını oldukça olumsuz etkiledi. 8 Eylül Cuma günü itibariyle faiz oranları %20 seviyesini aşarken, YTL/dolar kuru 1.48, YTL/euro kuru ise 1.88 seviyesine kadar yükseldi. Bu olumsuz havanın, 11 Eylül Pazartesi günü de sürdüğü dikkat çekiyor.
1NJ Eylül tarihleri itibariyle haftalık bazda incelendiğinde, ikinci el piyasada gösterge olan 16 Temmuz 2008 vadeli tahvilin faizinin bir önceki haftayı %19.4 seviyesinde kapatmışken, olumlu enflasyon verilerinin etkisiyle Salı günü %19.1 seviyesine kadar gerilediği görülüyor. Ancak, bu tahvilin faizi Çarşamba gününden itibaren yükselmeye başladı ve haftanın son işlem gününde %20.1 seviyesine geldi. Döviz piyasasında da benzer bir seyir izlendi. Haftanın ilk iki işlem gününde döviz sepeti (1 dolar + 0.77 euro) karşısında %1.2 değer kazanan YTL Çarşamba’dan sonra %1.5 değer kaybetti. Sonuç olarak, 1NJ Eylül Cuma günleri itibariyle YTL’nin sepet karşısındaki değer kaybı %0.3 oldu.
ABD açıklanan işgücü maliyeti verilerinin FED’in faiz artırabileceği endişelerini gündeme getirmesi doların diğer para birimleri karşısındaki değerini de etkiledi. Bu beklentilere bağlı olarak, geçtiğimiz hafta dolar euro karşısında bir miktar değer kazandı. Sonuçta, 1 Eylül’de 1.2810 olan euro/dolar paritesi, geçen haftanın son işlem günü olan 8 Eylül itibariyle 1.2713 olarak gerçekleşti. 11 Eylül Pazartesi  günü ise euro-dolar paritesi 1.2729 civarında işlem görüyordu.
Bu hafta da, finansal piyasalar üzerinde yurtiçi gelişmelerden daha çok, uluslararası piyasalardaki gelişmelerin etkili olmasını bekliyoruz. FED’in gelecek hafta (20 Eylül) yapacağı Açık Piyasa Komitesi toplantısı öncesinde, ABD ekonomisine ilişkin veriler beklentiler üzerinde etkili oluyor ve gelişmekte olan piyasaların seyrini etkiliyor. Bu hafta sonuna doğru ABD’de tüketici fiyatları, işsizlik ve sanayi üretimi gibi önemli veriler açıklanacak. Bu verilerin enflasyon baskısının azaldığına ve ekonomik aktivitenin yavaşladığına işaret etmesi durumunda FED’in bu ay da faizleri değiştirmeyeceği beklentisinin oluşabileceğini ve buna bağlı olarak gelişmekte olan ülke piyasalarının olumlu etkilenebileceğini düşünüyorum. Ancak, söz konusu verilerin enflasyonun yüksek kaldığına ve ekonomik aktivitenin de güçlü olduğuna işaret etmesi durumunda -geçen hafta oluşmuş olan- FED’in faiz artırabileceği yönündeki beklentilerin kuvvetlenmesi beklenebilir. Bu durumda da, gelişmekte olan ülkelerin olumsuz etkilenmesi söz konusu olabilir.