ELUL AYI VE SELİHOT

Batya KEBUDİİstanbul`u bana bu denli sevdiren neydi acaba? İstanbul`da yaşamıyor olsaydım, nerede yaşardım? Bu şehri güzel yapan en özel yerin Boğaziçi olduğunu düşünüyorum. Sahilde yürüyüş yaparken, o eşsiz manzarayı seyre dalar, martıların sesini dinlerim. Kimi zaman tek başıma, kimi zaman birkaç arkadaşımla b

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Sara YANAROCAK

Merhamet ve af dileme ayı (Selihot) “Ani le dodi ve dodi li” Ben sevgilime aitim, sevgilim de bana (Şir Aşirim 6:3) türü Rab sevgisi, pişmanlık ve af dileme duaları ile geçen ibadet dolu bir aydır.

Talmud kitabına göre, Tanrı dünyayı yaratmaya başladığı zaman, “ışık olsun” dediği gün 25 Elul tarihidir; bu günden sonra 6. günde ise ilk insan yaratıldığında tarih 1. Tişri’dir.
Gerçekten de, Roş Aşana da Tanrı’ya yakardığımız vakit “bugün senin yarattıklarının ilk günüdür, ilk günü anma günüdür... Ve senin yarattıklarının hepsi bunu hatırlayacaklar.” sözlerini tekrarlarız.
Tişri ayının 1. günü, insanlığın doğum günüdür. Tora’da bu gün “şofarın sesinin günü”dür. Aynı zamanda Mişna kitabına göre ise Roş Aşana insanlığın yargılandığı günlerin ilkidir.
Yargılanma gününe hazırlanırken, geçen bir yıl içinde yaptıklarımızı sorgulamanın ve düşünmenin hazırlıkları içine gireriz. “Yapacaklarım için Tanrı’yı karşılamaya hazırlan, ey İsrail!” (Amos 6:12) sözü bu dönem için çok güzel bir örnektir. Böylece bizler ön hazırlıklarımızı yaparak Elul ayı boyunca Roş Aşana için kendimizi ruhsal olarak disiplin altına sokmaya başlarız.
Elul ayı süresince kendimize, bizi savunacak çok iyi avukatlar edinmeliyiz. Bizi Yargılama Günü’nde kim savunacaktır? Kim bizi temize çıkaracak ve beraat etmemizi sağlayacaktır? Bu “Savunma Avukatları kimlerdir? Mişna, Avot kitabında şöyle demektedir: “her kim emirlerden sadece birini yerine getirirse, sadece bir “Savunma Avukatı” hak eder. Fakat kim sadece tek bir günah işlerse o bir “Savcı”yı hakeder.”
Bu sözün anlamı çok nettir; Dengeyi sağlamak yaptığımız doğru davranışlarla, günahlarımızın miktar olarak eşit olmamasından geçmektedir. Böylece çok doğru davranış sayısı, tek bir günahtan kat kat fazla olunca dengenin sağlanma ihtimali güçlenir. Her insanın günahları ve sevapları aynı miktar ve doğrultuda olmadığından, kişilere Elul ayı boyunca geçen 30 günlük bir süreç tanınır. Böylece bu bir ay içinde kişi davranışlarını, düşüncelerini ve eylemlerini iyileştirme, düzeltme ve pişmanlık duyma fırsatını elde eder.  Elul Ayı, sadece Roş Aşana ve Yom Kipur’a hazırlık dönemi olarak değil, aynı zamada günahlarımızın affedilmesini sağlayacak olan biricik ay olma özelliğini de taşır.
Moşe Rabenu, dağdan inip Altın Buzağı’nın etrafında dans eden halkını gördüğünde aldığı 10 Emir tabletlerini üzerlerine fırlatıp kırmıştı. Bu olay Tamuz ayının 17 sinde olmuştu. (Şiva asar be Tamuz). Elul Ayının Roş Hodeş günü yani 1 Elul tarihinde Moşe ikinci kez 10 Emir Tabletlerini almak üzere Sina Dağına tırmanmıştı. Bu dönemde de Moşe tam 40 gün 40 gece 1 Elul’dan 10 Tişri (Yom Kipur) gününe kadar dağda kalmıştı. Sonuç olarak, Yom Kipur’da Tanrı ona “istediğin gibi, onları affettim!” demişti. İşte o dönemden günümüze değin geçen Yahudi tarihinde, bu tarihler bizler için  yüreğimizin derinliklerinden Tanrımıza günahlarımızdan ötürü affedilmek için yakardığımız dönemi kapsar.
Büyüklerimiz affedilmek için başlıca üç yol bulunduğunu söylerler. Bunlar; Teşuva: Pişmanlık, Tefila: Dua, Tsedaka: Hayırseverlik’tir.

Selihot ve Pişmanlık Duaları
Sefarad Yahudilerinin geleneklerine göre Selihot Elul Ayı’nın Roş Hodeş’inde yani birinci gün başlar ve Roş Aşana gününe kadar hergün yani tam bir ay boyunca devam eder. Her gece aynı metinler yeniden okunur. Aşkenaz Yahudilerinin geleneklerine göre ise Selihot Roş Aşana gelmeden önceki Cumartesi akşamı başlar. Eğer Roş Aşana Selihottan dört gün sonrasına gelecekse bu kez cumartesiden üç gün önce başlatılır. Böylece bir hafta boyunca Selihot duaları okunur.
Selihot dualarının özünü Yeremya’nın (Yirmeyahu) kitabının 2:19 bölümü oluşturur. “Seni kendi kötülüğün yola getirecek, Dönekliliğin seni paylayacak, Tanrı’n Rabbi bırakmanın, benden korkmamanın ne kadar  kötü, ne kadar acı olduğunu gör de anla. Herşeye Egemen, Egemen  Rab böyle diyor.” (Yeremya 2:19) Yeremya ile birlikte Rashi’nin ve Mosesx İbn Ezra’nın kaleme aldığı yakarılar da Selihot’ta tekrar tekrar okunurlar.  Selihot dualarının geceyarısından, sabah güneş doğana kadar okunması gelenektir. Bu tempo Elul ayı boyunca her gün ve Roş Aşana ile Kipur günü arasındaki 10 gün boyunca da devam eder.
Selihot dualarının sonunda Kadiş duası bütün olarak okunur. Duaların melodileri Selihot’a özeldir. Yaklaşan Ulu Kutsal Günler (Yamim Noraim)tüm yüreklerde ve beyinlerde bu bildik melodilerle daha güçlü bir biçimde duyumsanır  ve pekişir.

Tanrı benin ışığım ve
kurtuluşumdur

David ha Meleh’in 27. mizmoru olan “Tanrı benim ışığım ve kurtuluşumdur” çeşitli Yahudi cemaatlerinde farklı zamanlarda ama tüm Elul boyunca okunur. Kimi cemaatler “Şaharit” duasının sonunda, kimileri “Minha” duasının sonunda, bir diğerleri ise “Ma’ariv” duasının sonunda bu mizmoru mutlaka terennüm ederler. Bu mizmor tüm pişmanlık günlerinin hepsinin anlamlarını içinde barındıran bir ilahidir. “Rab benim ışığımdır” sözü Roş Aşana’yı ve Tanrının ışığı yarattığı günü sembolize eder. Ayrıca bizlerin Tanrının doğru yolu bulmamız için bizi ışığıyla aydınlatmasını dileriz. “Ve benim kurtuluşumdur” cümlesi Yom Kippur’u sembolize eder. Çünkü o vakit de bizlerin kötülüklerden ve günahlarımızdan affedilmemiz için  ona yakarırız. “Kimseden yılmam... Çünkü o kötü günde beni çardağımda gizleyecek, çadırının emin yerinde saklayacak. Yüksek bir kaza üzerine çıkaracak beni.”
Burada sözü edilen çardak, çadır (suka) kelimeleri ise elbette ki Sukkot bayramını sembolize etmektedir. 
Elul ayı boyunca Şaharit duası sırasında Şofar çalmak gelenektir. Sadece Roş Aşana’dan bir gün önce yani 29. gün Şofar çalınmaz. Bunun nedeni bir aralık vererek Roş Aşana’da Tanrı buyruğu ile çalınması gereken Şofara saygı ve ayrıcalık göstermek içindir.
Elul ayında şofar çalmanın  nedeni bütün bir yıl boyunca dalmış olduğumuz gaflet uykusundan uyanıp silkinmemiz ve “Yamim Noraim” günlerine daha uyanık ve bilinçli bir biçimde hazırlanmamız içindir. Amos kitabının 3. bölümünde çok anlamlı bir söz vardır. “Kentte şofar çalınır da halk korkmaz mı? Rab’bin onayı olmadan kentin başına felaket gelir mi?

22. Mezmur: David’in Mezmurları
1- RAB benim ışığım, kurtuluşumdur, Kimseden  korkmam. RAB yaşamımın kalesidir, kimseden yılmam.
2- Hasımlarım, düşmanlarım olan kötüler, beni yutmak için üzerime gelirken tökezleyip düşerler.
3- Karşımda bir ordu konaklasa, kılım kıpırdamaz, bana karşı savaş açılsa, yine güvenimi yitirmem.
4- RAB’den tek dileğim, tek isteğim şu: RAB’bin güzelliğini seyretmek, tapınağında O’na hayran olmak için ömrümün bütün günlerini  O’nun evinde geçirmek.
5- Çünkü O kötü günde beni çardağında gizleyecek, çadırının emin yerinde saklayacak, yüksek bir kaya üzerine çıkaracak beni.
6- O zaman çevremi saran düşmanlarıma karşı başım yukarı kalkacak, sevinçle haykırarak kurbanlar sunacağım O’nun çadırında, O’nu ezgilerle, ilahilerle öveceğim.
7- Sana yakarıyorum, ya RAB, kulak ver sesime, lütfen yanıtla beni!
8- Ya RAB, içimden bir ses duydum: “Yüzümü ara!” dedin, işte yüzünü arıyorum.
9- Yüzünü benden gizleme, kulunu öfkeyle geri çevirme! Bana hep yardımcı oldun; bırakma, terk etme beni, ey beni kurtaran Tanrı!
10- Annemle babam beni terk etseler bile, RAB beni kabul eder.
11- Ya RAB, yolunu öğret bana, düşmanlarıma karşı düz yolda bana öncülük et.
12- Beni hasımlarımın keyfine bırakma, çünkü yalancı tanıklar dikiliyor karşıma, ağızları şiddet saçıyor.
13- Yaşam diyarında RAB’bin iyiliğini göreceğimden kuşkum yok.
14- Umudunu RAB’be bağla, güçlü ve yürekli ol; umudunu RAB’be bağla!