Diaspora Yahudileri

Sara YANAROCAKBu hafta M.S. 2. - 7. yüzyıllar arasında Babil coğrafyasında yaşayan Yahudilerin siyasi ve dini yaşamlarını Sasaniler Dönemi`nde incelemeye devam ediyoruz. M.S. 4. yüzyılda vücuda getirilmeye başlanan Babil Talmudu`ndan da söz edeceğiz...

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Babil Yahudileri {2} MS 2.lj. Yüzyıllar Sasani’lerin Dönemi
Yeni bir Pers Hanedanı olan Sasaniler Babil’i M.S. 226 yılından ülkeyi, İslam peygamberi Hz. Muhammed’in dinini kabul eden Arap’lar tarafından fethedildiği
Sasanilerin döneminde Babil Yahudileri dinlerin özgürce uygulamaktam mahrum edilmeye başlandı. Sasani yönetimi kendi dini inançları olan Zerdüşt dini haricindeki hiçbir inanışa tolerans göstermediler.
Ateşe tapan Zerdüşt dini, tüm Sasani coğrafyasına dayatılmaya başlandı. M.Ö. 6. yüzyılda kökleşen Zerdüst dinine mensup olmayanlar taciz edilmeye başlandı. “Magi” adlı rahipleri insanlara zorla bu dini kabul ettirmeye çalıştılar.
Yahudilere çıkartılan en büyük zorluklardan biri cenazeler sırasında yaşanıyordu. Zerdüst dinine göre ölüler ya akbabalara ya  da vahşi hayvanlara atılır, böylece cesetler paramparça edilip, yenilir yutulurdu. Yahudi cemaati o dönemde cenaze esnasında ve sonrasında mezarlıklarda birçok saldırıya ve tacize uğruyordu.
Cenazelerini kendi dini ritüellerine göre kaldırmak neredeyse imkansız hale gelmişti. Bunun yanısıra sinagoglara tecavüz edip, oraları murdar hale getiriyorlardı.
Bu durum Sasanilerin ikinci idarecisi 1. Şapur zamanında düzelmeye başladı. Din konusunda saygılı ve hoşgörülü olan 1. Şapur ünlü Babil Yahudi din adamı Mar Samuel ileçok samimiydi. İki adam Talmud üzerine tartışırlar ve karşılıklı olarak yeni düzenler üretmeye çalışırlardı. Bunun sonucunda din konusundaki zorlamalar ve tacizler son bulmaya başladı. Herşey yeni bir düzene kavuştu. Yahudiler sadece, ailevi ve dini konularda içişlerinde serbest kalacaktı. Diğer hukuki davalar, devlete verilen vergiler, iktidara sahip olanların kanunlarına göre düzenlenecek ve uygulanacaktı. Böylece Mar Samuel Talmud’a yenibir madde ekledi, “her Yahudi yaşadığı ülkelerin kanunlarına uyacak ve uygulayacaktır.” Bu emir, ondan sonraki dönemlerde, günümüze değin Diasporada yaşayan Yahudiler arasında kanun ve düstur haline gelmiş olup, hala bu şekilde uygulanagelmektedir. Kral da Mar Samuel’den ve onun cemaatini yönetme şeklinden hem çok memnundu, hem de onun kişiliğinden çok etkileniyordu.
O dönemde Romalıların yönetiminde bulunan ülkelerin sınırlarına ve Galile bölgesine askeri gemilerini göndererek oradaki Yahudilere para yardımında bulunmaya başladı.
Cemaat bundan sonra M.S. 5. yüzyıla kadar dini açıdan hiçbir evrime uğratılmadı. Yahudiler bu dönemde gerek politik ve gerekse ekonomik olarak ülkeye hiçbir katkıda bulunamadıkları gibi, meydana gelen, her aksilikte de günah keçisi olarak kullanıldılar. Babil Sürgünü idarecileri ve diğer cemaat yöneticileri idam edildiler. İsfahan Yahudi cemaatinin çok büyük bir kısmı saldırılara uğradı. İki Kohen din adamı öldürüldü. Yüzlerce küçük Yahudi çocuğu zorla Zerdüşt dinine döndürdüler.
Bütün bu kötülük ve güvensizlik ikliminde yaşayan Yahudilerde başgöstermeye başlayan umutsuzluk dini akademileri bir şeyler yapmaya zorladı. Bu karar Babil Talmudu’nun doğuşunu hazırladı.

Babil Talmudu
“Talmud Bavli” olarak bilinir. Yüzyıllar boyunca sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarıldıktan sonra, Babil’deki Yahudi din bilginlerinin toplayıp yazılı hale getirdikleri Yahudi öğreti ve yorumlarının derlenmesidir. Benzer biçimde İsrail topraklarınada hazırlanan derlemeye de Yeruşalayim Talmudu “Talmud Yeruşalmi” denir.
İbranicede “Ders” veya “öğrenim” anlamına gelen Talmud, Yahudilikte sözlü şeriati derleyen Mişna ve Tosefta gibi öbür derlemelere ilişkin yorum ve açıklamalara verilen addır.
İsrailli ve Babilli amoraların (Yahudi bilginleri) çalışmaları sonucunda, aynı Mişna metninin temel alınmasına karşı ortaya iki ayrı Talmud çıkmıştır. İsrailli bilginler M.S. 400’de, Babillerden bir yüzyıl önce yapıtlarını tamamladılarsa da, Babil Talmud’u (Talmud Bavli), Yeruşalayim Talmudundan daha kapsamlı olduğu için daha büyük saygınlık kazandı. Bununla birlikte her iki Talmud da Mişnanın tüm bölümlerini ele almıyordu. Bazı yorumlar hiç yazıya geçirilmedi, bazıları ise büyük olasılıkla kayboldu.
Eski yazmalarda ve basılı yapıtlarda Mişna yorumları Talmud adıyla anılıyordu. Ama 1578ᇥ Basel baskısında Arami dilinde “tamamlama” anlamına gelen “Gemara” adı uygun görüldü. Talmud adının Mişna ile Gemara’nın bütünü için kullanılmasını öngören bu uygulama uzun süre geçerliliğini korudu. Ama yakın geçmişte din bilginleri eski adlandırmaya döndüler.