Diaspora Yahudileri

Sara YANAROCAKBu hafta M.S. 2. - 7. yüzyıllar arasında Babil coğrafyasında yaşayan Yahudilerin siyasi ve dini yaşamlarını incelemeye başlıyoruz. Aşağı yukarı 1000 yıllık bir dönemi kapsayan bu süre Yahudi Diasporasının nirengi noktalarından birini teşkil eder.

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Babil Yahudileri {1} MS 2.lj. Yüzyıllar
Kudüs’teki 2. Bet ha Mikdaş’ın M.S. 70 yılında yıkılması ardından sonra, Babil Yahudileri 200 yıl boyunca Part’ların idaresi altında yaşadılar. Partların esas anavatanları Hazar Denizi’nin güney doğusunda bulunan Dağlık Bölgelerdi. (Bugünkü İran’ın kuzeyi) Onlardan kalan tarihi kayıtlarda yazılı olduğu üzere, oklu atlıları Pers ülkesinden Mezopatamya’ya girmişlerdi ve orada bir yeni imparatorluk kurmuşlardı. Roma’lılar yakın doğu’ya doğru ilerlediklerinde M.Ö. 1. Yüzyılda Partlar Filistin ve Suriye topraklarını idareleri altında tutuyorlardı. Yahudiler kendilerini tam ortada kısılmış bir şekilde buldukları halde, asla İsrail ülkesi ile olan yakın bağlarını kesmediler.
M.S. 226 yılında Part’ların yönetimi, Pers’lerin yeni bir hanedanının eline geçti. Bu yeni Pers hanedanının adı “Sasani” idi. O dönemde Babil Yahudilerinin cemaati Arami dilinde “Reş Galuta” adıyla anılıyordu. Bu kelimenin anlamı “Sürgündekilerin Başı” anlamına geliyor. Nüfusları yaklaşık 1 milyon kişiydi. O döneme kalan kendi içişlerinde serbest olup dini ve geleneksel tüm gerekliliği özgürce uygulayabilen Yahudiler Sasani’ler döneminde çok sıkıntılı günler yaşadılar. 4. yüzyıldan itibaren artık kutsal topraklardaki Yahudiler dahil tüm Yahudi cemaatlerinin ruhani liderliği Babil Yahudi cemaatiin elindeydi. O dönemde bu konuda da oldukça kötü duruma geldiler. Babil cemaatinin ekonomik durumu da farklılıklar gösteriyordu. Çok yüksek sınıfa sahip olan bazıları ticaretle uğraşmakta olup çok varlıklı kişilerdi. Orta sınıfa dahil olan zenaatkarlar; değişik el sanatları ile uğraşırlardı.
En alt sınıf ise nemli ve sıcak çiftliklerde çalışan çiftçi aileleriydi. Bunlar yetiştirdikleri ürünleri haftada bir kez şehirde ve kasabalarda kurulan pazarlara getirirler, onları satıp hayatlarını kazanırlardı.
İskenderiye Yahudilerinin Hellen kültürünün etkisi altında kalıp asimile olma eğilimlerinin aksine, Babil Yahudileri hiçbir zaman Pers kültürünün etkisi altına girmemişlerdi. Tüm enerji ve dikkatlarini İsrail topraklarına çevirmiş olup, orası ile dini ve kültürel ilişkilerini geliştirip, gitgide daha fazla zenginleştirmişlerdi.
Sözlü Kanunlar, Talmud ve Rabinik Yahudilik ilgili tüm bilgilerin kaynağı Babil Diasporası olup, oradan bütün Yahudi dünyasına, yayılıyordu. Bu süreç, Arap’ların bu toprakları fethetmesinden sonra, daha da kolaylaşmış, dünya insanlık tarihinde yeni bir dönüm noktası başlamıştır.

Babil Yahudilerinin Meslek Hayatı
Babil Yahudilerinin en büyük bölümü tarımla uğraşırdı. Fırat ve Dicle arasında kalan bölge Mezopotamya’da, bu nehirlerden beslenen bereketli topraklarda çiftçilik yaparlardı. Mezopotamya bölgesi kanuni olarak her ne kadar devlete bağlıysa da bu bölgeler toprak ağaları tarafından yönetiliyordu. Bu çiftçilerin özel evleri yoktu. Hepsi kendilerine ayrılan çiftlik evlerine yaşıyorlar, vergilerini toprak ağalarına ödüyorlardı. Bunlar mevsimlik ve günlük işçiler olarak çalışıyorlar ona göre de para kazanıyorlardı.
Kentlerde yaşayan Yahudiler çok güçlü ve zengindiler. Ekonominin tümü neredeyse onların elindeydi. Tüccarların bir bölümü ithalat yapardı. Bunlar, yün, keten tohumu, buğday ve şarap ithal ederlerdi. Bazı metallar ve ipek Çin’den getirtilirdi. Zenaatkar Yahudiler el sanatları üzerine çalışırlar, ülkenin sınır bölgelerinde yaşarlardı. Bunlar genelde dokumacı ve kumaş imalatçıları, denizcilik, balıkçılık, gemi yapımcılığı, demircilik, halıcılık ve çömlekçilikle uğraşırlardı.
Yoksullar ve zenginler Babil Yahudi Cemaatinin idaresi altında yaşarlar, aralarında dengeli yardımsever bir ilişki bulunurdu ve kültürel imkanlarından eşit şekilde fayda sağlamalarına gayret edilirdi.

Sürgündeki Yaşam
2. yüzyıldan, 13. Yüzyıllara kadar geçen bin yıllık sürede Babil Yahudileri, Babil Yahudi cemaatinin başkanlığını yürüttüler. Cemaat Kral David’in soyundan gelen kral sülalesi tarafından yönetiliyordu. Sürgün Babil Yahudileri cemaati bir prenslik şeklinde yönetilirdi. Özel kıyafetler giyerler, onların hanedandan olduklarını gösteren bir saray hayatı ve erkanı ile yaşarlardı. Görevleri arasında Yahudilerden vergi toplamak, Yahudi mahkemelerini denetlemek ve pazarlardaki ticareti kontrol eden müfettişleri de denetlemekti.
Ayrıca dini ve ruhani meclisler de ona bağlıydılar. Bu dini noktalar, zaman içinde Sura ve Pumpedita dini akademileri adı altında toplanmıştı.

devam edecek..