Laurent MIGNON (*)Osmanlı Türkiye`sinde felsefî ve ahlakî açıdan ölüm cezasını eleştirenler ve bu doğrultuda yayın yapanlar arasında, insancıl kimliği ile tanınan hukukçu ve şair Avram Naum (1878-1947) öne çıkıyor. Naum`un ortaya koyduğu tartışmalar geçerliliğini ve güncelliğini hâlâ koruyor
Güngör URAS
Vitali Hakko, 1997 yılında yayımlanan "Hayatım Vakko" isimli kitapta, Beyoğlu'ndaki Vakko mağazasının açılışının hikâyesini şöyle yazmıştı: "Albert Yenicami mağazamızda, ben Kurtuluş'ta işimizin başındayız. İşlerimiz iyi gidiyor. Daha iyi gitmesi için neler gerekiyor diye düşünmeye başladım. 'Daha büyük bir mağaza... Gerçek bir mağaza. Ve tabii... Beyoğlu'nda bir mağaza..." Aynı kitapta Vitali Hakko, Beyoğlu'ndaki mağazanın 1962 yılında ne güçlüklerle açıldığını, fakat açıldıktan sonra nasıl ilgi gördüğünü uzun uzun anlatır.
Vakko mağazası kısa sürede Beyoğlu'nun sembolü haline gelirken Vitali Hakko da Beyoğlu'nu geliştirmek için büyük çaba gösterdi. Bu çabalarla Beyoğlu bugün İstanbul'un 24 saat yaşayan, en canlı caddesi oldu.
Fakat Beyoğlu'nun ve İstanbul'un değişen yapısı nedeniyle Vakko'nun Beyoğlu'nda kalıp kalmaması tartışılmaya başlandı. Hakko, on yıl önce bu konuda şunları yazmıştı:
İkisi de kazandı
"Uzun süre yakınlarım bile Beyoğlu konusunda diretmemi anlamadılar. Şehrin merkezinin değiştiğini, artık tek merkez olmadığını, bizi ilgilendiren tüketici grubunun Beyoğlu'ndan ziyade, Nişantaşı'nı, Osmanbey'i, Bağdat Caddesi'ni tercih ettiğini söylediler. İşin kolayı Beyoğlu'ndan ayrılmaktı.
Ama bizim Vakko olarak Beyoğlu'na borcumuz vardı. Fabrikamızı Beyoğlu'na borçluyduk. Ankara mağazamızı Beyoğlu'na borçluyduk. Keza, İzmir mağazamızı da..."
Vitali Hakko'nun anlattığı gibi aile, Beyoğlu mağazasının geliriyle 1960 yılında Merter'deki fabrikayı kurdu.
Ama ne demişler... "Zaman sana uymaz ise sen zamana uyacaksın." Vakko müesseseleri de şimdilerde zamana uymak için yeni yapılanma çabası içinde.
Vakko bundan sonra büyük alışveriş merkezlerinde mağazalar, düzayak, geniş mağazalar açmaya devam edecek. Beyoğlu'ndaki mağaza kapanıyor.
Vakko'nun Merter semtinde bulunan fabrikası Esenyurt'a taşınıyor. Satın alınan yeni geniş bir arsa üzerinde büyük bir fabrika binası yapılıyor.
Vakko'nun yönetim merkezi, Beylerbeyi'nde Nakkaştepe'de satın alınan bir binaya taşınıyor.
Yeniden yapılanma var
Vakko'da yönetim yeniden yapılandırılıyor. Aile, yönetimin başına Cem Hakko'yu getirdi. Vitali Hakko'nun kardeşi Albert Hakko ile kardeşlerinin çocukları Jeff ve Alberto, Cam Hakko ile birlikte şirketi yönetecek.
Bu yazıyı yazarken, Vitali Hakko'nun hayat hikâyesini tekrar okudum. Hayatım Vakko isimli kitapta yoksul bir Musevi gencinin inanılmaz hayat mücadelesi ve başarı öyküsü var. Vitali Hakko diyor ki, "Genç cumhuriyetin ilk kuşağıydık. Bize hız veren Atatürk devrimleriydi. Şapka devrimi, kıyafet devrimi olmasaydı, kuşkusuz bugün Vakko olmazdı.
Bu nedenle, birçok defa dile getirdiğim gibi, Vakko tüm varlığını Kemalist devrimlere ve Batılılaşma çabalarına borçludur..."
Bugün bunları söyleyen, bugün bunları yazan kaç kişi kaldı? Allah, Vitali Hakko dostuma sağlıklı, huzurlu ömür versin.
Milliyet Gazetesi / 09.07.2006