Bazen şans...

İzzet ANCELHer spor için geçerlidir sanıyorum. Belli bir yere gelebilmek için yürüdüğünüz yol mutlaka şansla kesişir. F1`de, şampiyon olmak hız, cesaret, zeka, plan gerektirdiği gibi, sıkıştığınız durumlar için biraz da şansa ihtiyaç vardır

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
Bu hafta sonu için herkesin kabul edebileceği bir şeydir herhalde, Alonso’nun şanslı olduğu. Kimse iyi bir yarış çıkarmadığını, aracını temkinli kullanmadığını iddia edemez tabi fakat yarışı kazanmasına şansının, daha doğrusu onu kovalayan pilotların şanssızlığının yardım ettiğini de kabul etmek lazım.
Hafta sonu, Monaco’daki yarışın heyecanından çok aslında, Michelin patronu Eduoard Michelin’in hayatını kaybetmesinin üzüntüsü görülüyordu. Bu haber sadece lastik temin ettiği takımları değil bütün Formula 1 severleri üzmüş gibiydi.
Cuma günü yapılan sıralama turlarının yarıştan daha fazla ses getirdiğini söyleyebilirim. Hatta yaşananlar daha bir süre daha tartışılacağa, efsane pilotun prestijini biraz zedeleyeceğe benziyor. Michael Schumacher hızlı turunu atarken, son virajı alamayıp bariyerlerin yanında duruması, sarı bayrakların sallanmasına, bu yüzden de otuz saniye kadar arkasında olan Alonso’nun kendisini sıralamada geçememesine neden oldu. Fakat asıl tartışma o anda en hızlı tura sahip olan Schumacher’in, bu işi geçilmemek adına kasıtlı yapıp yapmadığıydı. Akşamın ilerleyen saatlerine kadar süren tartışmaların ardından, Schumi’nin, anlamsın bir şekilde gereğinden fazla frene bastığı ve bunun da tekerleklerin kilitlenmesine neden olduğu belirtildi ve durduğu yer itibari ile Alonso’nun turunu atmasına engel olduğu için son sırada yarışa başlaması kararı alındı. Ferrari cephesi bu duruma, sadece bir sürücü hatası olduğunu söyleyerek tepki gösterse de, F1’in diğer pilotları hatta eski pilotlar, Schumi’nin bu hareketini fazlasıyla kınadılar. Genelin kanısı, bu hareketin, 7 dünya şampiyonluğu bulunan bir pilota yakışmayan çirkinlikte bir hareket olduğu idi. Böylece yarış ilk sırada Alonso arkasında Webber, arkalarında da Kimi ve Montoya sıralaması ile start aldı. Bunun dışında kaza yapan Massa, Schumi’nin önünde, Coulthard’ın süresini engelleyen Fisichella ise sıralamasının beş sıra gerisinden, 9. sıradan yarışa başladı.
Yarışın hemen başında Webber’i geçen Kimi, Alonso’yu sıkıştırmaya hemen başlayarak yarışı kazanmaya ne kadar niyetli olduğunu gösterdi. İlk dörtlünün, arkalarındaki gruptan kopmasına karşın Alonso, bir türlü istediği hıza ulaşamadı ve Kimi ve hatta Webber’in sürekli baskısını hissetmeye başladı. Monaco’nun geçişe fazla izin vermeyen bir pist olması yüzünden Alonso’yu geçemeyen Kimi, mantıklı bir strateji ile pite girdi ve pitten 3. sırada  çıktı. Önü boş olduğu ve zaten de Alonso’dan daha hızlı olduğu için Alonso’nun pitinin ardından birinciliğe çıkmayı hedeflerken Alonso pite girdi ve kendisinden 2,5 saniye daha kısa bir süre kalarak Kimi’nin önünde çıkmayı başardı. Fakat Alonso hala hızını artıramamıştı ve hala Kimi’nin baskısını üzerinde hissediyordu. Hatta pitte Kimi’den daha az kaldığı üzere ondan çok daha önce tekrar pite girmek durumunda kalacaktı. İşte bu sıkıntılı anlarda Alonso’nun şansı yavaş yavaş kendisini göstermeye başladı. Önce Alonso’yu geçebilecek durumda olan Webber’in motoru iflas etti ve aracını pistten çekmek için güvenlik aracının girmesi gerekti. Bu durumda bütün pilotlar teker teker pite girmeye başladılar. Alonso pitin ardından hala erken pite girmek zorunda kalan Kimi’nin önündeydi. Ama hala yeterince hızlı olmadığı için zorlanacak derken, henüz güvenlik aracı pisti terk etmeden bu sefer Kimi’nin motoru iflas etti. Geçen sene, buradaki yarışı kazanmış olan Kimi bu sene finish çizgisini göremeden yarışa veda etti. Yarışın bundan sonraki bölümünde Alonso rahattı. Kendisini zorlayabilecek tek pilot olan Montoya, güvenlik aracının ardından, tur bindirileceklerin trafğine takılınca Alonso farkı 15 saniyeye kadar çıkarttı ve Montoya’nun önünde rahat bir galibiyet aldı.
Yarışa sonuncu başlayan Schumi ise, insan üstü bir çaba göstererek hatta güvenlik aracının çıkmasından sonra, kısa bir sürede(15ᆤ tur) 1 dakikalık farkı kapatarak Barichello’nun arkasına yerleşti fakat bu çabanın sonunu getiremedi ve Rubens’i geçemeden yarışı 5. sırada bitirdi. Yarışın en fazla sevinen ismi ise şüphesiz Red Bull takımına ilk podyum zaferini yaşatan David Coulthard oldu. Henüz puanı bulunmayan Trulli ise puan almaya doğru emin adımlarla giderken 5 tur kala yarış dışı kalınca haftanın bir başka hayal kırıklığını yaşattı. Yarışa 9. başlayan Fisichella ise yarışı 6. bitirerek üç puanı aldı ve genel sıralamada Kimi’nin önüne geçti. Yarışa 21 başlayan Massa ise yarışı 9. sırada bitirebildi.
İlk başta söylediğim gibi, yetenek, hız, cesaret kadar şans da bu işin bir parçası. Zaten ümit edilenler "şanslı olan kazansın"a dönüşmediği sürece, yakalanan başarının hak edilmediğini kimse savunamaz. Alonso bu hafta için şanslıydı belki ama bu şans genelin görüntüsünü değiştirmeyecek hafiflikte bir kırıntı denebilir. Alonso hala bu senenin şampiyonluğu en fazla hak eden adamı.