Ünlü yildizlarin tercihi: TAKA WEAR

Batya KEBUDİTanya Eskenazi İzmir Amerikan Lisesi`nde bitirir bitirmez FIT`ye (Fashion Institute of Technology) kabul edilince New York`un yolunu tuttu. Moda tasarımı ve pazarlama alanında eğitim aldı. Ardından eşiyle birlikte Amsterdam`a taşındı. Dört sene orada yaşadıktan sonra oğlunun doğumuyla birlikte İzmir`e geri dönmeye karar verdi. Kendi işini kuru

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Tülbentle çalışmak nereden aklına geldi?
İlk fikir tülbentle başladı.Çok anonim bir tasarım.Bir arkadaşımın üzerinde bir pareo gördüm. Acayip hoşuma gitti. Ve ben o fikri tamamen geliştirdim. Kendi desenlerimi yaratıp, tülbent kumaşlara bu desenleri basıp, onlardan modeller üretip, hepsini rengarenk oyalarla süsledim. Tülbent kumaşlardan yavaş yavaş çıkmaya başladık. Çünkü daha fazla model yaratmak istiyordum. Bu yüzden dikişe gelebilen kumaşlara yöneldim.İlk olarak plaj kıyafeti olarak tasarımlar yapmıştım. Tülbent kumaşlar çok iç gösterdiği için plaj kıyafeti olarak çok uygun olacaktı. Şimdi ise günlük kullanımda giyilebilecek tuniklere, elbiselere, pantolonlara bıraktı yerini. Yine tülbent ama biraz daha sık dokunmuş bir kumaş diyebilirim.
Kumaşların desenlerini de mi  sen tasarlıyorsun?
Bütün desenler bize ait.Kumaşların üretimi modelleri biz yapıyoruz. A’dan Z’ye her şeyi biz yapıyoruz. Aileden gelen bir tekstil işimiz var. Tabi bende uzun yıllardır işlerin içinde olduğum için bir çok kişiyi tanıyorum. Bu benim için çok büyük bir avantaj oldu. Otuz senelik bir kumaş firmasıyız biz. Onunda tüm getirilerini değerlendiriyorum. Gerek ekibi gerek bağlantıları gerekse tanınmışlığı beni  birçok şeye ulaşılabilir kılıyor.
Takawear doğmadan önce de tasarımlar yapılıyor muydu?
Hayır,sadece kumaş üretimi yapıyorlardı. İç ve dış piyasadaki markalara satıyorlardı. Şimdi artık iyice konfeksiyona girildi. Ama kumaş firması ayrıca devam ediyor.
Takawear nasıl doğdu?
Bu marka tamamen benim kendi işimi yapmak istememle doğdu. Bu işin eğitimini almıştım. Birçok firmada çalışmıştım. Ve artık kendim bir şeyler yapmak istiyordum. Aileden tekstilciydim. Sektörü iyi tanıyordum. Bütün bunlar bir yerde birleştikten sonra artık kendim bir şeyler yaratmak  istiyordum. Bu üründe aynı zamanda aklıma geldi. O sırada Amerika’ya gitmiştim. Orada yaşayan kuzenim tekstil mezunu ve pazarlama alanında kariyerine devam etmişti. Onunla beraber bir firma kurduk. Ben burada ürünleri tasarlıyordum, kuzenim Karen de orada ürünlerin pazarlamasıyla ilgilenecekti. İlk satış noktamızın  Los Angeles olmasına karar verdik. Ardından iki ay sonra ben koleksiyonu bitirmiştim. Hemen fuara katıldık.Çok güzel tepkiler aldık. İlk siparişler orada başladı. Orada çok iyi butiklere mal sattık. O butiklerden Amerika’lı sanatçıların keşfetmesiyle beraber basın bizden bahsetmeye başladı.
Taka ne demek?
Tanya’nın ta’sı ile ortağım Karen’in ka’sını  ilk iki harfinin birleşiminden bu isim doğdu. Her dilde aynı okunacak akılda kalıcı bir isim olmasını istiyorduk. Marka imajıyla ilgili akılda kalıcı ve dünyanın her yerinde kolay telaffuz edilen bir isim bulduk. Tabi ki bu konuda profesyonel yardım aldık. Bizim içimiz Taka’ya çok ısındı. Çok kısa sürede karar verdik.
İzmir’den  Los Angeles’e ürün tasarlamak zor oldu mu?
Durduğun yerde yapamazsın bu işi.İzmir modanın merkezi değil.Seyahatlere çıkmak  ve araştırma yapmak gerekti. Fuarları takip ettik. İzmir’de olmamın çok avantajları da oldu. Burada tekstil sektöründe çok insanı tanıyorum. Alt yapının hazır olması benim için büyük kolaylık oldu.
Neden Türk pazarını hiç denemedin de, doğrudan Los Angeles’a gittin?
Ben elimdeki fırsatları kullanıp bir şeyler yaratmak istedim. Halam ve kuzenim orada yaşıyordu. Orada bu ürünün farklı geleceğini ve ilgi göreceğini düşündüm. Kuzenim orayı ve oradaki sektörü iyi tanıyordu. İlk olarak orada başlamak çok iyi bir fikir gibi geldi. Bende orayı ve oranın kültürünü çok iyi tanıyorum. Oradaki insanlara yönelik bir takım kıyafetler tasarladım. Nelerin giyileceğini biliyordum. Benim açımdan başlamak için iyi bir noktaydı. Amerika’nın ardından bu sene Avrupa’da bir çok yere ürünlerimizi verdik. Şu an Avrupa’da da çok ilgi gördüğünü söyleyebilirim.
Sadece yaz aylarında giyebileceğimiz kıyafetler mi olacak?
Eskiden sadece yaz aylarında kullanabileceğiniz tasarımlarımız vardı. Şimdi çok şaşırtıcı bir kışlık koleksiyon geliyor. İpek, ipek kadife, örgü koleksiyonu olacak. Artık müşterilerimiz her sezon bizden yeni bir şey bekliyor. Beklentileri karşılayabilmek adına dopdolu bir kışlık sezon yaptık.
Yazma çok ince bir kumaş. Tüm kıyafetler rahat o zaman…
Dokusu o kadar yumuşak ki insanın tenine değmiyor. Desenleri de harika. Canlı renkli ve çiçekli bir imajı var. Ben bu imajı bozmadım.
Tüm tasarımlarında oyalar var. Onlarda el işi mi?
Hepsi el işi. O kadar çok ev kadınına gelir kapısı oldu ki! Birçok kişiye ulaştık.Bizim için oya yapıyorlar. Ev hanımları artık para kazanıyorlar. Desenleri, ipleri biz veriyoruz. Kitaplardan da yararlanıyoruz. Oyaların kendine ait bir dünyası var. Bende çok araştırma yapıyorum. Sevdiğim motifleri değerlendiriyorum. Oyaların hepsi bir yöreye ait ve hepsinin bir hikayesi var. Mesela, bir kadının başına taktığı yazmada karanfil oya varsa, askere gitmiş kocasını bekleyen bayan demekmiş.
Türk motifleri dünyada ya  beğenilmeseydi?
Ben ürünümü çok beğenerek ve çok inanarak yaptım. İlgi görmeseydi tabiki hayal kırıklığına uğrardım.Birde şansım yaver gitti çünkü tesadüfi olarak tüm dünyada etnik modası çıktı.  Zamanlama çok doğru oldu. Bir çok dergide Hintlilerin Türk versiyonu olarak yayınlandı.
Biz Taka’yı ilk duyduğumuzda giymek istedik. Ama hiçbir yerde yoktu. Biz ne zaman giyebileceğiz?
O kadar Türklere ait olan bir şey ki  burada çok ilgi göreceğini düşünmedim. O yüzden burada bir pazarlama ağı kurmadım. Artık Beymen mağazalarında satışa sunuluyor.
Tekstil alanında işlerin kötü gidiyor olmasına rağmen yeni bir atılımda bulundun.Seni tetikleyen  neydi?
Tekstil bitecek diyorlar ama bence tekstil burada hiçbir zaman bitemez. Ancak şu olabilir, o da tekstil şekil değiştirebilir. Ben eğer bir örnek olabilirsem çok mutlu olurum. Fasoncu mantığından çıkıp yaratıcı olunursa her şeyin daha iyi olacağını düşünüyorum. İlk başta benim de büyük birikimim yoktu. Sadece elimdekileri avantajları doğru kullandım.
Ailende senin gibi tasarım yapan başka biri daha var mı?
Biz sanatla iç içe bir aileyiz. Sadece ben tasarım yapıyorum. Ama sanatın diğer dallarıyla ilgilenen bir çok kişi var.
İzmir’in en ünlü terzisi Benli Ester’in torunu olduğunu duydum…
Babaannem 13 yaşında kendi atölyesini kurup terzilik yapmaya başlamış.Tüm ailesini geçindirmiş. Tasarımcı değildi ama çok meşhur bir terziydi.İzmir’in ünlü ailelerine kıyafet dikmişti.
Bu kıyafetleri dünyaca ünlü yıldızların üzerinde görünce ne hissettin?
Hayal ettiğim bir şeydi ama gerçekleşebileceğinden emin değildim. Birkaç ünlünün birçok defa bu kıyafetleri giymesi beni çok onurlandırdı. Basında yayınlananların dışında da giyinenler olduğunu biliyoruz. Mağazalardan bilgi olarak bize geliyor.