Finansal piyasalardaki gelişmeler

Nur ŞAUL BARAKASNedim Mitrani, Amerika`daki eğitimini tamamladıktan sonra hızla gelişmekte olan telekomünikasyon sektörüne adım attı. Öğrendiklerini ve edindiği deneyimlerini Türkiye`de uygulamaya karar verdi. Alper Mitrani, Mark Kohen ve Maryo Kohen ile "TeleKutu" iletişim hizmetleri şirketini kurdu. Hizmet verdikleri iletişim servisini, sektördeki rekabeti ve hedeflerini bizler

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
Suzi APALAÇİ DAYAN

Geçtiğimiz hafta piyasalar açısından belirsizlik yaratan birçok konuda önemli gelişmeler oldu. Yılın ilk aylarında piyasalara hakim olan olumlu hava, Mart ayının başında ilk önce yurtdışı piyasalardaki, daha sonra da yurtiçi piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle tersine dönmüştü

Yurtdışı piyasalardaki en önemli gelişme ABD’de faizlerin artışını sürdüreceği beklentisinin güçlenerek gelişmekte olan ülkelerden fon çıkışına neden olmasıydı. İran’ın nükleer programına ilişkin endişeler ve petrol fiyatlarındaki yükseliş de bu olumsuz havaya katkıda bulunuyordu. Yurtiçinde ise, görev süresi 13 Mart’ta dolan Merkez Bankası Başkanlığı için yapılan atamanın gecikmesi, hükümetin ilk adayının Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi, yeni başkanın kim olacağına dair spekülasyonlar ve mevcut para politikasından sapma olabileceğine dair endişeler hem faizlerin yükselmesine, hem de YTL’nin değer kaybetmesine neden oldu. Böylece, ikinci el bono ve tahvil piyasasında %13.2 seviyesine kadar inmiş olan faizler %14’e kadar yükselirken; Merkez Bankası’nın yüklü döviz alım müdahalesine rağmen Mart başında 1.30 seviyesinin de altında buluna YTL/dolar kuru geçtiğimiz günlerde 1.35 seviyesine kadar yükselmişti.
Geçen hafta yukarıda bahsettiğim bu belirsizlikler konusunda önemli gelişmeler oldu. Hafta ortasına doğru, ABD Merkez Bankası FED’in son Açık Piyasa Komitesi toplantısına ilişkin tutanaklar açıklandı. Bu tutanaklarda faiz artırımlarının sonuna yaklaşıldığı sinyalleri verilirken, yine de ekonomiye ilişkin ileride açıklanacak verilerin faiz kararları üzerinde etkili olacağına bir kez daha dikkat çekildi. Aynı gün, Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanlığı için yapılacak atamaya ilişkin kararnameyi imzaladı. Başkanlığa uzun yıllardır Merkez Bankası’nda görev yapan Durmuş Yılmaz’ın atanması piyasaları rahatlattı. Zira, bu önemli göreve Merkez Bankası bünyesinden birinin atanmış olması para politikalarında bir gevşeme olmayacağı beklentilerini kuvvetlendirdi. Ayrıca, bu konudaki belirsizliğin ortadan kalkması ile birlikte piyasalarda Merkez Bankası’nın 27 Nisan’da yapacağı Para Politikası Kurulu toplantısında faiz düşüşüne gideceği beklentisi kuvvetlendi. Ancak, gerek yurtiçi talebin güçlü olduğuna ilişkin göstergeler nedeniyle, gerekse petrol fiyatlarındaki yükselişin sürmesi nedeniyle ben Merkez Bankası’nın bu ay da faiz düşürmeyeceğini tahmin ediyorum.
Geçen hafta, IMF ile sürdürülen stand-by anlaşmasının üçüncü gözden geçirmesinin yapılabilmesi için ön koşul olan sosyal güvenlik yasa tasarılarının da Meclis’te kabul edilmesi piyasalardaki olumlu havaya katkıda bulundu. Bunlara karşılık petrol fiyatlarındaki yükseliş ve ABD’de açıklanan enflasyon oranlarının beklenenden yüksek çıkması piyasaları tedirgin eden gelişmeler olarak dikkat çekiyor.
Uzun süredir piyasalarda endişe uyandıran birçok konuda birden yaşanan bu gelişmeler finansal piyasalardaki havanın hafta ortasında olumluya dönmesine neden oldu. İkinci el bono ve tahvil piyasasında faizler gerilerken, YTL yabancı para birimleri karşısında değer kazandı ve Türkiye’nin uluslararası piyasalarda işlem gören euro-tahvillerinin risk primleri geriledi. İkinci el bono ve tahvil piyasasına bakacak olursak, en çok işlem gören 9 Nisan 2008 vadeli tahvilin yıllık bileşik faizi 14 Nisan Cuma günü itibariyle %13.87 seviyesindeyken, geçen hafta Çarşamba günü %13.66’ya kadar geriledikten sonra haftayı (17ᆩ Nisan haftası) %13.72’den kapattı. Döviz piyasasında ise, parite hareketlerinin de çok etkili olduğuna dikkat çekmek istiyorum. ABD’de faiz artırımlarının sonuna gelindiğine ilişkin sinyaller doların euro karşısında değer kaybına neden oldu. Ancak, ABD’deki beklenenden yüksek enflasyon verileri doların bu değer kaybının bir kısmını geri almasına yol açtı.
Özetleyecek olursak, 14 Nisan itibariyle 1.21 seviyesinde bulunan euro/dolar paritesi 19 Nisan’da 1.235’e kadar yükseldikten sonra hafifçe gerileyerek haftanın son işlem gününde (21 Nisan) 1.232 seviyesine geldi. 14ᆩ Nisan tarihleri arasında YTL/dolar kuru %1.6’lık gerilemeyle 1.344’ten 1.322’ye gerilerken, YTL/euro kuru parite etkisiyle neredeyse sabit kaldı. Bu dönemde, YTL/euro kuru 1.627’den 1.629’a yükseldi (MB döviz alış kurları baz alındı). Ayrıca, piyasalar tarafından izlenen 1 dolar ve 0.77 eurodan oluşan döviz sepetine baktığımızda, YTL’nin bir haftada sepet karşısında %0.8 değer kazandığını görüyoruz.