Benim işim iş. Hangi eve gitsem karnım doyar, beni aç bırakmazlar. Bu bayramda "Herkes gelsin, yerin" derler. Biz de kimse aç kalmaz." Steve "Sen ne şanslısın ki Yahudisin" der. Moshenin aklına bir fikir gelir. Sende Yahudi taklidi yaparak karnını doyurabilirsin. Bir fikrim var" der. Önce sana bir kipa bulalım. Tamam. Al bunu. İşte başına koy. En zengin Yahudinin evine seni yollayacağım. Seni kendi masalarına oturtacaklar. En güzel yemeklerden yiyeceksin ve bana dua edeceksin" der. Steve Kipasını başına koyarak en zengin Yahudinin evine gider.
Ertesi günün akşamı iki dilenci karşılaşırlar. Moshe sorar "Nasıl güzel yemekler yedin mi?" Steve anlatır. "Ne yemek yemesi". "Dün akşam aç kaldım. Bak anlatayım. O güzel eve girdim. Beni masalarına oturttular. Burnuma mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. O kadar güzel kokuyorlardı ki. Önce ellerini yıkadılar. Sonra okudular. Okuma bitmedi. Biraz yeşillik aldılar tekrar okudular. Yahudi ekmeğinden (matsayı) biraz aldılar tekrar okudular. Şarap içtiler tekrar okudular. Bekledim. Bekledim Midemden sesler gelmeye başladı. En sonunda orayı terk ettim. Arkadaşı güler. Biraz daha sabretseydin, bu bizim "seder" (düzen) bayramımız. Esaretten kurtulma bayramı. Tabii ki uzun sürecek" der.