"Uzun zaman önce mum yapmakla uğraşan Reuven adında fakir bir adam yaşardı. Bir gün kulağına, elmasların yollarda basit taşlar gibi bulunduğu bir ada olduğu söylentisi gelir. Reuven evini terk ederek heyecanla en yakın liman şehrine gider ve orada elmas adasının gerçekten varolduğunu öğrenir. Ancak acele etmesi gerekmektedir. Adaya sadece yedi senede bir gemi gitmektedir ve o da hemen yola çıkacaktır! Reuven ailesinden ayrılır ve koşarak gemiyi yakalar.
Adaya vardığında duyduğu her şeyin tamamen doğru olduğunu görür! Deniz kenarındaki kum gibi her yerde elmaslar bulunmaktadır. Reuven dizlerinin üzerine eğilip eve dönünce ne kadar zengin olacağını hayal ederek çuvallarını değerli taşlarla doldurmaya başlar. Tam o sırada adanın sakinlerinden biri belirip ona "Bu basit taşları toplayarak zamanını boşa harcıyorsun" der. "Burada yedi sene geçireceğinden geçimin için daha iyi bir yol bulman gerek. Bir mesleğin var mı?". Reuven "Ben mum yaparım" şeklinde cevap verir. "Çok iyi. O halde mum yapmaya başlaman daha faydalı olur". Reuven de kısa zamanda iyi bir iş kurup, adada onunla yarışacak başka kimse olmadığından, adanın en önemli adamı haline gelir. Bu şekilde yedi sene neredeyse fark etmeden geçer ve bir gün gemi geri gelir. Reuven aceleyle eşyalarını toplayarak gemiye biner. Eve döndüğünde ailesi sabırsızlıkla çantalarını açtığında tüm gözler şaşkınlıkla ona çevrilir. Karısı ve çocukları "Nerede tüm hazine?" şeklinde sorarlar. "Yedi sene boyunca burada yoktun ve tüm getirdiğin birkaç paket mum mu?" Reuven sadece güler. "Nasıl anlamazlar?" diye düşünür. Mumlar onu adada çok önemli bir adam yapmıştır! Ancak tam ağzını açıp cevap vermek üzereyken bir anda ‘gerçek’ zihninde belirir. Reuven adaya gitmesinin amacını unutmuştur ve şu an elinde daha önce olduğundan değerli hiçbir şey yoktur."
Bu dünya, ziyaret ettiğimiz "ada" gibidir. Elmaslar, her an bizlerle birlikte olan mitsvalardır. Ancak, deniz kıyısındaki kum kadar çok olduklarından ve günlük yaşantımızın ihtiyaçlarının sözde "baskısı" ile onların varlığını hissetmemekteyiz. "Ada"nın değerlerine tutsak olarak, buraya gelmemizin asıl sebebini kolaylıkla unutmaktayız.
İnsanlar hayatlarını zenginlik, şöhret ve zevkler arayarak, peşinden koştukları bu şeylerin gerçekten önemli olup olmadığını kendilerine hiç sormadan geçirebilirler. Ancak, kişi bunu sormadığı ve araştırmadığı takdirde neyi doğru veya yanlış yaptığını bilmeyerek tüm hayatını yararsız ve boş amaçlar için harcayabilir. Yahudilik’in en temel prensibi, dünyanın maksatlı ve insanın da hayatta bir amacı olduğunu anlamaktır. Hahamlarımız, kişinin mutlaka kim olduğunu ve neden var olduğunu bilecek bir akla sahip olduğunu, dolayısıyla yaşantısına bakıp nasıl bir yol tutturduğunun farkında olması gerektiğini söylerler.
"Gerçeğe Yolculuk" kitabının Önsöz’ünden alınmış olan bu sözler, kitabın amacını dile getirmektedir. Bu kitabın amacı, insanlara az da olsa Tora ve Yahudilik hakkında bilinmeyen konulara, ön yargılara açıklık getirmektir. Kitap, Tora’nın Sinay’da verildiğinin kanıtlarından, papirüslerde 10 belayla ilgili yazılanlardan, Yahudilik’te kadının yerine; Megila’nın şifresinden, dünyanın yaşına ve evrim teorisine kadar birçok farklı konuya açıklamalar getirmektedir.
____________________________________
> GERÇEĞE YOLCULUK
Tora ve Yahudilik Üzerine Merak Edilen Konular
Çeviren: İzzet & Yosi Berkan
Yayın Yönetmeni: Ester Asa
Şubat 2006 - Şevat 5766
220 sayfa / 10.00 YTL
Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın AŞ.
