Güney Asya`dan Bush geçti

Amerikan Başkanı Bush`un, Afganistan-Hindistan ve Pakistan`ı kapsayan Asya ziyareti, birçok yoruma neden oldu. Hindistan ile nükleer silah anlaşması, Kabil`i sürpriz ziyaret etmesi, Pakistan`ı Arap ülkesi sayması dünya gazetelerinin ilk sayfalarında yer aldı

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
ABD Başkanı George W. Bush,  üç günlük Güney Asya ziyaretinin ardından ABD’ye geri döndü. ABD heyeti "sürpriz" bir kararla Afganistan’ı da rotasına katarken, yaptığı kısa ziyaret "güvenlik gerekçesiyle" medya mensupları tarafından izlenemedi.
Kabil’de Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ile görüşen Bush, Afganistan'ın gelişmesine katkıda bulunmaktan memnun olduklarını belirterek, "Bölgede ve dünyada istikrarı bozacak gelişmenin, İran'ın nükleer silah sahibi olması" olduğunu söyledi.  Bu arada Amerikan heyetinin ikinci durağı Hindistan’ın Yeni Delhi ve Kalküta kentlerinde toplanan yüz binlerce Hindu ve Müslüman, Başkan Bush'un politikalarını protesto eden gösteriler düzenledi.
Afganistan ziyaretinin ardından Hindistan'a geçen Bush’un, Başbakan Manmohan Singh’le gerçekleştirdiği görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, beklenildiği üzere, iki ülke arasında sivil nükleer işbirliğini öngören anlaşma imzalandı. İmzalanan anlaşmanın, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (NPT) temelindeki mantığı zayıflattığı iddia edildi. Uzmanlar, 1970 yılında imzalanan uluslararası NPT anlaşmasını o günlerde reddeden Hindistan'ın uzun süredir bir nükleer program üzerinde gizlice çalıştığının bilindiğini, Washington’ın Delhi 1998'de ilk nükleer silah denemesini gerçekleştirdiği zaman, Hindistan'a nükleer yakıt ve teknoloji ihracını yasakladığını hatırlattı.
Öte yandan Hindistan'a "nükleer iltimas" geçilmesi ABD'de ciddî tartışmalara yol açtı. Bush yönetimi Demokrat Parti'nin "sol kanadı" ile Cumhuriyetçi Parti'nin "sağ kanadını" anlaşmanın "kumar" olduğu hususunda uzlaştırdı. Her iki kesim de Bush'un nükleer kurallarla oynuyor olmasından şikâyetçi olduğunu açıklarken, Hindistan'la imzalanan sivil nükleer işbirliği anlaşmasının Kongre'den geçmesinin kolay olmayacağı iddia ediliyor. Anlaşma Hindistan’ın nükleer çalışmalarını iki şarta bağlıyor:
Washington, ilk şart olarak  Delhi’den askeri nükleer tesislerini sivil nükleer tesislerden ayırmasını talep etti. Buna göre Hindistan'daki 24 nükleer santralden 14 tanesi sadece sivil amaçlı olarak kullanılabilecek. Anlaşmanın ikinci maddesi ise Hindistan'ın 2014 yılından itibaren sivil nükleer enerji tesislerini Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) denetimine açmasını öngörüyor. Bu maddelerin gereklerini yerine getirmesi halinde Hindistan, Amerika'nın nükleer yakıt desteğinden ve teknoloji birikiminden faydalanabilecek.
Hindistan'la yeni bir stratejik ilişki kurmayı amaçlayan Bush yönetimi, Hindistan'ı Washington'ın "doğal müttefiki" olarak nitelerken Washington’ın böylesine riskli bir anlaşmayı, diğer 'yükselen güç' Çin karşısında, Hindistan'ı kendine yakın temel bir denge unsuru olarak gördüğü yorumları yapılıyor.
Çin Dışişleri, anlaşmasının NPT'ye uygun olması gerektiği açıklarken, Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen UAEK Başkanı Muhammed Baradey ise, anlaşmanın Hindistan'ı silahsızlanma rejiminin önemli bir ortağı olmaya yaklaştırırken, silahsızlanmada kilometre taşı oluşturacağını da öne sürdü. Hindistan ziyareti sürerken, Pakistan'ın Karaçi kentinde, Amerikan Konsolosluğu yakınında düzenlenen intihar saldırısında, aralarında bir Amerikalı diplomatın da bulunduğu beş kişi öldü, 46 kişi yaralandı. Başkan Bush ziyareti sırasında pasifist lider Gandhi anısına Raj Ghat Anıtı’na çelenk koyarken, Tac Mahal'ı "güvenlik sebebiyle" ziyaret etmedi. Yeni nükleer ortaklık anlaşması hakkında sorulara ise, "ABD Hint mangolarını yiyebilmek için yanıp tutuşuyor" şeklinde kaçamak cevaplar vermeyi tercih etti. ABD Başkanı’nın Hindistan ziyareti sırasında Hindu ve Müslüman gruplar arası çıkan çatışmalarda en az dört kişi öldü, 30 kişi yaralandı.
Başkan Bush’un dünyanın en büyük demokrasisi olarak nitelendirdiği Hindistan’ı ziyareti ekonomik ve stratejik bağları güçlendirmeyi amaçlarken, cumartesi günü gerçekleşen Pakistan ziyaretiyse "arayı biraz daha açmaya" ve "güvenliği arttırmak" üzere plânlanmış olarak algılandı. Her ne kadar yapılan açıklamalarda, "terörle savaşın birlikte kazanılacağı" vurgusu yapılsa da gelecek yıl gerçekleşecek seçimlerin "dürüst ve adil olması" talebi "demokrasinin Pakistan’ın geleceği" olduğuna dair yorumlara eşlik etti.
Öte yandan, Hindistan’la benzer bir nükleer geçmişe sahip Pakistan’ın nükleer işbirliği talebi Washington’da kabûl görmedi. Bu "çelişkili" durum Amerikan Hükümeti tarafından, Pakistan’ın Libya, İran ve diğer "haydut" devletlere nükleer teknoloji ihraç etmeye çalıştığı iddialarıyla açıklandı. Pakistan’ın nükleer tesis ve silahlarının gayrı meşru kalması sonucu oluşan kırgınlık, İran doğalgazını bölgeye taşıyacak boru hattına olur verilmesiyle giderilmeye çalışıldı.
ABD tarafından onay verilen, 2.600 km uzunluğundaki, 7 milyar dolara mâl olan boru hattına dair anlaşmanın bu ay sonunda imzalanması bekleniyor. Başkan Bush’un Hindistan’dan ayrılırken yaptığı basın toplantısında Pakistan’ı "Sadık bir ortak  ve Arap Dünyasını ılımlı kılan bir özgürlük kuvveti" olarak tanımlayarak Pakistan’da bir krize daha yol açtı. Açıklama daha sonra Beyaz Saray Sözcüsü Scott McClellan tarafından, Başkan’ın "Müslüman Dünyası" demek istediği şeklinde tashih edildi.
Bush’un ziyaretiyle birlikte Pakistan Ordusu Kuzey Veziristan’da Miranşah Bölgesi’nde "terörist" mevziileri vurmaya başladığını açıkladı. Çatışmalarda şu ana kadar en az 200 kişi öldü. Öte yandan Kabil Yönetimi’nin Pakistan’dan sızan silahlı güçler olduğu şeklindeki açıklaması, Pakistan’la Afganistan arasında gerginliğe yol açtı.
Pervez Müşerref cevaben yaptığı açıklamada Afganistan’ın Pakistan’ı kötülemek için bölgeyi karıştırdığını iddia ederek, Hamid Karzai’den "Afganistan istihbaratı ve savunma bakanlığı ile ilişkisini kesmesini ve Pakistan istihbaratıyla çalışmasını" talep etti.