Ben-Gurion`un çöldeki evi Sde Boker

Ester ALMELEKBugüne kadar deniz veya dağ manzarası olan yerler, bana en çekici gelen yörelerdi. Negev Çölü`nde, Berşeva`ya 60 kilometre uzaklıktaki Sde Boker Kibbutzu`nda 15 gün geçirince, o uçsuz bucaksız çölün ortasında fışkıran yeşilliğin beni bu denli duygulandıracağını tahmin edemezdim

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba
"Böylesine yeşil ve güzel bir yeri nasıl buldunuz?" diye soranlara, kibbutzun serasından sorumlu İsar Weinberg "Gidin filmi izleyin" diyormuş gülerek. Ben-Gurion’un müzesinde  gösterilen film, kibbutzun kum tepelerinin üzerine kurdukları çadırlarıyla,  buralara yerleşmeye çalışan 2’si kadın 11’i erkek, 13 gencin duygu yüklü  maceralarını anlatıyor .
David Ben-Gurion 1953’te hükümetten istifa edip Sde Boker Kibbutzu’na yerleşeceğini söylediği zaman Knesset’te adeta yer yerinden oynamıştı.Hatta bir karikatür sanatçısı bunu deprem diye yorumlamıştı. Ben-Gurion için Negev’in iskanı, ulusal, askeri ve ekonomik açıdan önemli bir görevdi. Berşeva, Yeruham ve Dimona gibi kentlerin ve banliyölerinin gelişmesini, Diaspora’dan  gelen Yahudilerin en iyi şartlarla buralara yerleştirilmesini İsrail Devleti’nin büyümesi için vazgeçilmez bir unsur olarak görüyordu.
Bakın Ben-Gurion anılarında kibbutza gelişini nasıl anlatıyor: "1953 yılının sonlarına doğru Eilat’tan Kudüs’e geri dönüş yolundaydım. Şimdi Sde Boker’in bulunduğu mevkiye geldiğimde birkaç delikanlı ve genç kız, çok sayıda çadır gördüm. Arabayı durdurdum ve kendilerine burada ne yaptıklarını sordum. Cevapları, Bağımsızlık Savaşı sırasında bu bölgede çarpıştıkları, burada 2000 yıl önce de insanların yaşadığı, şimdi de bu mekana yerleşmeye can attıkları şeklindeydi. Negev’in toprağının ne kadar tuzlu olduğunu bilen biri olarak, bu sözlerden çok duygulanmıştım. Burada her şeye sıfırdan başlamak zorundaydılar. Daha sonra bir iki yıllığına kendilerine katılma kararını hemen o anda verdim. (tabi bunu gençlere belli etmeden) Bu beni bu topraklara getiren ideale çok uygundu: Kendi çabanla, herşeye yeniden başlamak..."
 Bu ziyaret sonrasında Ben-Gurion kibbutza bir mektup yazar ve şöyle der: "Bu güne kadar hiç kimseyi veya bir grubu kıskanmadım. Hiç bir zaman maddi kazanç, akademik ünvanlar veya kişisel bağlantılar peşinde koşmadım.Ne var ki, sizleri ziyaretim sırasında yüreğimde kabaran kıskançlık duygularımı bastırmak çok zor oldu. Kendi kendime sordum: Neden böylesine bir girişime katılacak kadar şanslı değilim diye?" Bu ziyaretten yaklaşık 6 ay sonra Ben-Gurion, Sde Boker Kibbutzu’na katılmıştı.
Ben-Gurion kibbutzda iki sene kaldıktan sonra Knesset’e Savunma Bakanı olarak döner ve sonradan tekrar görevine Başbakan olarak devam eder. Sde Boker’e temelli dönmesi 1963 yılına rastlar. Artık eşi Paula ile kibbutza yerleşmişlerdir. Yemek odasına asılan günlük çalışma tablosunda, artık David Ben-Gurion’un adı da yer almaya başlar. Günde 4 saat kuzularla çalışmaktadır. Önce kuzuların en zayıf olanını beslermiş.
Sabah 3 buçuk, akşam 3 buçuk kilometre yürürmüş. Ben-Gurion ile yürüyüş yapanlar ona yetişmekte güçlük çektiklerini anlattılar. Her gün öğle yemeklerini kibbutz ahalisi ile birlikte yemek odasında yediğini, onu ziyarete gelen ünlü misafirlerini de (Alman Başbakanı Adenauer gibi) aynı yerde ağırladığını belirtiler. Eşi Paula mutfağa gelip, örtülere biraz daha fazla özen gösterilmesi için uyarıda bulunurmuş. Kibbutz bireylerinin (haverlerin) onu Ben-Gurion değil de, sadece David diye çağırmalarını istermiş.
Sde Boker Kibbutzu, 160 üyesi ve çocuklarıyla birlikte 400 kişilik büyük bir aile. İlk kurucuları, başka kibbutzlardan gelen İsraillilerdi. Daha sonraları Amerika, Arjantin, Brezilya, Güney Afrika, İngiltere, Avustralya, Fransa ve Rusya’dan gelen haverler burada yerleşmeye karar vermişler. Anlıyacağınız her lisan konuşuluyor Sde Boker’de. Tabi ki ortak lisan İbranice.  Ama şiveler farklı. Uzatılan kısaltılan heceler,  şarkı söyler gibi seslendirilenler... ama hepsi tek orkestranın elemanları gibi.
Kültür seviyesi her kibbuzta olduğu gibi oldukça yüksek. Tamar Weinberg, yemek odasının girişinde açılan sergilerden sorumlu. Her ay Tel-Aviv Müzesi’nden bir sergi getirtiyor. Ben orada olduğum dönemde konuk sanatçı Picasso idi. Televizyon kanallarında ve üniversitede müzik programlarına çıkan Mihael Zolpa, Mozart’ın 250. doğum yıldönümü için kibbutztaki  Ben-Gurion Kültür Merkezi’nde  bir anma konseri düzenledi. Programda, Kudüs Müzik Akademisi öğrencilerinden, Mozart’ın, Figaro’nun Düğünü, Saraydan Kız Kaçırma ve Sihirli Flüt operalarından İtalyanca, Almanca ve İbranice  aryalar dinledik. Sesler müthişti. Tam bir müzik ziyafetiydi. Ayrıca, her yıl Hanuka Bayramı’nda, İsrail’in her tarafından gelen grupların katıldığı "Çölün Tınıları" adlı üç gün süren bir müzik festivali yer alıyor.
Sde Boker zengin bir kibbutz değil. Henüz özelleştirmeye geçmemiş kibbutzlardan biri. Önceden tarım vardı. Şimdi herşeyi dışardan alıyorlar. Fıstık ağaçları var. Türkiye ve İran’ın fiyatlarıyla başedemedikleri için fıstıklar şimdilik bekletiliyor. Hayvancılık da çok az. Artık Ben-Gurion’un baktığı kuzular yok. Kibbutz kümes hayvancılığında İsrail’de çok iddialı. Çok iyi çalışan bir yapıştırıcı fabrikaları var:  markası Davik. Türkiye dahil birçok ülkeye ihraç ediyorlar.
Yılına göre, 1500 - 5000 şişe kırmızı şarap üretilmekte. Çok yakın  bir gelecekte açılması düşünülen, 100 yataklı bir otel projesinin çalışmaları sürdürülüyor. Negev’in bu cennet köşesini görmek istiyenlere duyurulur.
Ben- Gurion 1973 yılında vasiyet ettiği üzere Midreşet Ben-Gurion’da çölün sarp, muhteşem, etkileyici manzarasına karşı, ebedi mezarına defnedildi. Pittsburg’da yayımlanan "Jewish Chronicle" Gazetesi’nin "Jewish Bedouin" olarak tanımladığı bu karizmatik kişinin mezar taşında  şu sözler yazılıdır:
"1906 yılında İsrail’e çıktı. İsrail hayatının en önemli amacı idi."