Woody Allen`in ardindan...

Heymi BAHAR29 Aralık Perşembe günü ünlü yönetmen ve oyuncu Woody Allen, bir filmin galası için değil, vereceği bir caz konseri için İstanbul`daydı

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Yaklaşık 2000 bilet, çıktığı günün ardından, 4 gün içerisinde tükendi, neredeyse karaborsadan satılacaktı. Lütfi Kırdar’da korkunç bir kalabalık 1910񮕚 yılları arasında ilk caz parçaları olarak nitelendirdiğimiz New Orleans ezgilerini dinlemek için oradaydı.
"Yaklaşık 35 senedir klarnet çalmak için her gün çalışıyorum, ancak itiraf etmeliyim ki, yetenek olmayınca olmuyor, beceremiyorum, bu işe sadece sevdiğim ve eğlendiğim için devam edeceğim." Bu cümle Woody Allen tarafından söylendi. Artık reklam için mi, yoksa gerçek bir itiraf mı bilinmez ama gerçeklik payı yok değil aslında. Beraber çaldığı sanatçıların hepsinin Woody Allen’dan daha iyi müzisyenler olduğu daha ilk parçadan anlaşılıyor.
Konser ilerledikçe her atılan solo alkışlanıyor, bir parçanın ortasında en az dört kere salonda alkış kopuyor. Bu da ilginç bir gelişmeydi, bir sürü caz konserine gittim ilk defa bu kadar alkışla karşılaştım diyebilirim. Aslında konser artık hiç kimsenin dinlemediği bir caz müziği tarzına 2000 kişiyi toplamasıyla çok başarılıydı.
Belki de konser salonundan çıktıktan sonra birkaç kişi caz serüvenine devam edecek ve bu müziği dinlemeye devam edecek.
Woody Allen, konserde New Orleans tarzı düğün ve cenaze müziklerine ağırlık verdi. Bu müzikler artık birer bölgesel klasik olarak nitelendirilebilir. Bas, davul, korno, trombon, banjo, piyano ve klarnetten oluşan orkestra aslında 70’lerde eğlence amaçlı kurulmuş ve Micheal’s Pub’da her pazartesi çalmaya başlamış ardından proje koordinatörü Eddy Davis dünya çapında konser vermeyi teklif etmiş ve grup şimdiye kadar dünyanın bir çok yerini dolaşıp konserler veriyor. Ayrıca her ülkede de konserlerin kapalı gişe olduğunu bilmenizi isterim.
Sonuç olarak konsere müziği dinlemeye mi yoksa Woody Allen’ı görmeye mi geldi dinleyiciler bilmek zor ancak çok iyi caz sanatçıları olmadığı sürece büyük salonların boş kaldığını biliyoruz.
Eğer 2000 kişinin kulaklarının pası atıldı ise bu bile kardır. Arada bu konseri dinledikten sonra meraktan kendimi alamıyorum, acaba Sidney Bechet dirilip gelse 2000 kişilik salon dolar mıydı?