Evinizde dünya seyahatine hazirlanin...

Mim. Selim YUHAYKentsel, kırsal ve etnik stillerden ya da uzaydan etkinelerek yaratılan mekanlar.. Moda deyince ilk aklımıza gelen giyim sektörü olur. Oysa günümüzde moda bize hemen her yerde, her konuda bir pazarlama tekniği olarak aşılanmakta. Bazen nelerden hoşlandığımızı unutup moda çılgınlığı içerisinde kendimizi kaybediyoruz. Örneğin, hoşlanm

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
2004 yılının başlarında ev dekorasyonlarında görülmeye başlayan retro akımı, yeni yılda da döşemelik kumaşlarda kendini gösterecek. Evlerde özellikle floresan renkler, morlar, pembeler, dev puantiyeler ve geometrik şekiller mekanları renklendiriyor. Bununla beraber genellikle ‘iç karartıcı’ olarak düşünülen siyah, koyu yeşil, füme ve kahverengi gibi koyu renkler de bu sene salonlarımızdaki gözde renkler olacak.
Yeni sezon modası sizi yansıtmıyorsa, yine de, evinizde uygulayacak mısınız? Evinizin sizi yansıtma zamanı gelmedi mi? Moda diye yaşantınıza hiç uygun olmayan eşyaları almanın ve evinizi bu şekilde dekore etmenin hiçbir anlamı yok. Bilakis zararı var: sizi rahatlatmayan bir yatak odasının yaratacağı etki uyku sorunlarına bile yol açabilir. Mekanlar bizimle birlikte yaşamalı. Tek yapmanız gereken neyin iyi göründüğüne dair içgüdülerinize güvenerek karar vermek veya bunu sizin zevkinizi yansıtacak bir mimarla paylaşmak.
İlk olarak bunu benimle paylaşıp, evinizde  dünya seyahatine başlayalım. Farklı kıtalardan etnik izler seçip, her birinin genel mimari özelliklerini evimize yansıtabiliriz.
Afrika kıtasında, yaratıcılığı kamçılayan tek bir kelime vardır; ‘‘ihtiyaç’’. Yaşam kapıların dışında, sokaklarda devam eder ve mimari açıdan Afrika size sadece çamurdan kulübeleri çağrıştırabilir. Ancak bu kulübelerin tarzı bile her kabileye göre farklılık gösterir.
Japonya’da mekan tasarımcılarının yaklaşımları, seçtikleri malzemeyle özetlenebilir. Geleneksel Japon aile evi, çoğunlukla birbirine iple bağlanmış kiaki ağacının sazlarından yapılan çatısı ve tatami hasırlı zeminiyle aile ruhunun etrafında yoğunlaşan yaşamın güçlü sembolünü simgeler.
Japon çağdaş evi ise, beton, paslanmaz çelik ve seramik kullanımları kimi zaman şiirsel, kimi zaman ürkütücü, hatta bir ambara benzeyen görünümüyle, yeni ev stilini, kalabalık endüstri kentlerine karşı siper olarak yansıtır.
Çiçek düzenlemesi, Japon iç mekanlarında çok önemlidir. Geleneksel Japon tarzında iç dekorasyon sanatı, mevsimlerin duyarlılığına, düzenlenen sosyal olayın doğasına, misafirlerin kişiliklerine ve ilgi alanlarına göre değişir.
Hindistan, mobilya kullanmayan ülke olarak da bilinir. Yataklar gün ağardığında yuvarlanılarak kaldırılan ince matrislerden oluşur. Yaz gecelerinde, yatakların damlara ya da balkonlara taşınmasıyla yıldızlardan oluşan doğal bir örtü altında uyunur.
Yemek yemek için masa ya da sandalyeye gerek duyulmaz, çünkü yemek yerdeki taşların üzerine oturularak yenir. Eşyalar küçük kutularda, çekmecelerde veya kuş - çiçek resimleriyle süslenmiş ince valizlerde saklanır. Ender olarak taşınabilir mobilyalara rastlanır.
Her tasarım bir anlam yüklüdür. İç mekan ile dış mekan arasındaki olağan ayrımı hissetmek mümkün değildir. Tek katlı bungalovlarda dövme demirden yapılmış dekoratif pencere çerçevelerine rastlanır, ancak bu pencerelerin çoğunda cam yoktur. Avlu evlerinin pencereleriyse genellikle bütün gün ve hatta geceleri açık durur.İnsanlar zamanlarının çoğunu bambu perdelerle süslenen verandalarda geçirirler.
Meksika, kuru ve tozlu toprağın başlıca inşaat malzemesi olduğu tüm yeryüzü parçalarında olduğu gibi, Meksika dekorasyonunun cüretkar ve neşeli ruhu da çoğunlukla kendini duvar boyalarında ifade eder.
En alçakgönüllü kulübe bile, iç ve dış duvarlarına uygulanan cesur renklerdeki yaratıcılıkla büyük bir konağı gölgede bırakabilir. Şerbet sarısı ile birleşen elektrikli kobalt mavisi, parlak Meksika stilinin tipik örneklerindendir.
Boyalar, taşlar ve fresk panellerin yarattığı bordürler de mimari detayları oluşturur. Tipik bir Meksika evi, seramik ya da çakıl taşı kaplı bir avluyu çevreler. İçinde birkaç sandalye, üzerine iki yastık atılmış bir hamak ve bu dekora hayat veren çiçekli saksılar var. Gölgeli odalarında fazla mobilya bulunmaz. Yine de mevcut olanlar şaşırtıcı bir şekilde dikkat çeker. Ağır oymalı ve bölmeli ahşap mobilyalarda İspanyol etkisi görülür. Biçimli dolaplar ve büyük boyutlardaki şifoniyerler ortama egemen olur.
Tüm bu etnik güzellik ve stilleri kullanarak biz de evimizin perdelerini Hindistan’dan, mutfağımızı Meksika’dan, salonumuzu Afrika’dan, yatak odamız ve banyomuzu Japonya’dan esinlenerek tasarlamak için, haydi iş başına....