- Sanatta Özgür Olabilmek -

"Türk Yahudilerinin Sanattaki Yeri" konulu dosyamızın son sayısında sanatçı Hülya Düzenli`nin konu hakkında hazırladığı metni yayınlıyoruz. Hülya Düzenli, ülkemizde ilk defa yaygın sanat eğitimini amaçlayan İstasyon Sanat Galerisi`nin kurucularındandır. 26 yıldır eğitim veren merkez, cemaatinizden de birçok kişinin gelişi

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

David Ojalvo

Gazetemizin bu haftaki sayısıyla "Türk Yahudilerinin Sanattaki Yeri" konulu dosyamızı kapatıyoruz. Değerli vakitlerini bizlere ayırıp dosyamıza katkılarından ötürü İzel Rozental, Mario Levi, İzzet Keribar, Yakup Almelek ve Hülya Düzenli’ye teşekkür ediyoruz.
"Sanattaki yerimiz neresi?" sorusu Limmud Kültür Festivali’ne doğru karikatür sanatçısı İzel Rozental’in "sanatçı" kavramına değinmesiyle ortaya çıktı. Kültür festivali ve cemaatimizde sanatçının algılanma şekli düşünülmeye başlandığında, soru kısa zamanda sayfamızda bir dosyaya dönüştü.
İzel Rozental’e göre, cemaatimizin büyük çoğunluğunun sanatı "hobi" olarak algılamakta… Aslında hobinin son derece güzel bir şey olduğuna değinen İzel Rozental, gerçek anlamda "sanatın" ne olduğunu kavramımız gerektiği kanısında. Sanat, tek başına bir meslektir. Ona göre sorun temel düşünce yapımızda, bir sanatçıya "asıl mesleğiniz nedir?" sorusu gibi bir yaklaşım da anlayışımızın en net göstergesi…
Mario Levi, Türkiye’de Yahudilerin yüzyıllar boyunca gettolaşmış bir yapı içinde yaşadıklarına ve bu "gettolaşma" eğiliminin bir duvar ördüğünü anlattı. Bu duvarın dışına çıkıp, sanatı icra edebilmekse oldukça zordu. Sonuç olarak Türkiye’de bir Yahudi sanatçı olabilirdi; ama bu yolda bireyin büyük bir bedeli göze alması gerekmekteydi.
İzzet Keribar, Türkiye’de yaşayan Yahudilerin önceliğinin ticarette olduğunu bir kez daha vurguladı. Bu nedenle Türkiye’de sanatı profesyonel bir kariyer olarak seçenlerin sayısı oldukça azdı. Ta ki son yıllara dek… İzzet Keribar gelecekten oldukça umutlu ve çarpıcı bir noktaya değiniyor: "21. yüzyılda sanat yoluyla sesini duyurabilenler ancak en ileride olabilecekler."
Gazetemizin yazarlarından Yakup Almelek, konuya bambaşka bir bakış açısı getirdi. Ona göre, Türk Yahudilerinin sanattaki yeri, bütün toplumda neresi ise oradadır. Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı’nın sanata verdiği desteğe değinen Yakup Almelek, cemaatimizin sanata ve sanatçıya daha çok değer vermesi gerektiği görüşünü paylaştı. Ne de olsa sanat sonsuz bir oluşum maratonu değil miydi?
Düşünmemiz gereken bir kavram ise "sanatçı"nın kim olduğudur. Hobi adına yazı yazabilir, resim çizebilir veya başka alanlarda çalışmalar yapabilirsiniz, ressam veya yazar olabilirsiniz; ama sanatçı olabilmek bambaşka bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Öyle ki sanatçı dediğiniz birey toplum sorunlarına duyarlı olan ve bir felsefeyi de icra ettiği çalışmanın yanında üreten kişidir.
Sayfamızdaki tartışma, cemaatimizin sanattaki yerini ne derece ortaya koydu? Bu sorunun yanıtı verebilmek şimdilik zor. Birtakım anlayışların değişmesi ve sanat adına daha güçlü adımların atılabilmesi, elbet bir zaman ve duyarlılık sorunudur.
Perspektif sayfamızda dosyamızı yayınlarken gönül arzu ederdi ki okurlarımızın da fikirlerini paylaşabilelim, seslerini duyurabilelim. Maalesef, bu amacımıza, şu an için ulaşamadık; fakat bakış açımızı geliştirebilmek adına en ufak bir katkıda bulunabildiysek, yayınladığımız tartışma hak ettiği yerini bulmuş olacaktır.
21. yüzyılın gelişen Türkiye’sinde, cemaatimizin sınırları zorlayarak "gerçek" bir sanat anlayışında, nice başarılara imza atması dileği ile…