PİRKE AVOT

Hazırlayan: Sabi VARONMısır`ın mülteci kampı operasyonunda ölenlerin sayısı artıyorCuma günü Mısır polisinin Sudan Mülteci kampına yaptığı operasyonda ölenlerin 27 kişiye ulaştığı bildirildi.

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

"Al şeloşa devarim oolam omed: Al atora, veal avoda, veal gemilut hasadim. Bu dünya üç temel üzerinde var olur. Tora – Dua – İyilikseverlik" (Pirke Avot 1:2)
Zaman ve teknoloji ile oluşan değişiklikler Tanrısal öğelerin ve öğretilerin değişmesine yeterli sebep değildir. Unutulmaması gereken en önemli nokta değişen teknolojiye rağmen, insanın doğası, iç dünyası ve ruhsal yapısı ile birlikte Tanrı’nın yarattığı dünyanın amacının değişmeyeceğidir. Bu değişmeyen unsurlara karşı Tanrı değişmez gerçekleri, öğütleri ve kuralları insanlık adına vermiştir. Buna göre bu dünyanın temelininin Tora, dua ve iyilikseverlik üzerine inşa edildiği değişmez bir gerçektir. Bu fikirden yola çıkarak evrensel boyut taşıyan İlahi Ahlak öğretilerini okumak, öğrenmek ve bununla yaşamak, insana farklı bir ayrıcalık verir.
İlahi kuralları ve öğretiler ruhsal gelişimimiz için gerekli ilaçlardan bazılarıdır. Bu ilaçları kullanan kişi, yalnızca bu dünyada ruhsal yapısına şekil vermekle kalmayacak, aynı şekilde gelecek dünyayı da elde edecektir.

Mişna 1/14
Hillel Rabi’mizin öğrettiği gibi, hepimiz kendi kendimize bu üç soruyu sormalıyız:
a) Eğer ben kendim için değilsem, kim benim içindir?
b) Eğer ben (sadece) kendim içinsem, ben neyim?
c) Eğer şimdi değilse, ne zaman?

a) Eğer ben kendim için değilsem,
kim benim içindir?

Bu soru şu şekilde anlaşılabilir: Eğer ben Tanrı’nın verdiği mitsvaları yerine getirmiyorsam, bunu başkası mı benim için yapacak? Kişi kendi manevi dünyasına önem vermezse başkası mı onun manevi dünyasını aydınlatacak? Kimse yapmam gereken görevleri benim yerime yapmayacaktır. İnsanda, fiziksel gereksinimlerini hatırlatan çeşitli dürtüler mevcuttur. Bunlar sayesinde fiziksel ihtiyaçlarını karşılar. Açlık, susuzluk ve benzeri ihtiyaçları vücut çeşitli yollarla belirtir; fakat manevi açlığımızı genelde unuturuz. Bu nedenle insan yaşamı boyunca manevi dünyası için düzenli bir zaman ayırmalıdır.

b) Ben sadece kendim içinsem ben neyim?
"Eğer ben kendim içinsem" yani eğer kişi bütün iyilikleri kendi için yapıyorsa; bir insan ne kadar iyilik yapabilir ki? Unutulmaması gereken bu dünyada insanın yapacaklarının limitli olduğudur. Bu Mişna’ya Rabenu Yona şu şekilde bir açıklama getirmektedir: "İnsanın kötü dürtüleri (yetser Ara) nedeniyle, ne kadar isterse istesin, hayatta ulaşması gereken noktaya erişmesi zordur. Kendisi şu örneği verir. Bir kral, tarlalardan toplanan ürenlerin otuzbin birimi aşan kısmının vezirlerine ait olacağını belirtir. Vezirler inanılmaz bir uğraş vermelerine rağmen otuzbin birimlik ürün toplayamazlar. Çünkü tarlanın kendisi bu miktara ulaşabilecek bir verimliliğe sahip değildir." Aynı şekilde Yetser Ara (kötü dürtü) biz insanoğlunun manen kötü yola teşvik ettiği gibi engeller çıkarmaktadır. İnsan, seçme özgürlüğüne rağmen ulaşmak istediği noktaya gelememektedir. Ancak, Yetser Ara manevi dünyamıza ne kadar engel olursa olsun ve ulaşmamız gereken noktadan ne kadar geri kalırsak kalalım, Tanrı, insanın verdiği her uğraşa gereken ödülü verecektir. Bu Mişna’nın başka bir açıklaması da, eğer ben yalnızca fiziksel ihtayaçlarımla ilgileniyorsam ve manevi ihtiyaçlarımı umursamayıp onlara gereken önemi vermiyorsam yaşamın hiçbir önemi olmadığıdır.
Midraş’a göre; bu Mişna insanları Tanrı’ya yaklaştırmamız yönünde bir mesaj vermektedir. Eğer kişi, yalnızca kendi maneviyatını düşünüyorsa; başkalarının manevi dünyasını umursamıyor ve Tanrı’ya yaklaştırmak için hiçbir gayret sarfetmiyorsa yaptıkları yetersizdir. İşte o zaman Mişna’nın belirttiği gibi "eğer ben kendim içinsem ben neyim?" sorusu anlam kazanır.

c) Eğer şimdi değilse, o halde ne zaman?
Eğer gençlik yıllarımda, dinç olduğum zamanlarda yapmam gerekeni yapmadıysam ne zaman yapacağım? Her insan küçük yaştan itibaren gelişmek, iyi erdemlere sahip olmak, iyilik yolunda yürüyebilmek ve Tanrı’ya yakın olmak istemelidir. Küçük yaşta kendini nasıl geliştirdiyse ve nasıl bir eğitim aldıysa, yaşı ilerledikçe karakteri de aynı yönde gelişmeye devam eder. Aksi taktirde kendini tamamen değiştirmesi gittikçe zorlaşır. Kral Şelomo’nun belirttiği gibi; Hanoh Lanaar Al Pi Darko Gam Ki Yazkin Lo Yasur Mimena. Çocuğu gideceği yola göre yetiştir, yaşlı olunca bile ondan ayrılmayacaktır. (Mişle 22:6) İnsanı bir ağaç dalına benzetebiliriz. Tomurcuklanmaya başlayan genç dal büyümeye başlar ve verimli bir yerde suyunu gerektiği gibi alırsa düzgün bir biçimde büyür. Ancak dalın bir parçası eğri olursa onun düzelmesi ve eski halini alması hemen hemen imkansızdır. Buna göre "eğer şimdi değilse" yani genç yaştayken pişmanlık duyup hatalarımızı düzeltmezsek, " o halde ne zaman" düzelteceğiz? Kişi iyiliği veya  yapması gereken herhangi bir mitsvayı, "yarın yaparım" düşüncesiyle gelecek zaman telafi edilmesi mümkün değildir. "Mi şetarah beerev şabat, ohel beşabat. Erev Şabat’ta hazırlanan, Şabat Günü yemek yer. "İnsan ruhunun gelişmesi ancak yaşadığımız bu dünyada söz konusudur. Talmud’da (Avoda Zara 3a) simgesel olarak bu dünya cuma gününe, gelecek dünya ise Şabat gününe benzetilir. Cuma günü hazırlanırsa, o zaman Şabat günü zevk alınır ve ondan yarar sağlanır. İnsanın ömrünün sona ermesiyle kişi artık mitsvaları yerine getiremez. O halde kendimize soralım: "Şimdi değilse, ne zaman?"

Mişna 2/1
Rabi Yeuda Anasi şunları öğretir:
a) İnsanın bu hayatta izlemesi gereken en ideal yol ne olmalıdır? Kendisi için iyi olan ve başkalarına zarar vermeden izlediği yol, örnek ve ideal olan yoldur.
b) Tüm kolay veya zor mitsvaları eşit değerde tutarak aynı önem ve titizlikle yerine getir. Çünkü mitsvaların değer ölçüsünü bilemeyiz.
c) Bir mitsvayı yerine getirirken, kaybettiklerine karşılık, mitsvadan kazanacağın manevi ödül arasında bir kıyaslama yap. Aynı zamanda işleyeceğin her hangi bir günahtan kazanacaklarına karşılık, hak edeceğin ceza arasında bir kıyaslama yap.
d) Şu üç öğüt yaşamının temel felsefesi olursa ve bu gerçeği iyi idrak edersen günahtan uzak kalırsın: Senin üzerinde kimin olduğunu bil.
(1) Hayatta yaptığın her şey görülmekte;
(2) Söylediğin her şey duyulmakta;
(3) Yaptığın her hareket kitaba kaydedilmektedir.

(dǃ) Hayatta yaptığın her şey görülmekte, söylediğin her şey duyulmakta, yaptığın her hareket kitaba kaydedilmektedir.
Yıllar önce, video kameraları ve teyp icat edilmeden Mişna’nın tam anlamıyla ne anlama geldiğini kavramak çok zordu. Ancak bugün, yıllar yaşanmış bir olayı seyredebilmekte ve kaydedilmiş sesleri dinleyebilmekteyiz. Mişna’nın bahsettiği  "göz, kulak ve kitap" Tanrı’ya gönderme yapmaktadır. O, her şeyi görür, duyar ve sansürsüz olarak kaydeder. İnsan Mişna’nın bahsettiği bu üç öğüdü, düşüncesinden çıkarmadığı takdirde, doğru yoldan şaşmayacaktır.
Hafets Hayim bir gün faytonuyla giderken, arabacısı hiç kimsenin olmadığı bir tarlada durarak ağaçlardan bir meyve koparmaya kalkışır. Arabada bulunan Hafets Hayim, "Gören var, gören var!" diye arabacısını uyarır. Uyarıdan korkan arabacı yoluna devam eder. Ancak etrafta kimseyi göremeyince Hafets Hayim’e, "Etrafta kimse yok! Gören kim?" diyesorar. Hafets Hayim, "Tanrı görüyor ya; bu yeterli değil mi?" der.

devam edecek...
Kaynak: Pirke Avot (Bilgelerimizin Öğretileri)
Rav Naftali Haleva