Vergi affi başlatilacak

Yakir MİZRAHİİki hafta önce oynanan ve futbol kalitesi bakımından oldukça zevksiz ve ruhsuz geçen Galatasaray-Fenerbahçe maçının ardından, bu haftasonunda izlediğimiz Galatasaray-Beşiktaş maçı biz futbolseverlere futbolun hem mücadeleye hem de görsel güzelliklere sahne olabilecek bir oyun olduğunu bir kez daha kanıtladı

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba

Debora ZAKUTO

Hükümet, kayıt dışı ekonomiyi engellemek için vergi affı başlatıyor. Maliye Bakanlığı ve Vergi Konseyi tarafından yürütülen bu çalışmalarla, KOBİ'lerin gelişmesi ve Türkiye'ye yaklaşık 129 milyar dolar tutarında para girmesi bekleniyor

Hükümet yurtdışındaki paraları Türkiye'ye getirmek ve kayıt dışı ekonomiyi engellemek için çalışmalara başlandı. Kayıt dışı ekonomi devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler olarak tanımlanabilir. Enformel ekonomi, illegal ekonomi, gayri resmi ekonomi, gizli ekonomi diye de adlandırılır. Genel olarak kayıt dışı ekonominin, mal ve hizmet üretimine konu olmasına karşılık ekonominin geleneksel ölçüm yöntemleriyle bütünüyle tespit edilemeyen ve GSMH hesaplamalarına yansımayan alanları kapsadığı kabul edilmektedir. Hükümette bu alanı önleme programında kapsamlı bir paket hazırlıyor. 'Kayıt dışı ekonomiyi önleme' ya da 'vergide devrim' adını alacağı belirtilen pakette 'kayıt dışılık', vergi konuları dışında da çok geniş bir perspektifte ele alınarak sistemin tamamını bir bütün olarak düzeltecek düzenlemeler getirilecek. Hükümetin koordinasyonunda Maliye Bakanlığı ve Vergi Konseyi tarafından yürütülen çalışma kapsamında atılacak en önemli adımlardan biri, Türklerin yurtdışındaki tasarruflarına vergi affı getirmek. Hükümetin vergi sistemiyle birlikte kamuoyuna duyurmayı hedeflediği uygulamalar için bir arama konferansı da yapılması planlanıyor.

Haksız bir rekabet
ortamı var

Maliye Bakanlığı, 2004 yılını kayıt dışı ekonomi ile mücadele yılı olarak ilan etmişti. 2005 yılının son aylarında ise geçen sene başlattığı çalışmalara son noktayı koymak için çalışıyor. Kayıt dışı, günlük ekonomik yapının önemli bir parçasını oluşturuyor. Böyle bir süreç içinde, denetim mekanizmasının kurumsal ve teknik yapısının kuvvetlendiriliyor olması ve denetimin sistematik ve yoğun olarak uygulanması olumlu adımlar gibi görünse de tek başına pek yeterli olamıyor. Çünkü kayıt dışının kendi içinde ekonomik bazı gerekçeleri bulunuyor. Denetimin yetersiz olduğu ve hukukun üstünlüğünün ikinci planda kaldığı bir ortamda, gereğinden daha yüksek vergi ve yükümlülükler, ne yazık ki, kayıt dışını cazip hale getiriyor. Sonuç olarak, ekonomide ciddi vergi kayıpları söz konusu oluyor ve kayıt içinde olanlara karşı ciddi bir haksız rekabet ortamı gelişiyor. Bu durumdan rahatsız olan hükümette artık kayıt dışı ekonomiye bir çare bulmak istiyor.
 
Yüzde 60'lık kayıt dışı söz konusu
Kayıt dışının tanımı ve ekonomik sonuçları ile ilgili olarak toplumda bazı ciddi yanılgılar gözlemleniyor. Yapılan akademik çalışmalarda, açıklanan milli gelirin yüzde 60'ına varan büyüklüklerde bir kayıt dışının söz konusu olduğu belirtiliyor. Kayıt dışının yüksek olması, kişi başına düşen milli gelirin aslında çok daha fazla olduğunu göstermiyor. Çünkü kayıtlarda olsun ya da olmasın kazanılan gelir, eğer bir şekilde yurtdışına çıkmamış ve ekonomi içinde bir yerde harcanıyor ise, milli gelir hesaplamalarına dahil ediliyor. Kayıt dışı işlemler sonunda elde edilen değerler, o dönemde üretilen mal ve hizmetlerin, yani milli gelirin, içine giriyor. Ancak kayıtlara girmediği için vergi yükümlülüğü doğurmuyor. Mesela, bazı faaliyetleri kayıtlarda olmayan bir tekstil firmasından mal alırken, katma değer vergisi ödememek için almadığımız fatura ile kayıt dışına katkı yapıyoruz. Bu satış sonrasında kazandığı ile, örneğin aylık yakıt harcamalarını karşılayan tekstil firması, kayıt dışı olarak kazandığı geliri ile milli gelire katkı yapmaya devam ediyor.
 
Kara para ile
kayıt dışı farklı

Kayıt dışı ile ilgili diğer önemli bir yanılgı, kayıt dışı ile kara paranın tanımlanmasındaki kavram kargaşasında görülüyor. Genelde, kara para ile kayıt dışı kavramları birbirleriyle özdeşleştiriliyor. Büyüklük açısından belli paralellikler olmakla beraber, bu iki kavram arasında ciddi farklılıklar bulunuyor. Kara para, uyuşturucu ve kaçakçılık başta olmak üzere çeşitli 'yasadışı' faaliyetlerden elde edilen kazançları kapsıyor. Kara para ile kayıt dışı arasındaki en büyük fark, elde edilen gelirin veya değerin kazanılma şeklinden kaynaklanıyor. Elde edilen gelir ya da değerin kayıt dışında bireysel, kara parada ise organize faaliyetlerden gelmesi, kayıt dışı ile kara para arasındaki diğer önemli bir farkı oluşturuyor. Kara para doğrudan yurtdışına çıkarsa, milli gelir hesaplamalarına girmiyor. Kara para sahibinin yurtiçine paralarını sokmasını teşvik etmek, belki zaman içinde milli gelire hatta ekonominin kaynak ihtiyacına orta vadede yardımcı olabiliyor, ancak, böyle bir transferi meşru kılmanın hiçbir ahlaki dayanağı bulunmuyor.
 
120 milyon dolarlık
geri dönüşüm
Hükümet 50 - 60 yılın sorunu olarak gördüğü ve mali milad uygulamasıyla önemli boyutlara ulaştığına inandığı yurtdışı tasarrufların ülkeye kazandırılması için, "Size güvence veriyorum. Bir kereye mahsus olmak üzere, tasarruflarınızı getirin, vergi almayacağım" diyecek. Kayıt dışı paketinin getireceği uygulamada tasarrufların kara para, uyuşturucu ve benzeri suç unsurları ile ilişkisinin araştırılması sonucunda tasarruflar normal kazançlardan elde edilmiş ise çok küçük oranda vergi alınacak. Eğer tasarruf doğrudan işletme sermayesi olarak kullanılacaksa tasarruf sahibi hiçbir vergi ödemesinde bulunmayacak. Hükümet bu uygulamada 40 milyar euroluk tasarrufu ülkesine geri kazandırdığı belirtilen İtalya'yı örnek alıyor. Türklerin yurtdışındaki tasarruflarına ilişkin yabancı bankaların ilgili birimlerinin (private banking) yaptığı tahmin 120 milyar dolar civarında. Bu uygulama ile Türkiye'nin 2008'de geçeceği Basel II standartları ile zorlanacağı belirtilen KOBİ'lerin sermayelerinin güçlenmesi de amaçlanıyor.
 
Tapular, kaçak içkiler
ve 2B arazileri de
gündemde

Kayıt dışı paketinde sadece vergiler değil aynı zamanda 2B arazilerinin satışı, tapular ve kaçak içki konuları da gündeme gelecek. Daha önce iki kez Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen orman vasfını yitirmiş arazilerin sisteme geçirilmesi planlanıyor. Hükümet, kirası alınmayan, satışı yapılmayan arazilerden önemli oranda gelir elde etmeyi hedefliyor. Bugüne kadar bu arazilerin verdiği kaybın 20 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Kayıt dışı paketinde Tapu Kadastro Müdürlükleri ile yapılacak çalışma ile Türkiye'deki gayri menkullerin gerçek tapu bilgilerinin sisteme geçirilmesi isteniyor. Yeni yasa ile birlikte mal sahiplerinin gayri menkullerinin gerçek bilgilerini tapuda düzeltmeleri istenecek. Türkiye'de 100 lira değerde olan emlak alım satımının genellikle 30 lira alım satım işlemi yapılarak devletin büyük oranda vergi kaybına uğratıldığı ifade ediliyor. "Mortgage" yasasının da yürürlüğe girmesi ile bu alanda yaşanacak muhtemel kaybı önleyecek düzenlemeler de pakette yer alacak.
Kayıt dışı ekonominin bir diğer ve son sorunu ise kaçak alkollü içecekler. Kayıt dışı ekonomiyi önlemede kalpazanlık ve kaçak üretim ve satış cezalarını ağırlaştırarak sistemin önünü kesmeye hazırlanan hükümet, alkollü içecek ve sigaranın kaçak üretim ve satışına ağır para ve hapis cezaları getirecek. Cezaların altı kata varan oranda artırılması öngörülüyor. Vergi cezasında Anayasa Mahkemesi'nin kararı yönünde düzenleme getirilecek. Anayasa Mahkeme'sinin iptal ettiği Vergi Ziyanı Cezaları'nda getirilecek bir düzenleme ile vergi ziyanında kayıp tutarı, yani bir katı kadar ceza alınacak, ayrıca bir faiz cezası kesilmeyecek.