Küba Yahudiliğinin 100. yili etkinliklerle kutlanacakHavana`da Yahudi miras

Nelly BAROKASBir zamanlar huzur içinde yaşadıkları Küba`nın Komünist rejime geçmesi ile Yahudiler bu ülkeyi terkettiler. Dini vecibelerin yerine getirilmesinin resmen yasaklanmamasına rağmen, ülkede kalan pek az sayıda Yahudi arasından yüksek eğitim görmek veya saygın bir iş sahibi olmak isteyenler, olumlu karşılanmayacağı endişesi ile dinden uzaklaştı

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba
Havana’nın kalbini oluşturan eski kentin labirent şeklindeki daracık ve delik deşik sokaklarında gezinirken, burada bir zamanlar canlı bir Yahudi mahallesinin var olduğunu tahmin edebilmek için çok gelişmiş bir hayal gücüne sahip olmak gerekir.
Bugün Havana’da pek az beyaz tenli insan ve az sayıda dükkan var. Oysa 1930 ve 40’lı yıllarda Küba’nın başkenti gemilerle Avrupa’dan gelen Yahudilerle doluydu; Osmanlı İmparatorluğu’ndan göç eden Sefaradlar, sonra pogromlardan kaçan Aşkenazlar ve son olarak Nazi zulmünden kurtulan göçmenler.
Onlar Karaibler’in en büyük adasına yerleşen ilk Yahudiler değildi. Küba Yahudilerinin kökeni 500 yıl öncesine, Yahudilerin İspanya’dan kovuluş yıllarına dayanıyor. Aslında bu topraklara ilk ayak basan Avrupalı Christoph Colomb’un sağ kolu olan ve 2 Kasım 1492’de bu adayı, "insanoğlunun bugüne dek gördüğü en güzel topraklar" olarak tanımlayan Luis de Torres, Katolikliği seçmiş bir Yahudi’ydi.
1944’te Küba’da 21.000 Yahudi yaşamaktaydı. 20.yy’da dünyanın her tarafındaki Yahudilerin amacı ABD’ye ulaşmaktı. Fakat bazılarının yolculuğu Florida’ya 90 km mesafede sona erdi. Bu topraklarda fırın, kasap ve elbise dükkanları açtılar, dini ve kültürel kurumlar kurdular.
1944 yılına ait Havana Yıllığı’nda Yahudilerin sahibi olduğu ticari kuruluşların ilanlarına rastlanır. Bu tarihten 20 yıl sonra, bu Yahudilerin çoğunluğu yeniden, bu kez Komünizmden kaçmak zorunda kalacaklardı.
Günümüzde sadece Havana’da 1500 Yahudi yaşamakta. Bir zamanlar Yahudilerin birçoğunu korkutarak kaçıran hükümet, şimdi Havana Yahudi mirasını yeniden canlandırmaya çalışıyor. Geçmişte Yahudi yaşamının merkezi olan bir  sokakta art nouveau tarzında muhteşem bir bina onarılarak İbrani temaları taşıyan bir otele dönüştürüldü.
Bir zamanlar giysi ithalatı ticaretinin merkezi olan Hotel Raquel’in, 1900’lerin başlarındaki eski tarz kafesli asansörü halen duruyor. Habaguanex otel zinciri tarafından onarılan ve otele dönüştürülen bina, giderek artan turistlere hizmet vermek amacıyla iki yıl kadar önce kapılarını açtı. Bugün eski kentte bulunan 16 tarihi bina Habaguanex Otelleri olarak hizmet veriyor. Hotel Raquel’in klimalı ve sıcak suyu akan banyolu 25 odasının her birinin girişinde Mezuza var. Ayrıca her oda Yahudi bir isme sahip; Tevrat’tan Avraam, oğulları, torunları, Esther ve Ruth gibi kadın kahramanlar veya Galil gibi bölge isimleri…
Otel lobisinde üzerine bir Menora motifi kazınmış İsrail’den bir kaya parçası  bulunuyor. Kayanın hemen arkasında, "The Forgotten" adını taşıyan Küba’nın en ünlü ressamı Victor Manuel’in bir eseri yer almakta.  Yahudilerin Küba ile ilişkisini yansıtan bu tablo 1939 yıllarında Avrupa’dan kaçan Yahudi göçmenlerin Saint Louis gemisindeki zor durumlarını konu ediniyor. Ancak binanın en çarpıcı özelliği binayı ışığa boğan vitraylarıdır.
Otelin "Lehaim" adlı barı, sokakların gürültüsünden tümüyle soyutlanmış bir mekan. Küba’nın pilav, bezelye ve balıktan oluşan sınırlı mutfağından sıkılanlar ve Kaşer mutfak arayanlar  "Garden of Eden" restoranında Yahudi mutfağının örneklerini bulabiliyor.
San İgnacio ve Acosta caddelerinin kesiştiği yerde Sosna Ailesi’nin 1932’de açtığı "Flor de Berlin" adlı bir pastane bulunmaktaydı. Şimdilerde bu işyerini anımsatan tek emare, duvarda aile isminin renkli harflerle yer alması. Diğer isimler ise unutuldu. Acosta Caddesi’nin 213 numarasında bulunan Yahudi lokantasının sahibi Moshe Pipik’i, İbrani Merkezi’ni veya Yahudi Yazarlar Birliği’ni anımsatan hiçbir şey yok artık.
Adath İsrael Sinagogu halen iyi bir durumda. 1957’de inşa edilen bu sinagogda pazartesi, salı günleri ve Şabat’ta 30 kişi kadar duaya katılıyor. Üst kattaki büyük salon ise sadece bayram günleri açılıyor. Bu sinagogun Romanyalı, Litvanyalı, Polonyalı, Rusyalı ve Yunanistanlı eski müdavimleri ve onların çocukları şimdi Miami ve İsrail’de yaşamaktalar.
Havana’nın üç sinagogu arasında Adath İsrael, Sefaradlara ait olanıdır. Santiago ve Camaguey’de bulunan sinagoglar 1990 yılında Güney Amerika Yahudi cemaatlerinin desteği ile onarıldı.
Vedado’da yer alan ve 1951’de inşa edilen Bet Shalom Sinagogu’nda; 1999’daki onarımı sırasında katkıda bulunan American Jewish Joint Distribution Committee ve Miami Jewish Federation Foundation’a bir teşekkür plaketi yer almakta. Küba’da bazı gençler aileleri tarafından inkar edilen Yahudi kimliklerini yeniden kazanıyorlar. Dini vecibelerin yerine getirilmesinin resmen yasaklanmamasına rağmen Küba’nın  Sovyetler Birliği ile yakın ilişkisi nedeniyle, yüksek eğitim görmek  veya saygın bir iş sahibi olmak isteyenler olumlu karşılanmayacağı endişesi ile dinden uzaklaştılar.
Küba Komünist Partisi kurucu üyelerinden, Polonyalı Fabio Grobart dahil olmak üzere birçoğu Yahudiydi. İspanyol kökenli bir soyadına sahip olan Fidel Castro’nun atalarının da Yahudi olduğu ve babasının Yahudilerin yoğun bir şekilde yaşadığı İspanya’nın Galicia kasabasından göç ettiği belirtilir. 1999 yılında Fidel Castro, Bet Shalom Sinagogu’nda ilk kez bir Hanuka duasına katıldı.
Küba’da  Birleşik İbrani Cemaati 1906 yılında kurulmuştu, önümüzdeki yıl cemaatin kurulmasının 100. yılı olacak. Ancak bu tarihten önce kurulmuş önemli Yahudi işyerlerine ait belirgin kanıtlar var: bir parfüm dükkanı, ısmarlama kostüm diken  terzihaneler ve Hemel Kardeşler’in 1857’de kurduğu elbise fabrikası.
Hemeller, Küba’da dikiş makinesine ve telefona ilk sahip olan kişilerdi. Onlar, İspanya ordusuna üniforma üreten ilk fabrikalarını Havana’ın "Callejon" adlı parke taşlı bir pasajında kurmuşlardı.
Bet Shalom Sinagogu’nun Başkanı Dr. Miller, şimdilerde 100. yıl vesilesi ile tüm Küba’da gerçekleştirilecek kutlama etkinliklerinin hazırlığı içinde.

Kaynakça/ Jewish Chronicle