YAKARILAR - DUALAR (1)

Sara YANAROCAKYahudilikte edilmesi gereken dualar, kalbin ta derinliklerinden koparak yapılması gereken bir eylemdir. Şema duasının sözleri arasında Tanrı`ya hizmet ederken "tüm kalbimizle" cümlesi yer almaktadır

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
"Tüm Kalbimizle" cümlesi, din bilginlerimiz tarafından hayranlıkla karşılanan bir söylemdir: Bir kişi tüm kalbiyle Tanrı’ya nasıl hizmet edebilir? Bunun cevabı duanın kendi içinde ortaya çıkar. Duanın değeri, kalbimizin derinliklerinde yatan imandan belli olur. Bu o derinliklerden çıkartıp, dudaklarımızdan dışarı çıkarmamız gerekir. 1. Bet ha Mikdaş döneminde yaşamış olan peygamber İşaya (Yeşayahu), bu yolla Tanrı’ya yakarmayan insanları uyarmış, onları doğru yola yöneltmeye çalışmıştır." Rab diyor ki, "Bu halk bana yaklaşıp, ağızlarıyla, dudaklarıyla, beni sayar. Ama yürekleri benden uzak. Benden korkmaları da insandan öğrendikleri buyrukların sonucudur. “Bu sözlerle İşaya halkına, onların Tanrılarına dua ederken rutin ve algılagelmiş sözleri mekanik olarak tekrarlamak suretiyle değil, yüreklerinin ta derinliklerinden kopararak, iman ve duygu yüklü bir biçimde etmelerini önerir. Peygamber bu cümleleri "benden korkmaları imandan değil, mekanik olarak yaptıkları bir alışkanlıktan ileriye gitmiyor" olarak nitelenmektedir. Prensipte, dualar, yer, mekan, zaman, biçim ve dil mecburiyeati taşımadan edilmesi gereken bir şeydir. Aslında buradaki birincil amaç "yürekten edilen, içten koparak edilen yakarılar" olmasıdır. Kişi bu istediği ve hissettiği anda, bu yerde kişisel duygu ve sevgisini ona göstermeli ve yürekten yakarmalıdır. Bu işi kolaylaştırmak, Büyük Meclis üyeleri, haftanın her gününü kapsayan standart onsekiz adet dua hazırlamış olup, ayrıca Şabat ve bayram günleri içinde ayrıca dualar tertiplemişlerdir. Bu duaların içinde kişisel, toplumsal istekler bulunup, ayrıca insanlar için hayatlarının her dönemini kapsayacak bir içeriğe sahiptirler. Anşe Kneset Hagedola (Büyük Meclis Üyeleri), 120 kişilik bir din adamı topluluğu olup, M.Ö 300 yılında Yahudi kanun, kural ve dualarını tertipleyip kurumsallaştıran yüksek bir Akademik dini topluluktur.
Genel olarak, Bet ha Mikdaş döneminde  dualar günde üç ayrı zaman dilimi içinde Tanrı için kurbanlar kesilerek yerine getirildi. Sunulan kurbanlar, dua yerine geçerdi. Bunlar sabah kurbanları "Şaharit", öğleden sonra sunulan kurbanlar "Minha" ve akşamları da gündüz yapılan kurbanların hayvanların geriye kalan parçalarının yakılması suretiyle yapılan koku ve duman sunularıydı. Buna da "Arvit" veya "Maariv” kurbanları adı verilirdi.
Bu üç dua Şaharit, Minha ve Arvit (Maariv) aslında üç kutsal atamızın hayatlarının birer parçası niteliğini taşırlar. Bu nedenle, dün bilginleri günlük üç dua vaktinin Atalarımız (Avraam, Yishak ve Yaakov) tarafından tesis edildiğini öne sürerler.
Avraam "Şaharit" sabah duasını tesis etmiştir. Çünkü yaratılış kitabının 19:27 bölümünde Avraam’ın sabahları Tanrı’ya yakardığını yazar. "Avraam sabah erkenden kalkıp, önceki gün Rab’bin huzurunda durduğu yere gitti"
Yishak "Minha" öğleden sonra duasını tesis etmiştir. Çünkü yaratılış kitabının 24:63 bölümünde Yishak’ın o saatlerde Tanrı’ya yakardığını yazar. "Yishak, akşamüzeri düşünceye dalmak (yakarmak) için tarlaya gitti"
Yaakov akşam duaasını Arvit (Maariv) tesis etmiştir. Yaratılış kitabının 28:11 bölümünde Yaakov’un akşam saatlerinde Tanrı’ya yaklaştığını yazar. "Bir gece varıp orada geceledi, çünkü güneş batmıştı. Oradaki taşlardan birini alıp, başının altına koyarak yattı. Düşte yeryüzüne bir merdiven dikildiğini, başının göklere eriştiğini gördü. Tanrı’nın melekleri merdivenden çıkıp iniyorlardı.
Yaratılış kitabının ibranice olarak yazılmış olan bu cümlelerini içinde üç kelime hemen göze çarpmaktadır. Kalkmak (Amida), Düşünceye dalmak (Siha), Derin tesir bırakmak (Pegi’a) duanın üç temel öğesini kapsamakta olup, Tanrı ile kişinin tüm yüreği ile birleşmesini anlatmaktadır. Yine bu İbranice kelimelerin içinde yer alan ilk harfleri, atalarımızın isimlerinin ikinci harfleri ile aynıdır. Örneğin, Avraam adının ikinci harfi "bet" olup, boker (sabah) kelimesinin ilk harfi de "bet"dir. Yishak adının ikinci harfi "tsadik" olup, tzoharayim (öğleden sonra) kelimesinin ilk harfi de "tsadik"dir. Ve son olarak Yaakov adının ikinci harfi "ayin" olup, erev (akşam) kelimesinin ilk harfi de "ayin"dir.
Böylece dua etmek, her zaman Yahudilerin hayatının bir parçası olmuştur. 1. Bet ha Mikdaş’ın yıkılmasından sonra peygamber Hoşea’nın kitabının 14:3 bölümünde şu sözler okunur; "Boğaları kurban etmek yerine, artık ona dudaklarımızla hizmet vereceğiz (dua edeceğiz) Kesilen tüm kurbanlar ve edilen tüm duaların amacı hep aynı erekte birleşirler. Amaç göklerdeki babamıza (Tanrı’ya) ulaşabilmektir. Ona yakınlaşabilmek, ona yaklaşabilmektir. En önemli İbranice kelimelerden biri olan "Korban" lekarev sözcüğünden türetilmiştir. Lekarev sözcüğü “getirmek” veya “yakına itmek” anlamına gelmektedir. Bu yüzden korban kesmek görevi, Bet ha Mikdaş’ın yakılmasından sonra dua etmekle yer değiştirmiştir. Duaların içindeki sözler, korbanda yerine getirilen görevleri kapsamaktadır. Böylece Tanrı ile kul arasında hiçbir aracı olmaksızın kul, Tanrı’sına yüreğininin ta derinliklerinden ulaşabilecektir. Dua güçlüdür. Hiçbir dua cevapsız kalmaz. Bugün yardımı olmadıysa gelecekte olacaktır. Dilekte bulunana değilse onun çocuklarına ve çocuklarına değilse torunlarına veya nesiller sonrasına.

devam edecek...
Kaynak: Practical Judaism
 Rabbi meir Lau