Ben genç ve güzel, kocam hoş ve yakışıklı... Balat Musevi Hastanesi, benim o kadar dışımda, o kadar uzağımda ki, düşüncesi bile yabancı gelir.
Sonra yıllar geçti, yavaş yavaş, aslında çabuk çabuk, ve hiç belli etmeden. Kocam ve ben büyüdük. Bu arada annem, babam, kayınvalideler... evimin içindekiler ve dışındakiler, onlar da büyümeyi sürdürdüler. Biri düşüyor kemiğini kırıyor, öteki düşüyor kemiğini kırmıyor. Ancak kim bakacak bu sevgili yaşlıya, biz gençler çalışıyoruz, çocuklar okulda. Hem yaşlıya bakmak güç, kadın bile dayanmaz valla.
İşte o zaman Balat Musevi Hastanesi aklımıza gelirdi: ....bir hastanemiz vardı, Balat, bi bakalım...alırlar mı... yerleştirmeye bakalım... yoksa ne yaparız biz?! Ev yaşanılır gibi değil..., çünkü gerçekten evin içi bir kötü düş. Hasta bakmak, üstelik yaşlı hasta bakmak... Günümüzde, han hamam satmanın bile yetmediği günümüzde, han hamam varsa eğer, evde hasta bakmak büyük bir sorun. Ve biz bunu yaşadık.
İşte o zaman Balat Musevi Hastanesi, yaşantımızın en önemli onsuz olmaz olgusuna dönüştü birdenbire. Çünkü gerçekten onsuz olmaz. Ve o andan sonra, bu yuvayı kuran Kadooriden, yuvayı besleyen herkese, hiçbir karşılık beklemeden veya bekleyerekten, kış yaz demeden, sıcak soğuk demeden, bu yuvada koşuşan, didişen, kan-ter içinde kalarak hizmet veren, bu arılar ordusuna, bu gönüllü kadın ve erkek öbeğine, minnettar kalırız, bu hizmeti hiçbir zaman gerektiği gibi ödeyemeden.
Balat Hastanesi bugün, bu anlattığım eski hastane değil artık.
Balat Hastanesi çağcıl ve çağdaş, tüm bakım öğelerini içinde barındıran pırıl pırıl bir hastanemizdir. Eskiden biraz da huzurevi gibi olan hastane, bugün tüm klinikleri ile geniş topluma da açık bir hastanedir. Hatta sağlık sigortanızı bile yaptırabilirsiniz artık. En uzman bilim adamları, en iyi doktorlar, en iyi tanı, en ivedi sağlılaştırma, en çağdaş araçlar Balat Musevi Hastanesindedir çoktan. Gönül rahatlığı ile gelelim Hastanemize ve her tür inceleme, teşhis ve tedavimizi yapalım, başka hastanelere özenmeden, Balat Musevi Hastanesimiz varken.
Müdüründen başhekimine, güvenliğinden pembe meleklere hele o canım melekler-, herkes herkes görevde. Herkes görevde, atakta, ayakta. Sorunları çözümlemek, yeni sorunlara meydan vermeden önceden çözümlemek, birkaç yıl sonrasını öngörmek, yığınla soru, binlerce sorun, sayrıya nitelikli bir yaşam sağlamak ve bunun için savaşım vermek,... usa gelen ve gelmeyen yüzlerce konu ve konuk.
Ve bütün bunlar Dr. Vedat Mizrahinin yorulmak bilmez çalışması ile.
Geçtiğimiz kış Balata çağrıldım bir Melek tarafından, Leyla Devidas tarafından. Her pazartesi sabahı Leyla uyguluyorlar hastane sakinlerine. Leyla, bir konu seçiyor ve onu işliyor bir saatten uzun bir sürede. Önceden hazırlanıyor Leyla ve tatlı sesiyle Sizler öğretmenlerimizsiniz diyor izleyenlerine. Bir sohbet-bir sohbet! Ben de sohbete katıldım. Her pazartesi başka bir konu, her pazartesi yeni bir toplantı. Böylesi bir toplumsal yaşam sürüyor pazartesi sabahları Balat Hastanesi Sevgili Leyla Devidas ile. Her hastanede böyle bir uygulama var mı? Avle kon ella filmini izlediniz mi? İzlemedinizse mutlaka izleyiniz, her ne zaman ve nerede olursanız. Ben annemle böylesine sohbet etmediğime o kadar pişmanım ki... Bir an için bile olsa, geri gelebilseydi ve ben anneme diyebilseydim ki... Neler yapmazdım diyebilmek için...Beni sever görünenlere öylesine kandım ki... oysa beni sevmiyorlardı , sever görünüyorlardı. Onlar iki yüzlü ve binbir surat etekli ve kravatlı gangsterlerdi. Annem babam ve ablamdı beni sımsıkı seven.
Bugün Balat Hastanesine bir de Geriatri Binası eklendi, mis gibi, pırıl pırıl ve çağdaş. Tepeden tırnağa bizim yapımız, elbet bir dizi çalışanı ile bizim olan çok güzel bir bina. Biz karı - koca kilo aldık. Balat Hastanesine başvurduk. Genç ve güzel bir diyetisyen bizi karşıladı. Söylediği perhizi uyguladık ve bir ayda 3 kilo bıraktık bile. Bir yılda l0 kilo bırakacağız, ve hiç almamacasına. Dileriz öyledir, çünkü şişmanlık kötü.
Gerçekten başka hastane düşünmedik. Doğrudan bizim hastaneye yöneldik. Meğer haklı imişiz. Kaldı ki sanat da Balat Hastanesinde. Nadia Ardittinin yontusunu gördünüz mü? Salt Nadianın yapıtı için Balat Hastanesine gidilir. Sonra da onu kutlarsınız candan ve gönülden. Görkemli bir yapıttır Nadia Ardittininki. Az buz değil, bir başyapıttır Nadia Ardittinin elinden çıkmış.
Yakınlarınıza Bar-mitzva armağanı, düğün armağanı ve daha bir dizi günde armağan verilebilir, sanattır çünkü. Sanat sunuyorsunuz sevdiğinize, yakınınıza, hiçbir zaman yok olmayacak bir sanat. Sürekli anımsanacaksınız bir Nadia Ardittisunaraktan.
Yontunun dört yüzü var. Ve her yanında başka bir dil. Bir yüzünde şöyle yazıyor: Hastanemize yapmış olduğu cömert bağışla bahçemizde ölümsüzleşen değerli insan Sayın İda Kohene (Gislaved) ve onu Or-Ahayime yönlendiren, yaşamı boyunca emeğini ve desteğini kurumumuzdan esirgemeyen Sayın Rafael Torele sonsuz teşekkürlerimizle.
Or-Ahayim Hastanesi Yönetim Kurulu/ l 7 nisan 2005
Öteki yüzünde şunlar yazılı: Dayanışma - İda Kohen Anısına: Boğaz kıyılarından bir toplum esintisi Haliçe uzanır ve Balat sahilinde Or-Ahayim Hastanesini sarıp sarmalar.
Yumuşaklığı ve diriliği, yüz yılı geçkin binayı kucaklar İstanbulun dört bir yanından gelen gönüllülerin içlerine serpinti verir, ferahlık verir, çalışma şevkini kamçılar. Hastane ve esinti bütünleşir, aralarındaki bağ güçlendirir, birbirlerine kilitlenir, yumak oluştururlar bir heykel doğar. Adı Dayanışma. Menoranın yedi kolu, yedi kişinin alevi ile hastalara şifalar verir, onları yüceltir. Ralf Arditti / l7 nisan 2005
Karagün dostu Hastanemizi koruyalım, kollayalım, olmasını hiç ama hiç dilemediğimiz kara günleri beklemeden koruyalım, kollayalım.
Tüm sağlık, bereket ve özellikle Kalp Huzuru bizlerle olsun, ve Tanrı Ospitalımızı, başhekimden çaycısına, hemşiresinden çalışanına, güzelim Pembe Meleklere değin, başımızdan hiç ama hiç eksik etmesin.