İKİ SUKOT ÖYKÜSÜ

` ZEKİCE BİR ADALETTunus ülkesinin bir kentinde aynı apartmanın iki katında, iki aile yaşamaktadır. Bu ailelerin biri Yahudi, diğeri ise Tunuslu`dur. Yahudiler ikinci katta, Tunuslular birinci katta yaşamaktadır. Yamim Noraim günleri geçer, Sukot bayramı gelir. Yahudi aile kendi evinin verandasında sukalarını kurup üzerine palmiye ve zeytin dallarıyla kapatırlar. Tunuslu, güz

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Ne yapabileceğini düşünür, bayramın 1. Günü polis karakoluna giderek, bir yalan atar: "Yahudi bir sürü ağaç dalı alarak verandasına yeni bir bina inşa etti." der. Rüzgar estiği zaman, evimin içine toz, toprak, yaprak doluşuyor." diye ekler.
Polis karokulundaki Müslüman başkomiser önce sözü geçen Yahudi’nin karakola getirilmesini emreder. Yahudi karakola geldiğinde ona; "Bana gerçeği anlat, verandana ne inşa ettin?" Yahudi saygıyla şöyle cevap verir: "Hiçbir şey yapmadım efendim. Ne bir şey inşa ettim, ne de yıktım. Biz Yahudilerin çok eski bir geleneği vardır. Bu geleneğe göre evimizin dışında bir suka hazırlarız. Bu sukayı hazırlamak için başka hiçbir yerim olmadığından ben de onu verandama kurup bayramımı kutluyorum. Bu bayram 8 gün sürecek."
Çok zeki bir adam olan başkomiser bir an düşünüp söyler: "Bence sen yasa dışı bir bina kurmuşsun. Sana bugünden itibaren 8 günlük bir zaman tanıyorum. Bu süre içinde orayı kullanabilirsin. Ama 8. Gün biter bitmez onu hemen yerinden sökeceksin. Dediğim gün içinde onu ortadan kaldırmazsan seni çok ağır bir biçimde cezalandıracağım."
Tunuslu eve dönerken, Yahudinin sukasını 8 gün sonra yıkacağı için çok mutludur.
Yahudi eve dönerken, neşeli, huzurlu ve şükran duyguları ile doludur. O ve ailesi için Sukot bayramı boyunca sukalarında mutlu günler ve geceler geçirirler. 8. gün sonunda da Sukot Bayramı bittiğinden sukayı sökerler. Bu bayram onlar için mutlu ve huzurlu bir biçimde tamamlanır. Mutluluklarını hiçbir aksilik gölgelemez.
Bu oldukça zekice bir adalettir, değil mi?
Kaynak: Tunus  Halk Öyküsü
The Jewish Year: Celebrating the
Holidays.

BİZLERE TORA’YI VEREN TANRI’YA ŞÜKÜRLER OLSUN
Bir zamanlar, bir Simha Tora günü, sinagog kadın erkek ve çocuklarla tıklım tıklım kalabalıkken, insanlar mutlu, neşeli bir şekilde şarkılar söyleyip, danslar ederken, aniden Yeuda adlı bir kişi cemaatin tam ortasında beliriverdi.
Bu cahil adam asla Tora’nın kanunlarını yerine getirmeyen Tora’nın yaşama biçimini uygulamayan ve toplum içinde kabul görmeyen bir adamdı. O gün Yeuda’nın neşesi oradaki tüm dindar ve sofu kişilerden çok daha fazlaydı. Sevincinden kabına sığamıyordu. Orada bulunanlardan biri Yeuda’nın yanına yaklaşarak, "Yeuda sen bütün bir yıl boyunca Tora’dan ve onun emirlerinden uzak yaşarsın. Hiçbir kurala uymazsın, hatta buraya bile uğramazsın. Şu anda Kutsal Tora’yı kucaklayıp da hoplayıp zıplamak neyin nesi oluyor?" diye sordu. Yeuda neşeyle cevap verdi; "Simha Tora’yı ve bu bayramı sevinçle kutlamak için çok geçerli sebeplerim var. Mutluyum. Bunun nedenlerinden birincisi sevgili kutsal Tanrımızın Tora’yı bize vermesinden ötürü. Eğer bu Tora’yı bize Kayzer (Ülkenin Kralı) verecek olsaydı, bizim tüm emirlere yüzde yüz itaat etmemiz gerekirdi. İşte o yüzden Tanrı’nın yeryüzünde bir tek bizlere Tora’yı vermesinden son derece memnunum. Yine çok mutlu olmamım diğer bir nedeni de Tanrı’nın Tora’yı diğer uluslarara da vermemiş olmasıdır. O zaman bizler tüm emirlere itaat etmek zoruna kalabilirdik çünkü aksi halde hepimizin canına okuyup, hayatımızı zindan ederlerdi." İşte görüyorsun diye Yeuda devam etti: "Çok mutluyum, çünkü herşeye kadir kutsal Rabbimiz Tora’yı sadece bize, biz Yahudilere verdi. Biz Yahudiler nasılsa bu konuda onunla uzlaşmanın bir yolunu bulabiliyoruz."

Kaynak: Polonya Halk Öyküsü
The Jewish Year, Celebrating the Holidays