Öyküler ve Efsaneler /RAŞİ VE RAHİP

Coya DELEVİKısaca Raşi diye anılan, büyük din adamı Rabbi Salomon İtzhaki, İbrani akademilerini ziyaret etmek amacıyla doğuya bir yolculuk yaptı. Bu seyahat esnasında, Yeruşalayim`e hacı olmaya giden bir rahiple tanıştı. Başta, oldukça iyi anlaşan ve birkaç saat boyunca karşılıklı, fikirlerini dostça bir havada ifade eden bu iki din adamı, z

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Fakat, bir ara, fikir ayrılığı öyle aşırı hale geldi ki, akşam üstü dargın bir şekilde, konaklamak üzere bir kervansaraya geldiler.
Bu iklime alışık olmayan ve yolculuğun da vermiş olduğu yorgunlukla, rahip o gece hastalandı. Bunun üzerine Raşi onunla meşgul oldu. O devirde Yahudi din adamlarınının az çok sahip oldukları tıp bilgisi sayesinde, Raşi, yol arkadaşına tam zamanında müdahale edip, hayatını kurtardı, tedavisini sürdürdü, hatta tam olarak sıhhatine kavuştuğunda emin olmak amacıyla yolculuğunu erteledi.
Nihayet, rahibin tehlikeyi atlatttığını gördüğünde, ona veda etmeye gelen Raşi’ye hıristiyan din adamı:
"Ben yoksul bir rahibim ve sizin için hiçbir şey yapamıyorum. Minnet ve şükranlarımı ifade etmek olanağını bulduğum gün, yaşamımın en mutlu günü olcak. O zamana kadar sizin için dua edeceğim" dedi.
Raşi cevaben, "Bana hiçbir şey borçlu değilsiniz. İnançlarımız bizi ayırsa da, din kavramı ve Tanrı bizi kavuşturuyor. Hazreti Musa’nın dini, bana, size davrandığım şekilde davranmamı emrediyor. Mutluluklar dilerim. Eğer bir gün, acı çeken, yardıma muhtaç bir Yahudi ile karşılaşırsanız, benim anıma, ona yardım ediniz" dedi ve rahibe veda etti.
Birkaç sene sonra, Raşi, Fransa’ya dönüş yolu üzerindeki Bohemya’dan geçerken, bir müddet Prag’da kalmaya karar verdi. Orada yaşayan Yahudiler, ünlü din adamının aralarına katılmasından son derece mutlu, onu cosku ile karşıladılar, parlak törenler, toplantılar tertiplediler.
Aslında, Bohemya hükümdarı Dük Wladislas, Yahudilerden nefret eder, bunu ifade etmek için fırsat kollardı. Bu yabancı din adamının gelişi onu kuşkulandırdı. Bunun, yapılan toplantıların hayatına kastetmek için bir komplo olduğunu ileri sürdü ve Raşi’nin tutuklanıp yargılanmasını emretti.
Prag’daki Yahudi Cemaati’nin büyük bir umutsuzluğa düşmesine karşılık, Raşi, soğukkanlılığını ve metanetini kaybetmedi. Mahkeme (!) günü, Raşi, zincirlerle bağlı olarak, Wladislas’ın önüne getirildi. Dük, mahkumiyet kararını okumak üzere iken, -Olmutz psikoposu, "Efendimiz, ben bu adamı tanıyorum. Hıristiyan’ların Tanrı’sı adına bu Yahudi din adamanının tek kılına dokunulmasına karşı çıkıyorum. O, hepimize örnek olacak, yürekli ve vicdanlı bir insandır" diyerek heyecanla tahtın önüne geldi.
Dük ve tüm saray efradı bu beklenmedik çıkış karşısında şaşırdılar. Bunun üzerine Psikopos, büyük bir coşku ve heyecanla, birkaç sene önce, henüz basit bir rahip iken, yürüyerek Kudüs’e yaptığı seyahat esnasında hastalandığını, Raşi’nin onu nasıl tedavi edip ölümden kurtardığını anlattı.
Bunun üzerine Dük’ün emri ile Raşi özgürlüğüne kavuştu ve Prag’dan ayrıldığında, güvenliğini sağlamak üzere ona, bir muhafız alayı eşlik etti.
Ona yapılan iyiliği unutmayan Olmutz Psikoposu’nun himayesi sayesinde Bohemya Yahudi’leri uzun yıllar boyunca sakin bir yaşam sürdürdüler.